İnsan bazen sevilmek ister, her ne kadar ben sevgiye, aşka inanmıyorum dese de kalbin de o boşluk mutlaka vardır. Eğer o sevgiyi Anne ve Babasından alamadıysa hiçbir zaman o boşluk kapanmaz zamanla o boşluk tüm kalbini ele geçirir ve sevgiye inanmaz. Sevgiye muhtaç insanlar bir başkasın da sevgi arayıp da bulamadıkları için duygusuzluğa gömülürlerdi. Fakat hiç ummadığı bir anda ansızın hayatına biri girer, o eksiklerine rağmen sever. Yaralarını iyileştirir eğer o iyileşen yerden tekrar yara açmazsa sadece o yara izleri kalır. Kusurlarını sever, zaten birini sevdiğimiz zaman onda hiç kusur görmeyiz, bulamayız dünyanın en mükemmel insanı gibi gözükür. O gelir ve seni sevmek ister ama sen daha önce hiç gerçek bir sevgiyle sevilmediğin ve birini sevmediğin için korkarsın. O adam seni korkularına rağmen sever. Benim iyileşmeyen sürekli aynı yerden kanayan yaralarım vardı. Onun ise yaralarımı iyileştirecek kalbi ve sevgisi vardı.
Uzun bir aradan sonra tekrar işimin başına yani kitapçıya geldim. Günlerimiz ertesi günün aynısı olarak geçiyordu. Beyza'nın bize geldiği günden 2 gün sonra tamamen alt kata taşınmışlardı. Bu sırada dikkatimi çeken Ömer eve geç geliyor erken gidiyordu... Acaba ailesinden ayrı mı yaşıyordu.? Bugün sebepsizce moodum düşüktü.
Ceren, Yiğit ve Ben konuşarak işimizi yapıyorduk. Çoğunlukla onlar konuşuyor ben dinliyordum.
"Sahra sen iyi misin dalgın gibisin." dedi Yiğit.
"İyiyim sorun yok gece fazla uyuyamadım ondan olabilir." dedim.
"İstersen bugün erken çık biz Yiğit ile hallederiz kendini ihmal etme." dedi Ceren.
Kendimi ihmal etmek mi.? Ben hiçbir zaman kendimi fazla önemseyen biri olmadım nedenini bende bilmiyorum. Kendim için en son ne zaman bir aktivite yaptım.? Ne zaman bir hobi edindim.? Ne zaman istediğim bir kitabı okudum veya film izledim.? Sanırım bunlar hiç gerçek olmadı. Geçmişten kaynaklanıyordu belki de. Kimse tarafından görünmeyen, fikirleri önemsenmeyen olmuştum. Onlar beni fark etmedi diye ben neden kendimi ihmal ettim.? Ben neden kendimin farkına varmadım.? İnsanın kendine yaptığı en büyük haksızlık kendini görmezden gelerek bir ömür yaşamasıdır.
"Hayır, teşekkür ederim herkesin işine kendine yetiyor." dedim ve Ceren'e göz kırptım.
Neden bir anda böyle olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu.
"Kolay gelsin." dedi biri tanımıyordum.
"Hoşgeldin." dedi Yiğit ve o kişiyle sarıldı. Ceren ve ben anlamsız gözlerle onlara bakıyorduk.
Yiğit bize döndü "Ev arkadaşım Ayaz, bunlar da Sahra ve Ceren." dedi.
"Memnun oldum" dedim. Ceren de aynı cevabı verdi.
İsminin Ayaz olduğunu öğrendiğimiz kişi Yiğit'e "Buradan geçiyordum, öğlen yemeği yemediysen birlikte yeriz diye düşündüm" dedi.
Birini düşünmek. Onunla yemek yemeyi düşünmek. Sinemaya gitmeyi, kitap okumayı, el ele yürümeyi, sarılmayı, uyumayı ve daha bir çok şeyi düşünürken onun aklında olmak. Bu ister sevdiğiniz kişi tarafından olsun ister arkadaşınız tarafından olsun, birisi sizi, sizin yerinize de düşünüyor tarifi olmayan bir mutluluktu.
"Güzel düşünmüşsün bizde yemedik yemeği Mustafa abiye söyler çıkarız" dedi Yiğit "Sizde geliyorsunuz itiraz yok" dedi.
"Ben fazla aç değilim işimi bitirip erken çıkacağım size afiyet olsun." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahra da Açan Umutlar
Genç Kız EdebiyatıKimsesiz bir kız ve onun herşeyi olan erkek.