21. Bölüm - Kış

14 0 0
                                    

"Söyle bir mutluluk kaç ömür yeter?"

"Ne yaptığınızı zannediyorsunuz lan siz?" Gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. Kafamı hızla yan tarafa çevirdim ve abimi gördüm, o günkü o küçük kız çocuğuna dönüştüm sanki. "Abi açıklayabilirim!" Ama beni yine o günkü gibi dinlemedi. Sinan'ı kaldırdı ve uçağın en ön kısmına götürdü. Bağırışını duyabiliyordum. "Sana bir söz verdirdim, onu dinlemediğin yetmedi ve daha da sınırlarını aşıyorsun!"

"Neden kabullenmek istemiyorsun? Biz birbirimizi seviyoruz! Ne yapacaksın? O gün beni evden attığın gibi bu seferde ölmemi garantileyip uçaktan mı atacaksın?" Şaşkınlık ile kaşlarımı kaldırdım, gözlerim onun ölümünü istemsizce düşündüğümde doldu. Hızla onların yanına gittim. Abim dolu gözlerimi gördüğünde Sinan'ın yakasını bıraktı. "Hira? Güzelim ne oldu?" Kaşlarım çatıldı ve titreyen sesimle bu seferde ben bağırmaya başladım. "Neden böyle yapıyorsun? İzin ver gideyim işte, başkasına gidebileyim! Bana bakabilecek, beni koruyabilecek en iyi kişinin Sinan olduğunu ikimizde biliyoruz!"

"Hira..."

"Abi sus! Onu rahat bırak." Sinan'ı kolundan tuttuğum gibi geri koltuğumuza götürdüm. "Böyle kendini daha kötü hissedecek."

"Biliyorum, ona böyle muamele yapmasaydım hiçbir zaman benim büyüdüğümü artık o küçük kız olmadığımı kabullenemeyecekti." Derin bir iç çektim ve abimin iç savaşını düşündüm. O sırada yanımdan geçip yatak kısmına geçti. Dolunay kalkmıştı, onun yüzüne bile bakmamıştı. "Neler oldu? O bağırışlar neydi?" Diye sordu gözlerini ovalayarak.

"Bizim," dedim ve Sinan'ın elini tuttum. "Beraber oluşumuzu kabullenemiyor. Annem bizi küçükken terk ettikten sonra beni kimseyle paylaşmadı. Ona benim başkalarına gitmeme izin vermesini söyledim."

Dolunay başını iki yana salladı. "Sizi anlayabiliyorum," Gözleri bir bende bir de ellerimizdeydi. Sinan'a bakmıyordu. "Fakat... Her neyse bu sizin aile konunuz beni ilgilendirmiyor."

"Hayır," dedim. "Sende aileden sayılırsın, fakat ne?" Bunu söylememe duraksadı ve kaşlarını çatarak devam etti. "Ona yaşadığı travmayı yeniden yaşatıyorsun. Onun gözünden düşün, yine terkedilmiş gibi hissetmez miydin?" Gidip Alplerin yanına oturdu. Gökhan onunla ilgileniyordu, hasta olmuş olmalıydı.

"Onu dinleme, bana kızgın olduğu için böyle davranıyor."

"Hayır, haklı. Abimin toparlanmasını bekleyeceğiz."

~~~

(Dolunay'dan)

"Dolu ne uyudun be." Gözlerimi devirerek Alp'i hafifçe ittirdim. Gökhan bir yandan ateşime bakıyordu. "Tamam bir şeyin yok. Dinlenmek iyi gelmiş olmalı."

"Aynen öyle, yeniden doğmuş gibiyim." Dedim sırıtarak. Kollarımı genişçe açarak esnedim. "Yatak mı büyülü nasıl yeniden doğabilirsin?"

"Yatan memnun yatak memnun."

"Hürrem ve Sülüman aşkı yaşıyor yatakla anasını." Gülerek çocuğa baktım. Uzun zamandır onunla vakit geçirmiyordum, o kadar çok olay olmuştu ki kafam allak bullaktı. Gülümseyerek elimi salladım. "Naber?"

"İyiyim abla, ne zaman varacağız?" Güldüm, bu çocuk aşırı sabırsızdı ve bunu belli etmesi aşırı tatlıydı. "Güneş!"

"Efendim?" Yıpranmış görünüyordu, Hira ve Sinan ile olan bağrışmalarını duymuştuk fakat tepki vermemeyi seçmiştik. Beyefendi beni bile görmezden gelmişti.

"Ne kadar kaldı?"

"İki saat, sabredin. Ufaklığa söyle indiğimizde ona istediği çikolatayı alacağım." Söylememe gerek kalmamıştı. "OLEEYY!" Diye kolkarını kaldırarak sevinmişti çoktan Çocuk. Gökhan yayıldı. "Eee Dolunay hanım, bana da bir hatun bulursun artık. İspanyollar güzel oluyor diyorlar."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin