6

849 18 35
                                    

Aliden (şükür diyenler burda)

Vatanım

Ailem

Arkadaşlarım

Uğruna her şeyimi feda edeceğim üçlüm canım her şeylerim.

Ama bazen birileri gelip bütün tabuları yıkıp her şeyin merkezine oturuyordu.

Tıpkı onun gibi.

İkilemde kalmıştı nadia. Hemde büyük bir ikilemde. Elizabettin annesi olduğuna o kadar inanmış ki  en ufak bir şeyde sinirleniyor ve kendini kaybediyordu.

Zayıf düşmüştü. Tıpkı şuan kollarımda kalması gibi.

Onunla birlikte olmamı istiyordu. Olurdum ama bunu sırf kendini unutmak için yaptığını anladığımda çok sinirlenmiştim.

Evet. Onunla olabilirdim. O gecede onunla olabilirdim. Onu bağrıma basıp gece boyunca kulağına tatlı sözler de fısıldayabilirdim.  Sabahın şafkına kadar onu koynumda saklayabilirdim ama olmamalıydı.

Benim hayatım onun hayatı birbirine uymuyordu. Bütün bu işler bitince nadia gidicekti zaten. Sakin bir hayat istiyordu. Bense  operasyondan operasyona koşan bir asker.

Tek istediğim bu süreçte ona zarar gelmemesiydi. Evet nadia kendini koruyabilirdi ama herkesten değil zihninden hiç değil.

O çok garip onu görünce içimden bir şeyler böyle heycanlanıyor pırpır ediyor. Gidincede kurumuş bir pınarda çırpınan balık gibi oluyorum.

Ezanın sesi ile gözlerimi araladım. Sağ omuzumun altına koymuş kafasını elini karnıma dolamıştı.

Kollarımda ruhsuz gibi kalmıştı.

Onu hastaneye götürmek istedim ama bunu yapamadım. Sacit paşaya danışmadan olmazdı ama onu öylede  bırakamazdım. Sabriyi hiç arayamazdım.

En son çareyi aslıda bulmuştum. Sağ olsun yetişmişti. Bir şekilde. Askeriyede revirde çalışan bir subay doktorlar gelmişti.

Nadia ile ne yapıcağımı bilmiyorum. Bana şuana kadar hiç hissetmediğim aklımdan geçmeyen şeylere zorluyordu. Beni aşırı derecede yangınlara sürüklüyordu.

Ona karşı koyamıyordum. Eğer kendisi çekilmesydi o  akşam çok farklı şeyler olurdu.

Ben ve o asla yanyana gelmeyecek olan su ve ateş gibiydik. İmkansız ve uzak.

Beynimdeki karmaşa kalbime geçmiyordu. Onu öpmek istiyordum.

Nadianın uyanmamasına dikkat ederek yataktan çıkıp salona indim. Bu kadar yakınımdayken ona karşı koymam mümkün değildi. Her şey iyice boka sarmadan bir çözüm bulmalıydım.

Onu kırmadan hayata tutucak bir çözüm olmalıydı.

Duyduğum ayak sesi ile arkamı döndüm. Salonun loş ışığına yansıyan yeşil gözleri burukça bana bakıyordu.

Örümce AğıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin