1

841 73 143
                                    

Olay yerine vardıklarında duran arabadan inerken Jeongin gergindi, fazlaca.

Son zamanlarda ortaya çıkan ölüm vakaları şimdi ona kalacak gibiydi ve bilgi almak için bir olay yerine gelmişti, onu geren konu da buydu.

Vakaların tuhaflığı daha doğrusu.

Yanına yaklaşan kişiyi görünce ona doğru ilerledi.

"İyi ki geldiniz dedektif, size bu konuda çok ihtiyacımız vardı. Bu hafta üçüncü vaka bu." kendisine yol gösteren adamı takip edip önlerindeki ara sokağa girdi.

Bir kadın, giydiği parıltılı elbiseyle birlikte yerde uzanıyordu ve boynunda iki küçük delik vardı.

Solgun tenini inceledikten sonra bakışları sadece birer damla kan akmış olan delikleri buldu.

"Bu tuhaf..." kadına iyice yaklaşıp izleri inceledi. "Bu delikler geldiğinizde mi vardı?"

"Evet Bay Yang, deliklerden mi yapılmış bilmiyoruz ama yine tüm kanı boşaltılmış. Vücudunda pek fazla iz yok, sadece boynunda küçük morluklar. Kavgadan çok... Birisi ısırmış ya da emmiş gibi duruyorlar." Jeongin yavaşça ayağa kalktı.

"Otopsisi yapıldığında raporları da ekleyerek dosyaları bana gönderin, bu işe el atma vaktim geldi." Jeongin yanından geçip gidemeden adamın sesiyle durdu.

"Karşıdaki bina bir bar ve biraz işlek bir yer, elimizde oranın olayla ilgisine dair bir kanıt yok ama incelemek isterseniz diye söyledim." Jeongin bakışlarını bara çevirdi ve iç çekti.

"Sorgu ve arama izinlerimi alınca gelirim, teşekkür." başka bir şey demeden tekrar arabasına binmiş, eve dönüş yolunda sessizce kafasında bir şeyleri tartmaya çalışmıştı.

Tuhaf bir şeydi bu, ve aklına iki seçenek geliyordu.

Ya birisi başkalarının kanını boşaltmayı sağlayacak bir alet yapmıştı, ya da...

Vampirler hâlâ gerçekti.

Kendi kendine gülüp duran arabadan indi ve adımlarını ev arkadaşıyla kaldığı evine çevirdi, anahtarıyla kapıyı açıp içeri girdiği gibi yorgunca inleyip ceketini çıkarmıştı.

"Birileri yine beni baştan çıkarmaya çalışıyor?" Hyunjin'in sesini duyunca ona kısa bir bakış attı.

"Beynim ağrıyor resmen, bütün bu dosyalarla ve vakalarla uğraşmaktan bıktım." Jeongin yiyecek bir şeyler almak adına mutfağa geçerken Hyunjin onu takip etti.

"İki vakaya baktın diye götün kalkmış senin, masadakiler senin bu arada." Jeongin masada duran tabağa yönelirken istemsizce gülümsedi.

"Sen mükemmel bir hyungsun ya..." sarılmak için ona yaklaşsa da Hyunjin izin vermeyip geri çekilince duraksadı.

Hyunjin derin bir nefes alıp ona baktı.

"Pek dokunmasan?" Jeongin ellerini geri indirirken kaşlarını çattı.

"Son zamanlarda tuhaf davranıyorsun, sürekli temasımdan kaçıyorsun. Senin sorunun ne?" Hyunjin ona cevap vermeyip arkasını dönünce Jeongin'in dikkatini ufak bir şey çekti, şoka uğramasına sebep olan bir şey.

Hyunjin'in de boynunda iki nokta vardı sanki...

*~*

Karşısında duran üç fotoğrafı incelerken kendi kendine mırıldandı.

"Acaba bu izler... Onlar ölmeden önce, bir şeye kurban seçildiklerini göstermek için mi?" masadaki dosyaları inceleyip devam etti. "Kendimi vampir filminde gibi hissediyorum, Hyunjin de tuhaf davranıyor zaten. Acaba neden ona yaklaşmama izin vermiyor?" oflayıp başını iki yana salladı. "Konu Hyunjin değil, odaklanmam lazım." o sırada Hyunjin odasının kapısını tıklattı ve yavaşça aralayıp başını içeri uzattı.

"Hava almaya çıkacağım." Jeongin ona döndü.

"Saat gecenin üçü hyung."

"Yani dışarıda hava yok mu?"

"Yani dışarısı tehlikeli, bu kadar ölüm vakası çıkmaya başlamışken senin dışarıda ne işin var?" Hyunjin göz devirdi.

"Bunun için senden izin almayacağım." Hyunjin odadan çıkamadan Jeongin ona yetişti.

"Nereye gideceksin?"

"Jeongin, şu salak saçma sorgu yeteneğini üstümde kullanmaktan vazgeçer misin? Son zamanlarda çok sorguluyorsun beni."

"Sorun benim seni sorgulamam yoksa senin resmen vampire dönüşmüş olman mı?" Hyunjin gerilerken Jeongin birden kendi söylediği şeyle duraksadı. "Doğru ya, vampirler. Dokuz yüz yıldır onlardan hiç iz yok ama belki de hala varlıklarını sürdürüyorlardır. Ölümsüz değil ölü varlıklar sonuçta, tekrar ölemezler ya?" Jeongin hızla odasına geri girip kapıyı arkasından kapattığında Hyunjin iç çekerek elini boynundaki ize götürdü.

"Doğru, vampirler."

*~*

"Konuşmamız gereken bir şey var." aniden içeri dalan Hyunjin'in söylediği şey üstüne Seungmin kucağındaki kızdan ayrılıp ona baktı.

"Yine neye sızlanacaksın merak ediyorum, seni başıma sarmak en büyük hataydı." Seungmin vücudunu saklaması için kıza ceketini verip elbisesini de alarak çıkan kızın gidişini izledi ve sonra sinirli bakışlarla Hyunjin'e döndü. "Ne sikim istiyorsun yine?"

"Bu seferki ciddi." Hyunjin masanın önündeki koltuklardan birine oturdu ve ona doğru eğildi. "Sana ev arkadaşımdan bahsetmiştim, hatırlıyor musun?"

"Şu dedektif olan?"

"Hm hm."

"Ee?"

"Son şu üç ölüm vakasını da hatırlıyorsun değil mi?"

"Sadede gel Hyunjin, ee?"

"Jeongin şu anda o ölümlerden sorumlu ve vampirlerden şüpheleniyor." Seungmin bir süre ona ciddi mi diye baktı, sonra istemsizce kıkırdadı.

"Daha öğrenecek çok şeyin var, biz vampirlerin varlığı tüm dünyadan gizlenmiş halde. Nasıl bizden şüphelenecek?" Hyunjin daha fazla eğilerek iyice Seungmin'e yaklaştı.

"Bunu sana anlatacağım ama Jeongin'in başını derde sokmayacağına söz verirsen, sadece işini yapıyor." Seungmin de ona doğru eğildi.

"Veletlerle uğraşacak zamanım yok zaten." Hyunjin sesini kısarak ona doğru konuşmaya başladı.

"Jeongin ile biz çok eskiden beri birbirimizi tanırız ve o çocuk vampirlere takıntılı, vampirlerle ilgili gördüğü her şeyi araştırır veya alır dururdu. Tabii vampirlerin sadece kurgusal karakter olduğunu düşündüğü zamanlardı bu, sonradan dedektiflik için staj yaptığı dönemlerde bulaşmaması gereken bir şeye bulaştı." Hyunjin derin bir nefes aldı. "Vampirlerin dosyası, dokuz yüz yıl önceki dosyası, hala saklanıyor ve Jeongin bu dosyayı bulup inceledi, elinde bir kısmının kopyası var. Yani anlayacağın o sizi biliyor, bizi biliyor." Seungmin bir süre onun dediklerini sindirmeye çalıştı.

"Siz insanlar gerçekten gereksiz her şeye burnunuzu sokmak zorunda mısınız?" iç çekip geriye yaslandı. "Diyecek başka bir şeyin yoksa gidebilirsin." Hyunjin ayağa kalkıp arkasını dönmüştü ki kısa bir an duraksayıp tekrar Seungmin'e baktı.

"Jeongin'e zarar vermeyeceksin, değil mi?"

"Ne zamandan beri işime karışıyorsun? Çık dışarı." Hyunjin başka bir şey demek için ağzını açmıştı ki Seungmin'in attığı tehditkar bakışlar yüzünden susup odadan çıktı.

Seungmin ise yavaşça arkasına yaslanmış, bir şeyler düşünmeye çalıştı.

"Yang Jeongin..." derin bir nefes verip sanki çok ihtiyacı varmış gibi nefesin ciğerlerini dolduruşunu hissetti. "Başın birazcık belada sanırım."




Secret Document ¦ SeunginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin