12. Alfanın Mühürlüsü (1/2)

2.5K 183 10
                                    

13. Bölüm +50 oyda...♡♡♡

Hayatta kimin kiminiz olacağı veya kimin aslında ne olduğu, olacağı bilinmezdir. Bilinmezlikler arasında yer aldığımız yollar ve bu süreç içinde geçirdiğimiz dakikalar ile alınan kararlar yanlış ya da doğru olabilir.

Fakat eğer sonuç sizin açınızdan iyi ise, alınan yanlış kararların bir önemi kalmaz. İyi kararlar size dokunuyor ise, o kötü bir seçimdir.

Dedikleri gibi; yanlış bir seçim yapmış buşunduysam, doğrusunu tercih etmek istememişimdir. Bana öğretilen bu değildi ama ben zaten hiçbir zaman kurallara uyan birisi de olmamıştım.

Kafama buyruk olabilirdim ama asla aptal değildim.

Ben sessiz değildim, yeri geldiğinde susuyordum çünkü sarf edilen her bir kelimenin ilerde bana rest çekilebileceğini bilirdim.

Sessizlik aptallık değildi, bir erdem ve olgunluktu ama bunu göremeyenlerin hepsi birer aptaldı.

Görmek istemeyenler ise ahmaklıktan başka bir şey yapmıyordu. Hoş, düzeltmeye de gerek yoktu. Onların seçimleriydi.

Hayatım boyunca hemen hemen herkesten şüphe ettim. Annem, babam, kardeşim, ablam, muhafızlar, herkesten. Hala da ediyorum ama Boris... ondan ilk başta ettim fakat sonra...

O, benim eksik olduğum her şeydi. Mahrum bırakıldığım, eksik olduğum, istediğim ve olamadığım her şeydi. O kusursuzdu.

Belki de artık ona karşı gelmemeliydim.

Vaov, cidden Tiana itaat mı edecek? Hani şu gururlu, başına buyruk falan filan. Diri canlı Tiana ? Vay be!

İtaat etmeyeceğim tabii ki de! Sadece her dediğini sorgulamayacağım.

İnanması güç...

Her neyse,

---

Arenadan çıktığımda karşımda Boris bütün heybetiyle karşımda duruyordu.

Onu görünce ister istemez gülümsedim. Ve benim gülümsediğimi görünce o da gülümsedi.

Aramızda sadece birkaç metre vardı ama sanki kilometreler varmış gibiydi. Ona doğru küçük adımlar atarken bir anda içimde uçuşan kelebekler dışıma firar etmek ister gibi çırpındı. Kalbim tekledi. Tanrım, üstümde yarattığı etkiye de bak!

Daha fazla ona karşı gelemeyeceğimi söylemiştim, değil mi?

Adımlarımı hızlandırdım. Bir iki saniye şaşkınlık gördüm sanki, ama bu yanılma da olabilirdi tabii.

Son iki üç metre kala ona doğru koşmaya başladım. Daha önce yapmadığım bir şey yaparak koştum ve kanatlarımı kullanarak onun üstüne atladım. Büyük bir özlemle sarılıyordum şimdi ona. Onun da büyük elleri benim belimi kavrarken ayaklarım yere değmiyordu. Hem gerçek hem mecaz anlamda.

Güldüğünü duyunca kaşlarım çatıldı ama yerimden bir santim bile kımıldamadım. Burnum onun boynundaydı ve gizliden gizliye kokluyordum.

"Beni bu kadar özleyeceğini düşünmemiştim."

"Olur öyle şeyler," sesim mayışmışlıkla çıkıyordu çünkü onun yanına her vardığımda rahatlıyordum.

"Özlendim yani? Kabul ediyorsun." Sesi hala eğlenir gibi çıkıyordu. Sorusunu cevapsız bıraktım.

"Etrafta biri var mı?" Diye sorduğumda kafasını saçlarımdan biraz ayırdı ve muhtemelen etrafa baktı.

"Birkaç kişi var, neden?" Ne alaka olduğunu sorar gibiydi.

Mühür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin