Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür lakin yazarın gerçek hayatına dayalı hissettiği duygulardan oluşturulmuştur
Pınar Aksoy'dan
Kafamı sıraya yaslamış Asır'a karşı nasıl bir teşekkür edebilirim diye düşünürken bir yandan da bir şeyler karalarken yanımda bir hareketlik hissettim. Sıranın üstünde duran Kürk Mantolu Madonna kitabımın biri tarafından karıştırıldığını fark ettim. Genellikle kitaplarımı karıştıran Nil olduğundan kafamı yana çevirmeden konuşmaya başladım.
''Kitabı serbest bırakman için 10 saniyen var Nil Karayel.'' dedim. Lakin kitabım hala yerine bırakılmamış ve hala kurcalanıyordu. Sinirle kafamı yana çevirdiğim de yanımdakinin Nil değil de başka birisi olduğunu fark ettim.
Kitabın sayfalarını çevirip post-it yapıştırdığım yerleri okuyan bir adet Asır gördüm. Kitaba öyle yoğun bir şekilde bakıyordu ki sanki hazine bulmuş gibiydi. Ona şaşkınla bakarken kafasını sonunda benim tarafıma döndürüp gülümsedi.
''Harika bir kitaptı. Hala harfiyen her satırları kafamın içinde yazılı.'' dedi. Hayran hayran ona bakarken o ise beni izliyordu. Hemen kendime geldim ve ona karşılık bir cevap verdim.
''Şuana kadar okuduğum yerler beni derinden etkiledi daha sabah başladım ve cidden kafamı kurcalayan bir kitap oldu.'' dedim. Sözlerime karşılık bana ufak bir tebessüm bahşederken gamzeleri beni öldürmeye yetmişti.
''Daha çok yenisin. Ben ağlamam diye başladığım bu kitap beni bile ağlatmıştı.'' dedi.
''Sen ağlama ben senin yerine ağlasam olmaz mı?'' dediğimde şok olup ağzımı kapattım. İç ve dış seslerim hatları karıştırmıştı. Aptal Pınar!
Asır ise bu hallerime kahkaha atarken utançtan yanaklarıma bir sıcaklık bastığını hissettim.
''Bence ikimizde ağlamayalım bu daha iyi bir karar değil mi?'' dedi.
Hızla kafamı salladığımda arkada bizi gülerek dikizleyen kızları gördüm. Beyza dediğim cümle yüzünden avuç içini anlına bastırırken Nil ve Asude ise anırarak kahkaha atmamak için kendilerini zor tutuyordu. Yağmur ise kahkahayı basmıştı bile.
Asır nereye baktığım merak etmiş olmalı ki kafasını arkaya çevirecekken konuşmaya başladım.
''Kantine gidip su alacağım bir şey istiyor musun?'' dedim. Kafasını geri bana çevirdi ve olumsuz anlamda kafa salladı.
''Hayır teşekkürler."
Tamam anlamında kafamı sallayıp paramı aldım. Yüzümdeki isteğim dışı oluşan gülümseme ile kantine doğru yol aldım. Kantinde dalgın bir şekilde oturan Yekta'yı görünce yanına ilerledim.
''Yekta yine neyin var oğlum?'' dediğimde kafasını bana doğru döndürdü. Asır'ın arkadaşlarında bir tek Yekta ile samimiyetim vardı diğerlerini tanıyorum lakin uzun sohbetimiz yoktu.
Yekta ile olan samimiyetimiz ise zamanında Yağmur'un ona aşık olması yüzünden Yekta'yı Yağmur'a ayarlamayı denemiştik lakin Yekta onu reddedince olaylar karıştı denilebilir. Ama yaklaşık 7 aydır Yekta'nın Yağmur'a olan hisleri değişince bizimle konuştu. Ve sanırım Yekta'ya hepimiz alışmıştık lakin Yağmur buna dahil değildi.
Yekta beni görünce keyifsiz hallini yine bozmamıştı. Belli ki yine bir şey olmuştu.
''Sorma bacım yine Yağmur Hanımdan fena azar yedik.'' dedi. Her Yağmur'dan azar yediği zaman köşeye sinip oturuşları hepimizi deli gibi güldürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıntıları |Yarı Texting|
Teen Fiction~☆~ Boğaç:Biz bugün Oğuz aşkımla Pınar'ı Asır'a aşk mektubu yazarken bulduk Ama nasıl yazmış oğlum Off hayatımın şokunu yaşadım resmen o ne öyle? Asır:OHA ŞU HANİ KUMRAL SAÇLI OLAN SAÇINI DÜZ YAPINCA ÇOK DAHA GÜZEL OLUYOR HATTA ELA GÖZLERİ VAR Oğuz:...