"Ben göreve gidiyorum."Bu lafından sonra kalakalmıştım. Ne diyeceğimi bilemedim. Ne üzülmüştüm ne de sevinmiştim.
"Nasıl yani ? Ne zaman ? Ne kadar süre?"
Ard arda sıraladığım sorularla gözleri büyüdü.
"Yavrum sakin . Anlatıcam. Bugün gidiyorum. Özel görev. Ama merak etme hemen geri gelicem en kısa zamanda. Senden ayrı kalmak bana zaten zulüm. Ben yokken Altan seni korur , kollar merak etme sakın."
"Neden şimdi haber veriyorsun! Ciddi bir görev mi?"
"Hayır kurban olduğum. Bir çizik dahi almadan geri gelicem söz. Bekle beni yavrum. Tamam mı?"
"Tamam." Diyerek dudaklarına kapandım. Uzun uzun öpüştük. En son nefes almak için ayrılmak istemiştim ama izin vermeyince dudağını ısırdım.
"Yavrum yavaş."
Nefes nefese yüzüne bakıp aniden boynuna sarıldım. Duygu patlaması yaşıyordum şu an . Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Bunca ay beni kendine bağlamıştı. Şimdi gidiyordu. Ölüp ölmeyeceği de belli değildi. İçime ister istemez kötü bir his doğuyordu.
"Bebeğim benim ağlama ." Saçlarımı okşayıp boynuma öpücükler bırakıyordu. Biraz olsun rahatlamıştım.
"Hakan."
"Söyle birtanem?"
"Ben.. gitme lütfen."
Sanki giderse boşluğa düşecek gibi hissediyordum. Hayatım boyunca en çok ona bağlanmıştım. Kötü de davransa onu hala seviyordum.
"Şşh tamam bebeğim. Sen merak etme elimden geleni yapıp en hızlı şekilde geri gelicem."
Boynunda ağlamaya devam ettim bir süre. Sonra sakinleyince biraz daha sarılıp sonra ayrılarak koğuşuma ilerledim.
Ruhsuz gibiydim. Yere bakarak yürüyordum. Koğuşa giderken birinin bana seslenmesiyle kafamı kaldırdım. Atakan komutandı.
Yüzümde nasıl bir ifade varsa garipseyerek ve merakla bakıyordu yüzüme. Sonra eliyle yanına çağırdı.
"Emredin komutanım."
"Noldu Caner? İyi misin?"
"İyiyim komutanım."
"İyi o zaman işin yoksa benimle gel. Odamda düzenlenecek dosyalar var. Bugün ki eğitimden kaçtın . Şimdi telafi ediceksin."
İçimden lanet okudum. Hiç enerjim ve moralim yoktu.Sadece yatağıma yatıp düşüncelerimle ve kendimle baş başa kalmak istiyordum.
"Tamam komutanım."
"İyi takip et beni."
Son kez yüzüme derince bakıp arkasını döndü ve odasına ilerledi.
Odaya girince masasına ilerledi ve oturdu. Sonra bana bakarak odadaki büyük kitaplığı işaret etti. Baya çok işi var gibi gözüküyordu. Tek başıma anca 3 günde bitirirdim.
"Başla bakalım. Hepsini alfabetik sıraya göre diz."
"Emredersiniz komutanım."
Ona bakarak yavaşça ve somurtarak kitaplığa ilerledim. Tek tek indirdim bütün dosyaları ve sıralamaya başladım. Aradan kaç saat geçtiğini bilmiyordum.İşime o kadar çok odaklanmıştım ki bunu arkamdan omzuna dokunan elle irkilince farketmiştim.
"Caner iyi misin? Sana sesleniyorum duymuyorsun."
"Y-yok iyiyim konutanım. Ben odaklanmışım sadece."
"İyi o zaman bugünlük bu kadarı kafî. 4 saattir aralıksız çalıştın . Hadi yemekhaneye gidelim."
"Ben gelmeyeyim konutanım. Aç değilim teşekkür ederim."
"Olmaz öyle şey düş önüme."
Kararlı sesine bıkkınca nefes verip kafamı sallayarak önden ilerledim. Dışarı çıkınca yanıma gelerek benimle beraber yürümeye başladı.
Yemekhaneye giriş yapıp sıraya geçtik. Tüm herkesin gözü bizdeydi. Garipsemişlerdi galiba durumu.
Atakan komutana baktığımda bana baktığını gördüm. Sanki sorgular gibi, düşünceli şekilde beni izliyordu. Ben de sessizce önüme dönüp sıranın bana gelmesini bekledim.
Sıra bize gelince yemeklerimizi alıp ayrı masalara geçtik. Ben her zamanki gibi yalnız ve en köşede yemeğimi yiyordum. Ama iştahım olmadığı için yiyememiştim adam akıllı. Moralim bozukken iştahım kaçıyordu.
Masadan kalkmadan önce kafamı kaldırdım. Ve direk karşımda olan komutanların oturduğu masaya baktım. Hakan sanki dalmış gibi derin derin bana bakıyordu.
Yine içimdeki kötü his baş gösterince gözlerim doldu. Ve hızlı adımlarla yemekhaneden çıktım koğuşa ilerledim.
Bu gece gideceklerdi Hakan ve özel tim. Görev ne kadar sürer belli değildi.
Yatağıma yatıp sessiz sessiz gözyaşları akıtarak uyuya kaldım.
————//————
Haydi sağlıcakla🫰🏻