8. Bölüm

5.1K 220 44
                                    

Şimdilik kısa bir bölüm yazdım. Yazmaya yazmaya kitabı unutmuşum. Olay akışını yakalayınca hemen bölüm yazıp atıcam merak etmeyin

Bu bölümü de daha da bekletmemek için attım.

Öptüm bayy🫦

————

Revirde serum bitene kadar biraz kestirmiştim. Bitince doktor beni uyandırmış ve birkaç talimat vermişti.

Oradan çıkıp beni kalan iş için çağıran Atakan komutanı hatırlayarak onun odasına doğru ilerledim. Kapıyı çalıp gir komutunu bekledim. Komutu alınca içeri girdim. Selam verdim.Elindeki  evrakları masaya bıraktı ve geriye yaslandı.

"Gel Caner gel . Nasıl oldun? Daha iyi misin?"

"İyiyim komutanım. Müsadenizle kalan işimi bitireyim."

  Beni süzerek iyi olup olmadığıma kendi karar vericekti sanırım. Sonra emin olmayan bakışlarını gözlerime çıkardı. Başını salladı  ve önündeki evraklara döndü.

Bende kitaplığa ilerledim. Tekrardan başladım yarım kalan işime. İşimi yaparken de Hakan'ı düşünüyordum. İçim huzursuzdu. Ya ona bir şey olursa diye. Somurtarak ve yavaşça dosyaları dizmeye devam ettim. Baş ağrım yine tutmuştu.

Bir süre sonra Atakan komutanın sesini duydum.
"Caner git bana kahve getir."Kafasını kaldırmadan söylemişti.

"Emredersiniz komutanım."Odadan çıkıp aşağı kantine ilerledim.Mutfakta Süleyman vardı.

"Süleyman. Atakan komutan kahve istedi."

  "Hemen geliyor abisi. Az dur yüzbaşının kahvesini yapayım da."

Baş sallamasıyla onayladım. Parmaklarımı şakaklarıma koyup biraz ovaladım. Adam akıllı yemek yemeyip birde stres yapınca böyle olurdu  tabi. Başım çatlayacak gibi ağrımaya başlamıştı.Arkamdan gelen sesle irkildim.

"Başın mı ağrıyor?"Ali'ydi gelen. Arkamı dönerek cevapladım onu.
"Evet . Geçer birazdan."

O bana ifadesizce bakıp başıyla onayladı. Eski yakınlığımızı o da özlüyordu ama bana yaklaşmakta bazen çekiniyordu.
"Bekle sana ağrı kesici vereyim. Sülo ordan bir şişe su at!"

"Tamam!"

  Cebinden ağrı kesici çıkarıp paketinden çıkardı. Bu sırada Süleyman elinde hem su hem de kahve fincanıyla  yanımıza yaklaştı.

Ali suyu alıp açtı. Elindeki hapı elime vermesini umarak elimi kaldırmıştım ki parmaklarını dudaklarıma dayadı.

"Aç ağzını."

İkiletmeden açtım hapı dilimin üzerine bıraktı ve elime suyu bıraktı.

"Ali al yüzbaşının kahvesi hazır. Şimdi binbaşınınkini yapıyorum Caner'im az daha bekle."

Süleyman sevecen ve samimice konuşup tekrar ocağa gitmişti. Ali de fincanı eline alıp bana döndü.

"Ben şimdi gidiyorum . Ağırısı geçmezse söyle revire gidelim."

"Tamam. Saol."

  Sırıtarak uzaklaşmıştı. Bense baş ağrısını unutmuştum çoktan. Ali gerçekten insana iyi geliyordu.

  "Buyur bebişim kahve."

  "Saol Süleyman."

    Kahveyi alarak yukarı çıktım. Kapıyı çalıp gir komutundan sonra içeri girdim. Masaya yaklaşıp fincanı masaya koydum. Geri dönüp kitaplığa ilerleyecektim ki komutan bana seslendi.

"Gel buraya."

Ona dönerek yanına adımladım. Yüzüme bakıyordu. Sonra eliyle yaklaş işareti yaptı.

Yaklaşınca o da eğilerek elinin tersini alnıma ve yanağıma değdirdi.
"İyi . Ateşin düşmüş."

"İşime devam edeyim mi  komutanım?"

"Et bakalım."

  Tekrar kitaplığın başında yerimi aldım. Atakan komutanın izlediğini hissediyordum. Ama dönüp bakmadım. Niye izliyordu ki?

"Hayatında biri var mı Caner?"

Atakan komutanın sorusuyla ona döndüm. İşini bırakmış ve sandalyesini bana döndürerek bana bakıyordu. Elinde kahvesi vardı. Boğazımı temizleyip cevapladım.

"Var konutanım."

Başını sallayıp bakmaya devam etti. Bende işime döndüm. Bazen çok ilgili davranıp bazense çok kaba davranıyordu. Anlamıyordum bu adamı.

Bir kaç saat daha devam edince kitaplığı daha erken düzenlemiştim. İşim bitince komutana arkamı döndüm. Atakan komutan işlerini bitirmiş telefonuna bakıyordu. Neden gitmediğine anlam veremedim.

"Komutanım işim bitti benim. İzninizle gidebilir miyim?"

Önce bana sonra kitaplığa bakmıştı. İfadesizce kafa sallamış ve telefonuna geri dönmüştü. Bende daha fazla durmadan çıkmıştım odadan.

Öğlen yemeğine biraz geç kalmıştım. Zaten iştahım yoktu. Bir kahve alsam yeterdi. Kantine gidip bir sade kahve aldım kendime.

Bahçeye çıkıp oturdum her zaman oturduğum ağacın dibine. Cebimden sigara paketini çıkarıp bir dal yaktım. İyi gelmişti. Hakan görse çok kızacağına emindim. Bağımlısı değildim ara sıra içerdim. Ama Hakan hiç içmemi istemiyordu.

Ben etrafı izlerken bir araba askeriyeden içeri giriş yaptı. Resmi bir araçtı. Büyük ihtimalle üst makamdır diye düşündüm. Ve kötüyü düşünmeyi arka plana attım.

ASKERİM - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin