6. Bölüm - Gerçeklerin Yıkımı

17 4 0
                                    

"İşte gelmişti. Kasırgayı andırırdı ama sudandı sanki, daha çok dalga gibiydi ama çarpınca yaktı ateş gibi, alev alevdi ama bir kere seni içine aldı mı bırakmazdı toprak gibi. Neydi bu? Doğru ya, 'geçmiş' demiştik hep bir ağızdan..."

İçim içimi yiyordu, korkuyordum. Bu konuşmadan sonra bir şeylerin normal gitmeyeceğini biliyordum. Annem dolaptaki ilaç kutusunu adaya çıkardığında herkes ilaç kutusuna bakıyordu. Annemle babam önümüze oturmadan önce annem astım makinemi çıkarttığında daha da gerilmiştim. Annem iki tane sandalye çekip önüme oturduğunda babama oturması için işaret etti. Babam oturduğumda çok korkuyordum, aklıma Gökhan ile yaptığım konuşma takıldı. Başımı ona çevirdim.

"Doğru olmayan şeyler var."

"Ne gibi?"

"Senin söylediklerin gibi."

"Allah aşkına nerden ulaştın bu kanıya?"

"Bir kere mantıklı olalım Gökhan. Sen bu uyarıyı yapıyorsan bu demek oluyorki.."

Bir dakika, böyle bir şey olabilir miydi?

"Evet?"

"Şey.."

"Ne oluyormuş?"

"...Güneşte bana ait doğru olan şeyler var." Gökhana baktım fakat o cevap vermek yerine gözlerini kaçırmayı seçmişti.

"Gökhan-"

"Sadece dediklerimi dinle."

Gökhan bir şeyler biliyordu. Saklıyordu bildiklerini, benden, Güneş'ten, diğerlerinden. Annemin gözleri dolduğunda konuşmaya başladı.

"Bakın çocuklar, size anlatacaklarımız sadece burada kalacak, Güneş ve Dolunay size güveniyor. Onlar istemedikçe birine anlatmayın." Diğerleri şaşkınlıkla kafa salladı. Annem elimi tuttuğunda hızla kafamı ona çevirdim.

"Dolunay kızım, bunları anlatmamız gerek." Annemin dolu gözlerine baktıkça benimde gözlerim doluyordu. "Anne neler oluyor?"

"Kızım sizin geçmişiniz var." Alp atladı. "İyide Leman teyze, bize ilkokuldan arkadaş olduklarını söylediler." Güneş'e baktım. "Biz aslında okulda tanıştık. Işıl beni çok sıkıştırınca Güneş hakkında öyle söyledim ve Güneş'i tembihledim." Başımı eğdim, burada büyük bir gerçek yatıyordu ve kimsenin sindiremediğinden emindim. Annem devam etti.

"Kızım, sen küçükken seni ilkokula başlattığımızdan sonra sen öğretmenlerinden bir sürü duyum aldık, zorbalık gördüğünle alakalı. Onlar bize zorbalık gördüğünü söylemişlerdi, kendileri gerekli cezayı verdiklerini fakat bizim seninle konuşmamızın daha doğru olduğunu söylediler. Sen bize bir şey anlatmadığın için bizde ufak, çocukların arasında olan olaylar sanıyorduk. Bunu senin ikinci sınıfa geçince öyle olmadığını öğrendik. Bir çocuk vardı, sana o kadar çok zorbalık ediyordu ki sen anlatmadığın için hepsini Işıl'dan öğreniyorduk çünkü sen sadece ona anlatıyordun. Dördüncü sınıfta çocuğun gittiğini öğrendiğimizde içimiz rahatlamıştı. Sen o iki yılda daha da bir canlanmıştın, şarkılar söylüyordun durduk yere, gülücükler saçıyordun. Hatta hep bir şarkıyı söylüyordun ama asla sözlerini tam olarak anlayamamıştım." Gözlerimden yaşlar boşalıyordu, neden olduğunu bilmiyordum çünkü hatırlamıyordum. Ellerimi şakaklarıma getirip ovaladım. Aptal kafam hatırlamıyordu işte! Güneş ovaladığım şakaklarımdaki ellerimden birini tuttu. "Hatırlamaya çalışma, canın yanar." Gözleri o kadar kötü bakıyordu ki, kötü hissetiğini ben bile hissetmiştim. Elleri titriyordu, başını eğip dinlemeye devam etti.

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin