22

196 31 91
                                    

"Jeongin nerede?" Seungmin onları duymazlıktan gelip ayakkabılıkta asılı duran anahtarlara bakınmaya geçti.

Diğerleri başka bir şey diyemeden Minho araya girdi.

"Onu insanlara verdin, değil mi? Tekrar vampirleri alabilmek için, eminim katledildiğini düşündüklerimizin çoğu hala ellerinde esir tutuluyordur." Seungmin bir anda kaskatı kesildi.

Onun böyle donakalaması her şeyi açıkladığı için Jisung ve Felix üstüne atlamaya çalışmışlardı ki Hyunjin ikisini de tuttu.

"SENİ ADİ PİÇ!" Felix dudaklarından dökülen hıçkırıkları eşliğinde sessizce anahtarı aramaya dönmüş Seungmin'e ulaşmaya, Hyunjin'in elinden kurtulup onun üstüne atlamaya çalıştı. "Seni parçalayacağım, sen nasıl ona böyle bir şey yapabilirsin? NASIL BEBEĞİMİ ÖYLECE ÖLÜME TERK EDERSİN?!" Seungmin sessizliğini korurken Jisung da tepinmeyi bırakmadan Felix'in yerine devam etti.

"Jeongin sırf sen kendi kanından fazla kısma diye her istediğinde sana kanını veriyordu, her ihtiyaç duyduğunda içmene izin vermişti ama sen... DUYGUSUZ BİR PİÇTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLSİN!" Minho nazikçe Jisung'u tuttu, Hyunjin ikisini zapt edemiyordu çünkü.

"Yürü Jisung."

"BIRAK BENİ! O piçi öldüreceğim, bebeğime bunu yaptığı için onu parçalayacağım!" Felix de Jisung yerine devam etti, gözleri öylesine ateş ve nefret saçıyordu ki Seungmin onlara bakamıyordu bile.

"Keşke o bin iki yüz yıl öncesinde geberip gitseydin de bunların hiçbiri başımıza gelmeseydi, Jeongin buraya geldiğinden beri senin kötü hissettiğini düşündüğü her an yanında durmayı çalıştı ama sen duygularını kaybetmiş iğrenç bir yaratıktan başka bir şey olmadığın için onu öylece ölmesi için bıraktın. Senden tüm benliğimle nefret ediyorum." Seungmin bulduğu anahtarı avucunda sıkarken Hyunjin Felix'i üst kata doğru çekti.

"Yürüyün, şimdi bizi korumasından falan çıkarır." Hyunjin'in ardından yukarı çıkmadan önce Minho son kez Seungmin'e baktı.

"Seni artık tanıyamıyorum bile, nasıl birine dönüştüğüne anlam veremiyorum. Al, vampirlerinle mutlu mesut yaşa. Sen vicdan azabı da çekmezsin ki..." Minho'nun hala hıçkırarak ağlayan Jisung ile gitmesinin ardından Seungmin elindeki anahtara baktı, sonra yanaklarını ıslatan yaşlar eşliğinde hiçbir şey demeden evden çıktı.

Duygusuz bir piçten başka bir şey değilsin...

Seungmin gerçekten duygularını kaybetmişti demek ki, Jeongin'i insanlara verebilecek kadar düşmüştü.

Arabayı çalıştırıp yola sokarken elleri titriyor, Jeongin'in gülüşü ve diğerlerinin söyledikleri kafasında yankılanıyordu.

*~*

Gelen arabadan inen vampirleri izleyip tek tek sayarken Seungmin o kadar bitik hissediyordu ki tekrar ölmeyi diliyordu.

En azından vampirleri geri gelmişti, artık mutlu olmalıydı.

Ama neden kalbinde keskin bir ağırlık vardı? Neden... İhtiyacı olmasa bile nefes alamıyor gibi hissediyordu?

Sırtını duvara yasladığı sırada duyduğu araba sesiyle bakışları biraz ilerideki arabadan inen Changbin'i buldu, Changbin indiği gibi onun yanına koşmuştu.

"Geç olmadan konuşalım, işleri Siyeon'a bırak." Seungmin şaşırtıcı bir şekilde Changbin'i dinlemeye karar verip biraz ileride duran Siyeon'a ulaştı ve ona bir şeyler söyleyip Changbin'in yanına döndü, Changbin onu biraz ilerideki küçük kulübeye çekerken Seungmin sessizce onu takip etmişti.

Secret Document ¦ SeunginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin