Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür lakin yazarın gerçek hayata dayalı hissettiği duygulardan oluşturulmuştur.
Pınar Aksoy'dan
Asude'nin son mesajından sonra hepimiz şok olmuştuk. Bugün pazardı ve ben Asır ile buluşacaktım bundan dolayı yarın Deniz olayını Asude ile hep beraber konuşacaktık. Ne giyeceğimi aramaktan fırındaki kurabiyelerimi unuttuğum aklıma geldi. Telaşla mutfağa doğru koştum. Koşmak biraz az kalır uçtum diyelim biz ona. Mutfağa koşarken pardon uçarken annemin bağrışlarını duydum.
''Pınar evin içinde koşma diye kaç defa diyeceğim sana!'' dediğini duydum.
Fırındaki kurabiyelerimin yanmadığına emin olunca derin bir nefes aldım. O ara ablamın içeri girdiğini gördüm. Kurabiye avcısı kurabiyelerin kokusunu almıştı tabii. Kurabiyeleri görmüş ve dudağını yalamıştı. Tam kurabiyelerden alacakken eline vurdum.
''Kurabiyelerimden uzak dur abla!'' diye çemkirdim. Bana göz devirirken kurabiye tepsinin önüne geçtim.
''Kızım bir tane lan bir tane. Hem ben senin ablanım pis köpek.'' diye o da bana çemkirdi. Ona dil çıkardım. Ablam kafama vuracaken içeriye -özel silahı- terliği ile giren Nilüfer Sultanı gördüm.
''Ne bağrıyorsunuz siz?'' diye bize kızdı. Evet annem hala nişanlı ablam ve sınava hazırlanan benimle uğraşıyordu. Biz asla büyümüyorduk.
''Ana vallahi hep bu kızın bir tanecik kurabiye vermiyor köpek.'' diyen ablam benden önce savunmaya geçmişti. Ona ''Seni var ya.'' bakışları attım ve anneme döndüm.
''Ya anne şu kızına bir şey desene küçücük boyu ile elimde kalacak. Kurabiyelerimden almaya çalışıyor!'' dedim hemen. Annem bize asla büyümüyorsunuz bakışlarını atarken masum küçük kız hallerime büründüm.
''Betül kocaman diş doktoru olmuş ve nişanlanmış kızsın kızım. Ne diye kardeşinle uğraşıyorsun?'' dedi annem. Ablama pis pis sırıtırken o ise gözleri kısmış bana bakıyordu.
''Bu kimseye kolay kolay kurabiye yapmazdı hayırdır kiminle buluşacak?'' dedi ablam. Tam annem konuşacakken lafa atladım.
''Sana ne be, senin hastan yok mu git onlarla ilgilen.'' dedim. Annem daha bizimle uğraşamayacak hale gelince bizi umursamadan içerdeki Müge Anlısını izlemeye gitti.
Ablamı mutfaktan kovduktan sonra kurabiyelerimi saklama kabına yerleştirdim. Sandviçlerim zaten hazırdı. Üstüme omuzlarımı açıkta bırakan rahat beyaz bluzum ve ablamın kot şortunu giymiştim.
Kendime boy aynadan bakarken çok haraketliydim. Daha sonra telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildim. Telefonuma bakarken Asır'ın yazdığını gördüm.
Gönderen; Biraz Yakışıklı Beyciğim
Seni bekliyorum hızlı olursan mutlu olacağım çünkü buradaki teyzeler bana yiyecekmiş gibi bakıyorlar korkmaya başlıyorum.
Telaşla hazırladığım piknik sepetini aldım ve ayakkabımı hızla giydim. Dışarı çıkmadan anneme seslendim.
''Anne ben gidiyorum. Akşama evde olurum.'' dedim ve cevap beklemeden evden ayrıldım. Koşarak giderken Asır'ı soru yağmuruna tutmak üzere olan teyzeleri gördüm. Asır'ı bu durumdan hem kurtarmam hem de dedikodu konusu olmamam lazımdı.
''Aa, Asır abi hoş geldin.'' Yanağımın içini dişlerken kendimi rezil halde hissediyordum. Allah'ım neden bunu yaşamak zorundayım? Asır bana şaşırarak bakarken ben ise Meltem ve Aysel teyzeye gülümsüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıntıları |Yarı Texting|
Teen Fiction~☆~ Boğaç:Biz bugün Oğuz aşkımla Pınar'ı Asır'a aşk mektubu yazarken bulduk Ama nasıl yazmış oğlum Off hayatımın şokunu yaşadım resmen o ne öyle? Asır:OHA ŞU HANİ KUMRAL SAÇLI OLAN SAÇINI DÜZ YAPINCA ÇOK DAHA GÜZEL OLUYOR HATTA ELA GÖZLERİ VAR Oğuz:...