10

298 46 33
                                    

Seungmin gergince odada bir ileri bir geri yürüyor, gelecek olan en ufak haberi bekliyordu.

Dokuz yüz yıl boyunca uğraşmıştı ve bunun şimdi böyle bitmesine izin veremezdi, bütün çabalarının boşa gitmesini istemiyordu.

Masadaki bardağı alıp sakinleşmek adına içmeye başladığı sırada Minho yavaşça odaya girip kapıyı arkasından kapattı ve Seungmin'e baktı.

"Jisung iyi, vampir olma düşüncesini de pek kötü karşılamıyor." Seungmin ona ters bir bakış atıp pencereye doğru döndü.

"Ne mutlu sana." Minho derin bir nefes alıp ona yaklaştı, nefes almaya ihtiyacı yoktu fakat bazen rahatlatıyordu.

"Bana kızgın olduğunu biliyorum-"

"Sikeyim, senin yüzünden her şeyimi kaybediyorum!" Seungmin sinirle ona dönünce Minho anında susup istemsizce başını eğdi. "Dışarıda neler oluyor bilmiyorum ama çok uğraştım Minho, dokuz yüz yıllık emeklerimi yaraktan bir insan için bu şekilde yerle bir etmek zorunda mıydın?"

"Jisung'u getirmemi söyleyen sendin."

"Jisung'u getirmende sorun yok zaten, birilerini öldürmende var. Öncesinde bir şey demiyordum çünkü amacın öldürmek değildi ve onlar da bunu bildikleri için dosyayı bilmeyen birini, yani Jeongin'i gönderdiler başımıza. Ama buna derim çünkü gerçekten birilerini öldürdün, ve şimdi bizim peşimizdeler. Nasıl tekrar saklanacağız? İnsanlar o zamanlarki kadar cahil değiller, bizi sopayla aramaya çıkmıyorlar. Kim bilir yakaladıkları vampirlere neler yapacaklar..." Seungmin stresle iç çekerken Minho yavaşça ona yaklaştı.

"Korktuğunu biliyorum, söz veriyorum toparlamaya çalışacağım."

"BANA SÖZ FALAN VERME!" Seungmin adeta ateş saçan gözleriyle ona baktı. "Senden hiçbir şey duymak istemiyorum, siktir git evimden. Artık korumamda değilsin, ne halin varsa gör." Minho'nun gözleri korkuyla açıldı.

Seungmin'in korumasında olmamak demek insanlardan korunamamak ve en önemlisi kan alamamak demekti, bir vampir için en tehlikeli şeylerden birisiydi yani.

Korkuyla Seungmin'e yaklaşıp kolunu tuttu.

"Seungmin-" Seungmin kolunu sertçe çekip kurtardı ondan.

"Sana çıkmanı söyledim Minho, çık şu evden. Bunu sana o tanıdığın Seungmin olarak söylemiyorum, itaat etmek zorunda olduğun Seungmin olarak söylüyorum." Minho başka bir şey demek istese de vazgeçip sessizce başını eğdi.

"Emredersiniz." Minho'nun odadan çıkmasının ardından Seungmin yüzünü sıvazlayıp sinirle masadaki bardağı aldı ve sertçe duvara fırlatıp kırılmasına sebep oldu.

O sinirle koltuğuna oturup ne yapması gerektiğini düşünmeye çalışırken Minho'nun dış kapıyı açtığını duyan dörtlü ise hemen onun yanına koşmuşlardı.

"Nereye gidiyorsun?" Minho kimsenin beklemediği bir anda Jisung'a sarıldı.

"Ben başka bir yerde kalıyorum, biraz uzakta. Geri geleceğimi sanmıyorum." Jisung da onun sarılışına karşılık verdi.

"Dikkatli ol olur mu?" Minho sessiz bir baş hareketiyle onu onaylayıp başka bir şey demeden evden çıktı.

Onun gidişinin ardından Hyunjin mırıldandı.

"Seungmin'e de baksak iyi olacak ama biz gidersek ters tepebilir, sen git Jeongin." Jeongin anlam veremese de itiraz etmeden üst kata çıktı, birkaç yanlış odadan sonra Seungmin'in olduğu odayı bulmuştu.

İçeri girdiğinde Seungmin ona kısa bir bakış attı.

"Neden buradasın?"

"Sana bakmak istedim." Seungmin yavaşça arkasına yaslanıp Jeongin'in içeri girişini izledi. "Aşağı biraz bağrışma sesi geliyordu, kavga mı ettiniz?" Seungmin iç çekti.

Secret Document ¦ SeunginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin