Selaam!Bölüme geçmeden önce belki panodaki duyuruyu görmemişsindir diye söylemem gereken şeyler var.Bazı sorunlar yüzünden kızımız askeri hastanede değil normal bir hastanede hemşire olarak çalışacak.Planlarıma biraz ters olsa da yine de halledeceğim.Umarım böyle de beğenirsiniz.Daha fazla uzatmadan bölüme geçelim :) İyi okumalar oy ve yorumlarınızı bekliyorumm!ˆˆ
Bölüm şarkısı:Kalben-Yara
3.Bölüm:Mesaj
Deniz ile mahallenin ötesindeki parka oturmuş konuşuyorduk.Ona zamanında Ömer'i anlatmıştım ve de az önce onun döndüğünü söylemiştim.Gereksiz imalar yapmak yerine düzgünce bana yardımcı olmak istemişti.Ben imalardan hoşlanmam aksine oldukça irite olurdum.O da bunu bildiği için daha dikkatli davranıyordu.Deniz lisenin başından beri benim arkadaşımdı.Üniversiteyi de beraber okuyup aynı hastanede hemşire olmuştuk.
"Yani diyeceğim o ki boşuna kasma kendini.Evet farkındayım beklemiyordun dönmelerini ama napalım be kuzum olan oldu artık."Haklıydı.Kendimi bu kadar kasmam saçmaydı."Doğru söylüyorsun ya."diyerek cevap verdim.Gülüp saçlarını savurdu.
"Ben kaçar.Dikkat et kendine!"yanağına sert bir öpücük bırakarak yürümeye başladım.Arkamdan söylendiğini duyunca gülüşüm yüzümde büyüdü.
Mahallemize girdiğimde sokaktaki çocukların topunu ayağıma aldığım gibi kale olduğunu tahmin ettiğim taşların arasına isabet ettirdim.Ahmet koşarak yanıma gelip kahkahayla sarıldı belime.
"Adamsın be Ceylan Abla!"söyledikleri ve gülüşü beni de kahkahaya boğarken diğer çocuklar da kendi arasında kıkırdayıp konuşuyorlardı.Ahmet mahallenin en efendi çocuklarından biriydi ve siz de anlamış olmalısınız ki biz birbirimize bayılıyorduk.Bazen benimle evleneceğini iddia etse de sekiz yaşında bir minikti daha.
"Sen de adamsın be Ahmet."saçlarını karıştırmamla hemen çekilip arkadaşlarının yanına döndü.Üzerimde hissettiğim bakışlarla etrafa bakındım.Kimse yoktu diyecektim ki o an balkondan gelen ıslık sesiyle kafamı yukarıya yani Ömerlerin balkonuna doğru kaldırdım.Oradaydı.
"Sürekli böyle kamera gibi beni mi izleyeceksin?"dayanamayıp söylediğim sözlerle arsız gibi güldü.Küçüklüğümüz geldi tekrar aklıma.Küçükken de bazen ben ona salak dediğimde hoşuna gidiyormuş gibi arsız arsız sırıtırdı.
"Bakıyorum da hiç değişmemişsin."Balkon demirlerine yaslanarak kurduğu cümleler beni güldürmüştü.İçimde ona karşı olan sevgi hiç bir zaman etkisini kaybetmemişti ancak döner dönmez pat diye bunu belli etmek fazla tuhaf kaçardı.Her şeyin yeri ve zamanı vardı.Elbet bir gün birbirimize tekrar alışırdık.
"Bence sen içeri geç.Kafana taş atıp yarmak istemiyorum."kocaman gülerek söylediğim şeylerle o da gülerek içeri geçti.Yapardım,muhtemelen tahmin edebilmişti.
Eve girip salona geçtiğimde annemle göz göze geldik.Keşke gözlerim kapalı geçeydim de görmeseydi beni.
"Gel bakayım sen bir yanıma."yürüyüp yanına oturdum ve içimden üçe kadar saymaya başladım.Bir,boğazını temizledi.
İki,hafif.e olduğu yere iyice yerleşti.
Ve üç,"Ömer de baya büyümüş,delikanlı olmuş değil mi?""Her zaman küçük halinde kalması mümkün değil zaten anneciğim."bilmiş bilmiş baktı bana.
"Ya ne Ömermiş be anne yeter.Cidden hakkında konuşmak istemiy-"sözümün yarıda kesilmesinin sebebi annemin kolumu cimdiklemesiydi.Annem sanırım beni hala altı yaşında sanıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/340461806-288-k823869.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEYLAN
Teen Fiction"Ömel! Ömel!" Gülmeden edemedi Ömer. "Zilli! Napıyorsun tek başına!" "Bakkala dittim" haylaz bi şekilde sırıttı küçük kız.Kelimeleri kendine göre değiştirerek konuşabiliyordu ancak. Ama Ömer onu ezbere biliyor,her dediğini anlayabiliyordu.