Taehyung'un beni kovmasının üstünden tam olarak bir gün geçiyordu ve ben her zamanki gibi lanet çamurlu ve taşlı dağ yolunda şirketime ileriyordum.
Çamurlu ve taşlı.
Gerçekten, bu ayrıntıyı her zaman dile getirecek bu aptal herifin neden şirketini dağ başına yaptığı hakkında kafamı doldurup duracaktım.
Tamam belki abartı yapıyordum ama şirket gerçekten çok uzak ve tek başına kuytu bir yerdeydi! Ayrıca yollar yapılmamış, minik taşlar ve çamurla doluydu.
Yani burada azıcık bir abartı vardı ve çoğu kişi benimle hemfikirdi buna emindim, şirkete girip sorarsam eğer bana hak verecek bir sürü kişi bulabilirdim ama bulamayadabilirdim.
Sonuçta taehyung deliyse, ben de biraz deliysem diğer çalışanlar neden akıllı olsun ki?
Oflayıp, sonunda görünen güvenlikle durmuş ve acıyan ayaklarıma bir süre kendimi orada dinlendirmiştim.
Bu arada taehyung beni kovsada - ki ciddi anlamda kovmuştu- onu delirtmek adına buradaydım.
Bana kızar mıydı bilmiyorum ama şirketime gelmeme tek laf edecek olursa onu orada yumruklayabilirdim.
Sonuçta artık çalışanı değildim, beni ne durdurabilir? Hiçbir şey ve şirketim deme nedenim kesinlikle taehyung'un bana, bağırarak beni uyandırdıktan sonra ona yemek hazırlarken yatağıma yatmasına söylendiğim saatlerde söylediği şeydi. "Neden abarttın bu kadar? Senin malın benim, benim malım senin."
Büyük bir ciddiyetle demişti bana bunu.
Bana demişti, denilebilecek en son kişiye...
Eh, bunu dedikten sonra beni kovsada, onun malı benim olduğuna göre gayette gelebilirim şirketime, değil mi? Gelebilir ve herkese patronluk yapabilirdim hatta. Bu yüzden üstümde oldukça şık bir takım elbise vardı.
Tamam buraya gelme amacım kesinlikle, eşyalarımı toplamak olabilirdi ama o taehyung aptalı ile uğraşmadan buradan gitmeyecektim asla. Belki onu belki kendimi rezil edecektim ama bunu kimse umursamıyordu, yani öyle görünüyordu.
Tekrar yürümeye başlayıp, kocaman olan şirkete adımımı attığımda gevşekçe ellerimi cebime atmış ve önüme düşen saçlarımla birlikte, yan bir şekilde sırıtarak yürümeye başlamıştım.
Şu an ki değişimin ve özgüvenim biliyorum ki merak uyandırıcıydı ve bununda tek sebebi Kim Taehyung'du.
Nasıl mı?
İşte böyle...
"Seni sorumsuz çalışan! Beni zehirleyip sonra da uyuyor musun?! İnanamıyorum gerçekten sakın tek kelime etme kovuldun!"
Ani bağrışı ile beni bugün 2. kez kalpten götürüp yerimden hoplatırken henüz aralayamadığım gözlerimle lanet koltukta doğrulmuş ve karışık saçlarımla ona bakmıştım sinirle.
Amacı neydi bugün cidden çözemiyordum. Ayrıca ben bu adama tatlı demiştim değil mi? Siktir edin tam bir şeytandı.
"Neden durup dururken bağırıyorsun?!" Sesimin oktavı düşük olsada ona cevaben bağırmış - nasıl oluyor bilemiyorum, özel yetenek- ve sonrasında gözlerimi tamamen açabilmek adına ovalamıştım.
Size yemin ederim rüyamın en güzel yerindeydim.
Ama nasıl güzel yeri anlatamam.
Taehyung, beni öpecekti.
Bunu neden gördüğümü çözemesemde ve aklıma aptal Yoongi'nin dedikleri gelsede buna ihtimal veremezdim bu yüzden sinirliydim işte.
Bir, beni korkutması.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V's World ✓
Fanfiction"Ben pijama giymem, Bay Jeon." dedikten hemen sonra sinir bozucu bir şekilde gülmüş ve gevşettiği kravatı, araladığı bacaklarıyla koltukta oldukça rahat bir pozisyon alarak geriye yaslanmıştı. "Çıplak çalışmak tercihimdir," Arsız bir şekilde parlaya...