13. Bölüm - Plan

13 2 2
                                    

"Maskeler teker teker düştüğünde işte o zaman korkun..."

Bir duygu vardır, öfke gibidir ama harlamaz seni. Hayalkırıklığı gibidir ama o tadı vermez. Genelde bir söz söylenip tam tersi yapıldığında ki gibidir. Öfke desen yok, hayalkırıklığı desen yok, belki güven kırıklığı diyebiliriz. Lakin şu anki durumda onun da olduğunu sanmıyorum.

Sinan tam olarak Güneş'in karşısında sırıtarak bekliyordu. Hira ile birbirimize bakarken o kadar çok şey anlatmıştık ki... Arada sırada yine kaçamak bakışlarda gözlerimiz buluşuyordu. Ben genellikle Ozan'a bakıyordum, ona baktığımda çenesini kastığını gördüm. Kaşları çatılmış bir iki adım öne çıkmıştı. Sinan onu şöyle bir güzel süzdü ki ben bile ürperdim. Ozan gram tepki vermiyor, kitlenmiş gözleriyle Sinan'a bakıyordu.

"İyi alışverişler." Dedi Sinan sırıtışını büyüterek. Güneş öne doğru bir adım attı ve Sinan'ın tam karşısına geçti.

"Seni görmesek daha iyi olacak gibiydi." Arkadakilere baktım, Rüzgar korumacı bir tavırla Işıl'ı arkasına almıştı. Alp'te nedense pek bir şey göremiyordum, kaşları çatıktı fakat öfke ile de bakmıyordu. Gökhan gergin gözlerini benim üzerimde dolaştırıyordu, göz göze geldiğimizde gözlerini kaçırdı, Ozan'a bakmaya devam etti. Yeniden önüme döndüğümde Sinan'ın Ozan'ın önüne yürüdüğünü gördüm. Benim yanımdan geçip gitti, tam olarak onun karşısına. Ve bir sahne daha yakalandı gözümde, şu an ben Sinan'ın arkadındaydım, beni koruyor hatta kolluyor gibi görünen şu anda oydu.

"Görüşmeyeli uzun zaman oldu ha Ozan?" Durup gözlerini kısarak iyice onun yüzüne baktı. "Yoksa, kardeşim mi demeliyim?" Işıl elini ağzına götürüp şaşkınlıkla baktı, bende onu tekrarlayarak şaşırıyormuş gibi yaptım, aslında şaşırmıştım. Sinan'ı burada beklemiyordum. Yeniden onlara döndüğümde, Ozan'ın bakışları daha da sertleşti, Sinan resmen kendini dövdürmeye oynuyordu. Sinan'ın arkasından hafifçe kafamı uzatıp Ozan'a baktığımda ellerimi yumruk yapmış bir şekilde öfke ile bakıyordu ve hatta gözlerinde ki kini fark etmiştim...

Bir insan, nasıl bu kadar fazla ve öz bir kin taşıyabilirdi ki gözlerinde?

"Sus," dedi Ozan dişlerinin arasından. "Ben senin kardeşin falan değilim. Sen benim hayatımı çaldın." Sinan'ın bakışları daha da keskinleşti. Onu nasıl suçlayabilirdi? Sinan'ın hiçbir suçu yoktu, şimdi suçlu olmuştu.

"Senin hayatını çalmış olsaydım," dedi Sinan içindeki tüm kini kusarak. "Böyle dimdik karşına geçip yüzüne bakamazdım." Yeniden Ozan'ı süzüp devam etti. "Ve sende, üzerime köpeklerini salmazdın."

"Sinan!" Dedim bende sabırsızca. Diğerlerine köpek demesini oyun bile olsa kabul edemezdim. "Laflarına dikkat et." Sinan bana döndü.

"Selamlar Dolunay hanım, sizinle de görüşmeyeli çok oldu. Evde ki durumlar nasıl?" Kaşlarımı çattım. "A doğru siz evde değildiniz. O zaman dikkat edin." Gözlerinin nasıl baktığını gördükten sonra mesajı anlamıştım. Ozan'a karşı dikkatli ol eğer ileride seni kara listesinin başına alırsa buna ilk ailen ile başlar.

"Sana ne nerede olduğumdan. Asıl sen bizim karşımıza çıkmadan önce dikkat et." Bize haber vermeden karşımıza çıkma.

"Demek öyle?" Dedi sırıtarak. Kolumu tutarak beni önüne çekti, diğer bir kolunu boynuma doladı.

"Dolunay!" Güneş'in bağırışını duydum. Sinan dikkat çekmeden kulağıma eğilip fısıldadı.

"Şimdi bir elinle kol ayrımımdan çekerken, diğer elinin dirseği ile karın boşluğuma dirsek atmanı istiyorum."

"Saçmala."

"Yap bunu." İç çekerek son kez kaşlarımı çatarak Güneş ile göz göz geldim. Sinan'ın dediklerinin aynısını yaptığımda, Sinan karnını tutarak iki adım geriledi. Hafifçe kafasını kaldırdığında gülümsedi ve aferin dercesine gözlerini kapatıp açtı. Ve herkes Ozan'ın durduğu yere geçti. Gerçekten can yakıcıydı ve ben bunu iliklerime kadar yaşamıştım. Sinan'a herkes sırtını dönüyordu, bana kendini dövdürüyordu. Ve tüm bunların sonunda hâlâ gülümseyebiliyordu. Ona doğru bir adım atmak istedim, iyi misin diyebilmek istedim ama herkesin karşısında bunları yapamazdım.

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin