Dolaşmak için dışarı çıkmıştım, hava yine bozmaya başlamıştı, göz devirdim "ciddimisin" diyerek ilerledim, eve gidene kadar yağmaz diye umuyordum.
Karşıda hoseok'u gördüğümde kafamı çevirdim, onun ile konuşmaya korkuyordum, ya beni korkak ve zavallı biri gibi görürse diye korkuyordum.
İsmimi seslendiğinde durdum ve ona baktım, koşarak yanıma geldi, güldü "nasılsın, işlerim yüzünden seni arayıp soramadım" kafamı salladım "ben iyiyim, bir yere mi gidiyosun?" diyerek gözlerine baktım, kafasını salladı "markete gidicektim ama seni görünce yanına gelmek istedim" burnuma bir damla su düştü.
Kafamı kaldırdığımda yağmur yağıyordu, yutkundum, hoseok "ah yağmur başladı, şuraya gidelim, ıslanma" "gitsem iyi olucak" kafasını salladı "yağmuru sevmiyormusun" "hayır" dediğimde şimşek çaktığında korkarak hoseok'u tuttum.
Hayır, yapma, yapma lütfen.
Kafamı salladım ve titreyerek "e-ev" dediğimde yine bir tane çaktı, titriyordum, hoseok yanaklarımı tutarak "evim yakında, gel hadi" söylenip elimi tutarak ilerledi, ağlamaya başladım, tanrım korkuyorum.
Hoseok kestirmeden geçerek bir evin önüne getirdi, anahtar ile kapıyı açarak içeri girdi, bende peşinden girdim.
Salona geldiğimizde oturttu "su getiricem" diyerek gittiğinde yine şimlekler çakıyordu, ellerimi kulaklarıma götürerek cenin pozisyonunda uzandım, korkuyordum.
Hoseok suyu masaya bırakarak yanıma oturdu, ellerimi tutarak "ben buradayım" kalkarak ona sarıldım, sıkıca sarılarak "yalnız değilsin yoongi, ben varım" kafamı salladım "babamı istiyorum" dediğimde sesim çatlamıştı.
Telefonu aldı, şifrem yoktu, rehbere girerek namjoon babamı aradı
• bay kim, yoongi yanımda ve sizi istiyor, veriyorum
+baba
-yoongi iyimisin
+lütfen gel lütfen
-hoseok konum atsın, hemen seni alıcam
+tamam
-aferin güzelim, sakin ol tamam mı, biz senin yanındayız
+biliyorum
-görüşürüz
+görüşürüz
Telefon kapandı, hoseok'a verdim "konum istiyor" telefonu aldı ve konumu attı, yanaklarımı tutarak okşadı "korkmana gerek yok, ben yanındayım, güvendesin" kafamı salladım "güvendeyim" dediğimde yine şimşek çaktı, gözlerimi sıkıca kapattım.
Hoseok "gözlerime bak yoongi, korkma" dediğinde kafamı salladım "ama korkuyorum" anlıma dudaklarını bastırdı, ben şaşkınca kalırken yeniden "hadi başarabilirsin, sen güçlüsün" yavaşça gözlerimi açarak kahve gözlerine baktım, güldü "aferin, gözlerin gözlerimden ayrılmasın, tamam mı" dediğinde kafamı salladım.
Bir elini yanağımdan çekerek saçlarımı anlımdan yana çekti "korkucak bir şey yok, yanımda güvendesin" kafamı salladım "güvendeyim" dediğimde gözleri parladı, yine şimlek çaktığında gözlerine odaklandım, sadece gözlerine, beni koruyacaklardı.
Kaç kez şimşek çaktı bilmiyordum ama gözleri beni güvende hissettiriyordu, yeniden anlımı öptü "su iç" diyerek masanın üstündeki bardağı alarak uzattı, bardağı aldım, şimşek çaktığında gözlerine baktım, sanki beni her şeyden koruyordu ve ben rahat hissediyordum.
Suyu masaya geri koydum, kapı çaldığında kalktı "gelicem" elini tuttum "ya yine olursa" dediğimde elimi sıktı "gözlerimi düşün, seni koruyarak güvende hissettiricekler" kafamı salladım, gittiğinde yutkundum.
İçeri babamlar girdiğinde kalkarak sarıldım "baba" dediğimde jin babam "güzelim, neden evden uzaklaştın" kafamı kaldırdım "sadece dolaşmak istemiştim" elimi sıktı, bu siktiğimin şimşeği her saniye kendini belli ediyordu, gözlerimi kapatarak kahve gözleri hayal ettim.
Namjoon babam "hadi gidelim, teşekkür ederiz hoseok, çok teşekkür ederiz" hoseok güldü "rica ederim, dikkatli olun" babamlar önden çıktığında ona sarıldım "teşekkür ederim" şakağımı öptü "dikkat et" dediğinde geri çekildim.
Evden çıktık, el salladığında gülerek bende el salladım, babam arabayı çalıştırdı ve ben ellerime baktım.
/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sope : huzur
FanfictionKarşımda hoseok vardı, kendime baktığımda hala 10 yaşına yeni girmiş Min Yoongi nin bedenindeydim, ağlayarak hoseok'a sıkıca sarıldım, güvende hissediyordum.