twenty (son)

2.3K 265 77
                                    

Nasıl başlasam bilmiyorum, zamanında oldukça iyi tutmuştu bu kitap. Hatta diğer şeyleri yazmama neden oldu ve şöyle bir bu kitabın ilk yazım aşamasına gitmek istiyorum sizlerle. Mazi... Size bu kitabın aslında vmin olarak başlandığını ve 7klık bir oneshot olduğunu söylesem?? OWMSOEKSKSK Sonrasında cartellia_ hanım bunu çok beğendi ve beraber bir şeyler kurguladık, yazmaya başladım. O kadar harcanmış bir kitap ki, ne desem bilemiyorum. Hiç hoşuma gitmiyor şu an yazmakta açıkçası, bitsin diye elimden geleni yaptım. Kendi ellerimle dışladım, umarım yavrum beni affeder 😔😔 Ama olmuyorsa olmuyordur, dediğim gibi kalemim ve o eski canlılığım olmadığından, sizin için bitirmeye çalıştım sadece ve şimdi de bitiyor.

Sizi çok seviyorum, kendinize iyi bakın veee diğer kitaplarıma gelmeyi unutmayın.

!!!

*Zaman atlaması*

"Pijamaları giy."

"Hayır."

"Pijamaları giy, jeon."

"Hayır, taehyung. Hayır!" Ceketime uzandım.

"Neden her gün bunu yapmak zorundayız, giyin işte! Şirket kurallarımı sevgilimsin diye çiğneyemezsin."

"Hayır! Giymeyeceğim dedim sana en başından beri, yapmayacağım o yüzden." Taehyung, sinirle ceketini alıp, bilerek omzuma çarparak odadan çıktığında arkasından söyleniyordum sadece ve ceketimi üstüme geçiriyordum, 1 yılı aşmıştık ve beraber yaşadığımız ilk andan beri - başları saymıyorum- bu kavgayı yapıp duruyordu, bir noktadan sonra tahammül seviyem gerçekten kalmıyordu. Delirtiyordu beni.

Giymeyecektim, yapmayacaktım bunu. İstediği kadar bana kızıp, küsebilir ve kendi kendine baskı yapabilirdi. İnada bindirdiği için hiç yapmıyordum ben de.

Yani kendi giyinmiyordu bir kere, ben neden giyinecektim ki? Akıl var mantık var, taehyung. Aptal herif seni.

Ceketimi aynadan düzelttip, odadan çıkarken o sanırım çoktan evden çıkmıştı, arkasından gittim usul usul. Biraz ciddiye alıyordu sanırım çünkü evden kahvaltı yapmadan çıkıyorduk. Umarım bir şeyler yerdik ama çünkü çok açtım ve bunun deneyimini biliyordu, arabasına kusmuşttum.

Arabayı sattı... Yıkatmak yerine. Her neyse, tekrar kusardım görürdü gününü.

Kapıyı kapatıp, basamakları inerken, arabada oturmuş bana kötü kötü bakan adama bir süre dik dik baktım ve dilimi çıkardım sonrasında ise istemeye istemeye yanına oturmuş ve kemerimi takıyordum

"Gıcık." Demişti arabayı çalıştırırken. "şımarık."

Kim Taehyung, çok sinir bozucu biri. Komik, tatlı, aptal, huysuz, bazen sıkıcı, bazen çok yorucu. Bir sürü şey, her şey. Olumlu ve olumsuz, beni delirtiyor ama onu seviyorum, çok seviyorum. Bana ettiği tatlı hakaretlerine nazaran ona ağız dolusu bir şekilde küfür etmiştim.

"Piç!" Dedim bastıra bastıra. Kızacaktı ama siz ona inanmayın, bu çoktan aramızda bir sevgi kelimesi olmuştu bile. Hoşuna da gidiyordu, bunu sırıtmamaya çalışmasından anlayabilirdiniz.

"Bak!"

"Ne var!?"

"Aşığım sana." Güldüm, böyleydi biz işte. Gerçekten böyleydik ve böyle olmak o kadar hoşuma gidiyordu ki keyifle, daha çok güldüm. Taehyung elimi kavradı ve şirkete doğru sürmeye başladı. Pekala, kesinlikle araba kullanırken elimi tutması hoşuma gitse de bunu tehlikeli bulduğumdan, ona karşılık vermiyordum ve yol boyunca bana trip atıyordu. Ne yapacaktım ama? ne yapabilirdim gerçekten? Araba tehlikeli geliyordu bana, gelmesi de gerekiyordu çünkü tehlikeliydi? Mesela araba kullanmayı çok sevmezdim. Kullanan kişinin iki eliyle sıkıca tutması gerekiyordu direksiyonu, istiyorsa usta bir şoför olsun, bana ne.

V's World ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin