19

252 34 110
                                    

Art arda evden çıktıklarında Jeongin bir süre etrafını izledi, ne kadar zamandır evdeydi bilmiyordu fakat açık havayı özlemişti.

"Yakınlarda küçük bir market var, oraya gidelim." Seungmin nazikçe Jeongin'in elini tutup onu kendisiyle beraber marketin olduğu yere çekmeye başlayınca Jeongin ısınmaya başlayan yanakları eşliğinde onu takip etti, elleri soğuk olabilirdi fakat Jeongin sıcacık hissediyordu.

Sessiz geçen kısa bir yürüyüşten sonra markete vardıklarında Seungmin cebinden paketli bir maske çıkarıp Jeongin'e uzattı.

"Bu ne için?"

"Tanınmaman için, bu ceketi de giy..." Seungmin kendi üstündeki ceketi çıkarıp nazikçe onun omuzlarına bıraktığında Jeongin ceketi tutup ona gülümsedi.

"Teşekkür ederim." Seungmin'in bakışları kısa bir an onun güzel gözlerine dalıp gitse de Seungmin sonrasında kendine gelip geriledi.

"Hızlı ol hadi, daha bulmamız gereken çok abur cubur var." Jeongin hızlıca ceketi ve maskeyi giyip Seungmin'in ardından markete girdi ve anlık bir cesaretle Seungmin'in elini tutup onu da kendisiyle beraber çekmeye başladı.

"Nasıl şeyler seviyorsun bilmiyorum ki..." Seungmin elini onun önünde sallayıp kendisine bakmasını sağladı.

"Farkında mısın bilmiyorum ama tüketmiyorum."

"Doğru, vampirlik şeysileri. O zaman ne alacağız?"

"Senin sevdiklerini alalım, yiyecek içecek ne varsa."

"Alalım, dolap şurda." ikisi birlikte bir dolaba ulaştıklarında Jeongin duraksadı. "Şu arabalardan birini getirir misin? İhtiyacımız olacak sanırım." Seungmin onun elini nazikçe sıkıp bıraktı ve bir şekilde arabayı nasıl getireceğini çözüp Jeongin'in yanına döndü.

Jeongin'in kendi kendine bir şeyler söylenerek hızlı ve heyecanlı bir şekilde alış veriş yapmasını izlerken bazen kendisi de paketi hoşuna giden şeyleri sepete atıyordu, böylece market arabasını ağzına kadar doldurmuşlardı ve Jeongin bu yüzden kararsızca sepete bakmıştı.

"Biz neden bu kadar çok şey aldık? Yürüyerek gelmiştik, taşıyamayız ki..."

"Beni hafife mi alıyorsun birazcık?" Jeongin onu süzüp gözlerini kırpıştırdı.

"O kadar güçlü müsünüz ki?"

"İstersek kaslarımızı son raddesine kadar zorlanmadan kullanabiliriz, sandığından daha güçlüyüz Jeongie. Hadi şunları ödeyip çıkalım." Jeongin onu kasaya yönelttiğinde Seungmin hafif gülümsemesiyle takip etti onu.

Her şeyin tek tek parasını ödeyip poşetlenmesini izlerken gelen uykusu yüzünden esneyip başını Seungmin'in omzuna yasladı, bu Seungmin'in duraksamasına sebep olmuştu.

"Yoruldun mu?"

"Biraz." Seungmin tam parayı ödeyip poşetleri eline almıştı ki arkalarındaki adamın sesini duyunca ikisi de ona döndüler.

"Senin sesin çok tanıdık..." Jeongin adama baktığında kim olduğunu anlayıp istemsizce Seungmin'in poşetlerle dolu elini tutmaya çalıştı. "Sen Yang Jeongin değil misin? İş arkadaşımdın, şu anda aranıyorsun." herkes kendilerine dikkat kesilirken Jeongin gerginliği eşliğinde zoraki gülümsedi.

"Karıştırdınız sanırım, ben Jeongin değilim."

"Hayır hayır, öylesin. Ve tüm dünyada aranıyorsun, seni ihbar etmeliyiz." adam telefonunu cebinden çıkarırken Jeongin Seungmin'in küs parmağıyla çekmesi üstüne onunla beraber geriledi.

Secret Document ¦ SeunginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin