5. Balo

3.4K 214 22
                                    

Yoldaydık ve Luna yerinde duramıyordu. Balo gibi kutlamaları severdi bunu gardiyanlar bile bilirdi ama bu gün anormal derecede heyecanlıydı sanki.

Luna ve Vanessa Karşımdaki açık kırmızı koltuklarda oturuyordu. İkisi de aralarındaki altın kaplamalı küçük kolluğa tek kolunu koymuştu. Ben de Luna'nın hemen karşısında bacağımı diğer bacağımın üstüne atmış ve hafifçe sola dönüp sağ omzumu kapıya yaslamıştım.

"Of şimdi orada kimler vardır kimler..."

Luna içi geçmiş bir şekilde cümle kurunca düşündüğü şeyleri az çok tahmin edip Vanessa ile aynı anda kahkaha attık. Yine yakışıklı erkekleri düşünüyordu. Vanessa bana bi bakış attı ve Luna'ya dönüp "Böyle kaslı, güçlü, yakışıklı.... Bir sürü erkek vardır. " ballandıra ballandıra söylediği cümleyle Luna yüzünü buruşturdu. "Yaa yapma ama bunu bana!" Diye söylenirken Vanessa'yla tekrar göz göze gelip güldük.

"Anca gülün zaten! Günün birinde aşık olursanız bende size gülücem. Özellikle sen Vanessa! "

"Şansına küs Van. Ben paçayı kurtardım." bile diyemeden Luna dizime hiçbirimizin beklemediği bir anda vurdu.

"Ah! "

"Paçayı falan kurtarmadın. Hala başın benimle çok büyük belada!"

Luna bunu söylerken Vanessa bana arkadan 'noldu? Kal geldi bi' dermiş gibi baktı. İçimden bir 'of' geçirdim ve yüzüme samimi olmayan tebessümümü taktım.

"Sadece bekleyin siz." Luna bunu söylerken yavaşça arkasına yaslandı ve kollarını göğüsünde bağladı.

---

"AMAN TANRIM!" Luna'nın bir anda cama adeta yapışmasıyla irkildik ve bağırışıyla da yüzümüzü olabildiğince çok daha fazla buruşturduk.

"Tiana, Tiana, Tiana! Sen de görüyorsun gördüğümü değil mi?!" Çok hızlı konuştuğu ve heyecanını azaltamadığı için bıyık altından güldüm. Eh madem o kadar heyecanlı -ki ben de öyleyim- bize de ayak uydurmak düşer. En azından içeri girene kadar

"Görüyorum, görüyorum! Çok güzel. "

"Aman canım siz de hiç baloya katılmamış gibi davranıyorsunuz. Hah" Vanessa araya böyle bi' cümleyle katılınca bu sefer Luna da ben de kendimizi tutamadık ve katıla katıla gülmeye başladık. Biz güldüğümüzde de Vanessa gülmeye başladı. Ben onlara onlar bana baktıkça daha da gülüyorduk. Buranın havası çarptı sanırım. Ne oluyordu ki bize? Her neyse, kimin umurunda.

Senin olmadığı kesin!

Ben de diyorum küçük Tiana nerelerde kaldı(!) Her şeye ot olmasa olmaz zaten.

Aa sanane ya istediğim gibi ot olurum ben!

Ben sana ot olmayı göstericem de işte iç sesimsin o yüzden bir şey yapamıyorum.

Böyle kalırsın işte!

Sabır...

Araba durunca birbirimize anlamaz gözlerle baktık. Daha içeri girmemiştik ki, bahçedeydik. Özenle şekillendirilmiş ağaçların aralarındaki yollardan geçiyorduk ve etrafımızda bir sürü ışıklandırmalar, kurdelelerle süslemeler...

Gerçekten çok güzeldi, hakkını vermeliydim.

Vanessa'nın kapısı açılınca üçümüz de yabancı gardiyan baktık. Çatık kaşlarımla karşılaştığında kaşları havalandı ve boğazını temizledi.

"Malesef buradan sonrasına yürüyerek gitmeniz gerekecek."

Vanessa "Nedenini merak ediyorum?" hayır bu bir soru değildi, emirdi. Gardiyan "Bunun nedenini biz de bilmiyoruz fakat muhtemelen davetiyesi olmayan birinin içeri girebilme olasılığının sıfır olabilmesi içindir."

Mühür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin