•Heir- Public Memory
•God Be You- Nostalghia
•Fotoğraf- Pilli Bebek
•Siyah Benim Rengim Çıkar Onu Bebeğim- Henry The Lee
•Güzel Bir Gün Ölmek İçin- Teoman-9, Sorma Neden Niçin
Ayracımı sayfaların arasına sıkıştırdıktan sonra kitabın kapağını kapattım. Bileklerim üşümüştü, hava soğuk sayılmazdı ama odam kuzey cephesine baktığından genelde burası üşütürdü. Kalçalarım çıplak parkeye direkt temas ettiğinden hem uyuşmuş hem de buz kesmişti, muhtemelen gece boyu karın ağrısı çekecektim.
Telefonumun ekranının bu gece üçüncü defa aydınlandığını gördüm. Yatağın üzerindeydi, ısrarla çalmasına rağmen kalkıp açmıyordum. Aramakta direnen kişi babamdı, açmayacağımı bilmesine rağmen aramaktan vazgeçmiyordu. Oysaki huylarımı bildiğini sanıyordum.
Başımı, sırtımı dayadığım balkon kapısına yasladım. Gözlerimi kapattığımda çalan ekranı artık görmüyordum.
Bugün onu iki defa aramıştım. Hiçbirini yanıtlamamıştı, merak etmiştim fakat üçüncü defa aramamıştım. İşi olduğu ihtimaline tutunmuştum. Okul çıkışıydı, sokaklardan birinde parkın içinde görmüştüm onları; babamı ve erkek kardeşimi. Sanırım babam için cevapsız bıraktığı aramalarına geri dönmeye tenezzül edeceği kadar önemli değildim.
Gözlerimi geri açtığımda telefonun ekranı sönmüştü. Boğazımda düğümlenen bir şeyler vardı, yutkunduğumda dahi kımıldamayan. Bu kadar geri planda olmayı ben istememiştim, ben seçmemiştim. İlk seçenek olmak gibi bir derdim yoktu ama hep en sona bırakılan da olmak istemiyordum, bu beni boğuyordu.
Alt dudağımı ısırdım, çatlamış eti farkında olmadan tekrar kanattım. Kitabı alarak yerimden kalktım, ağrıyan sırtımın yumuşak yüzeye ihtiyacı vardı. Balkon kapısını ayağımın kenarıyla kapattım ve yatağıma gittim. Odamın içi bir süre ısınacak gibi durmuyordu, yorganın altına sığındım.
Saçlarım yastığımın üzerine dağılırken gözlerim tavanı görüyordu. Kollarımı serbest bıraktığımda tıpkı aldığım nefes kadar rahatladım. Yalnızca uyuyorken tamamıyla nefes alabiliyordum. Uyudum.
Sabahın erken saatleri olduğunu tahmin ediyordum, beni uyandıran annemin çekinmeden çıkardığı gürültülerdi. Gözlerimi araladım, uyumadan önce çektiğim perdelerim gün ışığını kısıtlıyordu. Yanağımın üzerindeki saçlarımı parmaklarımın tersiyle ittim. Biraz daha uyumak isterdim fakat gözlerimi kapattığımda geri açılıyorlardı. Ofladım, yatağın içinde oyalandığım sırada aşağıdan dış kapının sesi geldi. Annem çıkmış olmalıydı.
Yan tarafımdaki kullanmadığım ama oradan da ayırmadığım kol saatimi aldım ve küçük camın üzerindeki saate baktım. Tahmin ettiğim gibi daha çok erkendi. Duşa girmek istiyordum, sabahları ılık suyun bedenime temas etmesinden hoşlanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bira ve Bal
ChickLitbana ihtiyacı var, kraliyet tilkisi gibi, o benim için üzgünmüş gibi.