fifteen

2.2K 260 37
                                    

Neden sevilmediğimi düşünüyordum?

Nedeni besbelli ortadaydı aslında. Ailem, büyürken yaşadığım şeyler, kurduğum düzensiz, saçma pişmanlıkla biten arkadaşlıklar... Hoş çok arkadaşım olmamıştı ama zamanında bu konuda en kötüsünü yaşamıştım, şimdi yoongi ve hoseok hyung'a minnettardım. Onlar arkadaştan çok bana bir aile oluyordu.

Eğer küçükseniz ve arkadaşlarınızın evine ödev için gittiğinizde onun ailesi ile olan anılarını görüyorsanız, bu hiç abartmıyorum ki kalıcı bir travma olurdu.

Annesiyle iyi anlaşan tüm arkadaşlarım, benim günü ağlayarak kapatmamı sağlardı. Babasıyla sarılıp, yanaklarını öptüren o tüm arkadaşlarım, bana gerçeği gösteriyordu.

Sevilmedim, sevilmeyeceğim. Sevgiye inanmıyorum. Ama bazen durup düşününce... Neden?

Neden bu dünyaya gelmiştim? Kim için, ne için? Onlara hizmet etmek mi, bu acıyı çekmek mi, neden? Kaldıramayacağım kadar kötü değildi belki şimdilik çünkü tamam, onlar kötü olup beni sevgisiz bırakmış olabilirdi, iyi iletişimi ve iyi bir aileyi kıskanıyor olabilirdim ama umursamamayı da biliyordum. Bunu çok küçükken öğrenmiştim.

Çok hasta olduğum bir zamanı hatırlıyorum, çocukluğumun ortalarında. Ateşten geberiyor ve dilim damağım kuruduğu için su diye ağlıyordum. Ailem hiçbir şey yapmadı, annem odanın kapısından bana baktı ve gitti. Belki havale riskim vardı, belki yoktu ama ben o suyu içemediğim için tüm kişiliğimi baştan oluşturdum.

Geçmiş yıllarda annemin çok hasta olduğu bir anıyı hatırlıyorum, bu gençliğimin tam başlarıydı. İlaç içmesi gerekiyordu yaşadığı acının durması için, benden ilaç istedi. Evden gittim.

Belki kötü bir çocuktum, bunun için zaten dayak yemiştim çünkü o benim annemmiş, ya ölseymiş, ne yapabilirmişim? O zaman baba, bana iyi davransaydınız demek istesemde bunu yuttum.

Zaman geçiyordu ve bazı şeylerin gerçekten ilacı oluyordu. Uyanmış, taehyung'un kusursuz yüzünü izlerken bunları düşünüyordum ben. Zaman gerçekten iyileştiriyordu çünkü öğreniyordum. Benim hayata gelme nedenim, bence bu adamdı. İşin aslını tanrı bilir tabii ama ben kendimce emindim işte, bu adam için yaratılmıştım ben çünkü tamamen sarıyordu beni. Her parçam, her bir parçasına bir yapboz gibi tutunuyordu. Mahvoluyordum.

O kadar yakışıklıydı ki... Yeni uyandığım için yanan gözlerim bu kez ağlayacak gibi olduğumdan, dolarken yandı ve burnumun ucu sızladı. Yutkundum.

Tanrı üstüne yemin ederim, çok fazla yakışıklıydı. Deli gibi izliyordum onu. Gözleri kapalı, kirpiklerinin gölgesi hemen göz çukuruna düşüyordu. Teni biraz terlediğinden parlak görünüyordu. Ona dokunmak istedim. Burun ucuna, dudaklarına. Ne de güzeldi böyle uyurken, burnu, her şeyi, tüm yüzü o kadar orantılıydı ki... Dudaklarımı çenesine bastırdım, bunu ilk defa yapıyordum ama bu his o kadar hoşuma gitmişti ki, bırakmazdım peşini.

Hala aklımda saçlarımı okşayan o adam varken, elimi yumuşak saçlarına atmadan edemedim, yumuşacıktı, ellerimi hissettiği an sanki saçları da parmaklarıma tutunmuştu. Diyordum ya, yapboz gibiydik biz. Her şeyi benim içindi bence, ben de onun içindim.

Bu his yüzünden sessiz sessiz gülerken, parmak ucum usulca dudaklarına dokundu. Onları öpmek istedim ama ben taehyung değildim, bunu gizli gizli o uyurken yapamazdım ama o yapmaya çalışmıştı, hatırlıyordum... Bu yüzden bu noktaya gelmiştik ya...

Daha çok izledim onu, ritmik bir şekilde oynayan göğsüne baktım, ellerimizi birbirine kenetledim, saçlarıyla daha çok oynadım, dudakları hariç tüm yüzünü öptüm, özelikle benlerini. Ama uyanmadı, gittikçe sıkıldığımdan da onunla oynamaya karar vermiştim.

V's World ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin