19. Bölüm - Beyaz

7 0 0
                                    

"Yalancı ayna, yalanlarının bedelini ödeyecek."

(Dolunay'dan)

"Bak Işıl emin değilim. Yani ne kadar doğru ki birden kalkıp gitmek?" Işıl suratını asarak yerinde kıprandı. "Kabul etmeyeceğini biliyordum, herkes onay vermişti ve Rüzgar benim için düzenlemişti."

"Rüzgar düzenledi yani? Olay bu mu gerçekten?" Gözlerini devirdi, "Dolunay böyle olmadığını biliyorsun. Bak, okula da bir hafta kaldı. Son haftamızın tadını çıkartalım istiyoruz sen niye böyle mızıkçılık yapıyorsun ki?"

"Hastaneden," duraksadım, oraya götürülmemiş olmam bile lazımdı. Rüzgar'ı da anlıyordum, korkmuş olmalıydı. Ona bir şey diyemezdim. "Daha yeni çıktım, benim dinlenmem gerekirken neden kendimi yollara vurayım?"

"Orada dinlenirsin Ay. Anlamıyorum aramızdan seyahat etmeyi en çok sen seversin. Hatta senin için kulaklıklarını bile şarj ettim." Gözlerine iyice baktım. "Işıl gitmek istemiyorum, evimden daha da uzakta olmak istemiyorum."

"Bana güven Ay, bak gerçekten bu sana iyi gelecek." Onun neden bu kadar çok istedğini biliyordum, Rüzgar ile tatile çıkmak onun için müthiş olmalıydı, bunu anlayabiliyordum. Sonuçtu Rüzgar onun sevdiği kişiydi, ama onu böyle takip edemezdi. Böyle plotonik şekilde bir yere varamazdı. "Işıl, anlıyorum onu seviyorsun. Ama onu takip ederek olmaz. Rüzgar'ın sana karşı bir şeyler hissedip hissetmediğini öğrenmelisin. Ona dostça gelen yaklaşımlar sende yanlış anlaşılmalar oluşturuyor olabilir ve bu çok normal."

"Dolunay." Sabrı taşıyormuş gibi bir hal takındı, bazı gerçekleri kabullenmesi gerekliydi artık. "Biz sevgiliyiz."

"Ne?"

"Evet, doğru duydun. Biz sevgiliyiz. Dün bana çıkma teklifi etti." Kolundaki zinciri gösterdi, anlamamıştım. Kaşlarımı çattım, gözlerimi zincirden ona çevirdim.

"Bu onun zinciri, teklif ederken bana bununla etti. Kolyesiydi, benim bilekliğim oldu." Zincire bakıp gülümsedi. Ne kadar mutlu olabildiğini görebiliyordum. Resmen gözleri gülüyordu, onu hep gülerken görmüştüm ama daha önceki gülüşleri hiç şuan ki gibi değildi.

"Senin adına sevindim." Ona gülümsedim, sesim halsiz çıkıyordu. Son olaylar beni epeyce yıpratmıştı. "Mutluyum ama gösteremiyorum beni biliyorsun,"

"Biliyorum." dedi omzumu sıvazlayarak. "Halsizsin anlıyorum. Gittiğinizde ne olduğunu da öğrendim." Gözlerimi açtım, bunu biliyor muydu? O zaman... Evdeki herkesin haberi vardı.

"Işıl, çok ağır geldi. Dayanamadım." Üzülerek yanıma oturdu. "Biliyorum Ay. Yalnız değilsin, bunu unutma."

"Teşekkürler." diye fısıldadım ve ona sarıldım. Kollarını bana sıkıca sardı. "Ben buradayım kardeşim." Birbirimizin eviymişçesine sarılırken birden bir bağırış koptu, çığlık gibiydi. Beraber ayaklanıp aşağıya indik.

"SEN AŞAĞILIK ADAM! NE DEMEK BİRİCİK BENİ BENİ ALP'İNİ SATARSIN ULAN!"

Ağzımdan istemsizce, "Ne oluyor lan?" çıktı. Alp hırsla bana döndü. "EYYYY VİLLA AHALİSİ! FENASİ KERİM VE ÇİNGEN PEMBESİ SEVGİLİLERMİŞ!"

"SİKTİR! NERDEN DUYDUN LAN BUNU?" Diye bağıdı bu sefer Rüzgar evin diğer ucundan. Alp öyle bir bağırıyordu ki öteki mahalle bile duymuş olmalıydı. Işıl suçlu bakışlarla Rüzgar'a gülümsüyordu. "Sen mi söyledin ona?"

"Hayır Kerim bey, ben kapıyı dinledim!"

"Gerizekalı!" Diye çıkıştı Rüzgar Alp'e bu seferde.

"Dolunay gelecek mi, kabul edecek mi diye merak ettim ya!"

"Geliyorum Alp sakin, gidip gelcez hızlıca. Kısa sürsün bana yeter."

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin