23. Küçük Kıskançlık

453 75 7
                                    

Oy vermeyi unutmayın🥹

Lensimi toparlamalıydım. Yakında tahtımın başına geçecektim ve ben bu halde olmamalıydım.

Aptal bir aşıkken bir kraliyeti yürüyemezdim. İlişkimi ve işimi ayırt edebiliyor olmalıydım, evet.

Odama hızla geldiğimde dolabımdan spor yapmak için kullandığım genel kıyafetlerimden birini aldım. Kısa sporcu şortu ve askılı, belimi örten ama sırtı elbette ki açık bir tişörttü elimde olanlar. Sonuçta kanatlarımı sıkıştıramazdım değil mi?

Bu saatlerde Peri spor salonu oldukça dolu olurdu lakin General günün neredeyse her saatinde farklı sınıflara eğitim veriyordu. Kendisinden pek haz etmezdim fakat işimde gerçekten iyiydi. Hakkını da yiyemezdim.

Disiplini başarılıydı fakat öğrencilere çok yükleniyordu. Bunu severdim normalde ancak bu daha çok onlar üzerinde baskı kurmaya geliyordu. Baskı altında öğrenim olmazdı.

Peri salonundansa ortak merkezdekine gitmeyi tercih ederdim zira general beni görecek olursa ne zaman askeriyeye geri döneceğim hakkında göndermeler ve konuşmalar yapardı.

Kendi kendime çalışmaya başlamadan önce askeriyede kıdemli bir rütbedeydim. 5 sene sonra ise kendimi çok daha iyi eğitebileceğime kanaat getirerek ayrılmıştım ki öyle de olmuştu.

Merkez spor salonu her tür için açık olduğundan çok geleni gideni olmazdı. Gelenler ise genelde zararsız olurlardı. Türler iç içe yaşamayı sevmezdi. Benim için pek bir önemi yoktu tabii fakat gelecekte tahtımın başındayken yapacağım anlaşmalarda halkım için tehlike oluşturacak bir durum söz konusu dahi olursa, istedikleri kadar güçlü olsundu, antlaşmayı bozardım. Halkım önceliğim olurdu.

Etrafa şöyle bir göz attım. Pek çok kişi yoktu. Kurtlar nedensizce daha çoklardı ancak diğer türlerden de hatrı sayılır birkaç kişi de vardı tabii.

Kulaklıklarımı takıp etrafıma bir ses bariyeri kurdum. Kimseyi duymayı istemedim. Sadece kendimle baş başa kalayım istedim.

Barfikslere ilerleyip kenarında üst üste duran ağırlıkları aldım. Bel kemerini de takıp onları ekledim.

Şimdi hem kendimi hem de belimde bel kemeriyle beraber taşıdığım 600 kiloyu çekecektim yukarı.

Bir peri için oldukça hatta bayağı fazlayken örnek ortalamanın biraz üstündeki bir kurt için eh biraz zorlayıcı olabilirdi.

Bahse girerim Boris en az 5 tonu kaldırır...

Hayal etmek istemiyorum... bünyem dayanamayabilir.

İlk yüz gayet kolay geçmişti.

İki yüzde nefeslerim çoğalmıştı.

İki yüz elli de derin bir nefes çekerek devam ettim. Formdan düşmüş olamazdım değil mi?

Üç yüze ulaştığımda durmak istedim fakat normalim 500 iken ona ulaşamadan pes etmek istemedim.

Boris'leyken hep çok yemek yemiştim. Onun yediğini görünce tabii doğal olarak. Perinin yiyesi geliyordu.

Dört yüzden sonra kalp atışlarımı hissediyordum ama alışıyordum.

Omuzlarımı asılıyken serbest bıraktım ve biraz oyalandım.

410...430...450...480...490...

Sonunda! 500!

Devam etse miydim? Birkaç tane daha... ha gayret!

510. Yeterli.

Ölüyorum galiba. Kollarım...

———

Mühür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin