Nadia
Kulağım ve boynumum açıkta kalan yerine değen ılık nefesle gözlerimi açtım. Üstümde hissetiğim ağırlıkla içim huylanmaya başlamıştı bile.
Koluyla sıkıca beni sarmalamış. Diğer kolununda başımın altında geçirmişti gögsüne iyice çekmişti sanki kaçıp onu terk edicekmişim gibi.
Bacaklarımı bacakları arasına hapsetmiş öylece beni kendine hapsetmişti.
Gerçeği yatığımız yer nede olsa bir koltuk takımın bir teki olunca yerimiz kısıtlı kalmıştı tabi.
Düşmemeye çalışarak ona döndüm. Kendimi biraz aşağıya kaydırdım ki yüzünü görebileyim.
"Rahat dur" diye homurdandı.
Alt dudağımı ısırıp durdum.
Birkaç saniye sonra gözlerini araladı.
Yaptığım her planın elimde patlaması şaka olmalıydı. Kolları gevşeyince kendimi soğuk bir boşlukta hissetim."Kolun ağrıdı" dedim. Üstümdeki pikeyi tutup doğrulup oturdum. Gece boyunca kolu başımın altındaydı.
Benim oturmamla kendiside doğrulmuştu. Beni aniden kollarının arasına alıp gögsüne çekti.
Çıplak sırtım onun çıplak göğsüne değerken kafamı hafif yukarı kaldırıp ona baktım. Kendi de başını eğmiş hafif çatık kaşlarla bana bakıyordu.
"Evet. Ağrıdı kolum bunun bir cezası olmalı bence" dedi. Ardından çatık kaşları düzelip yüzüne muzip bir gülüş yayıldı. Ellerimin arasında olan pikeyi elleri ile yavaş yavaş aşağıya çekmeye başladı.
"Hmmm... ne gibi bir ceza" dedim. Yaramaz bir sesle
Pikeyi daha sıkı tutup yukarı çektim.
"Yaniii... ben asker adamım"
"Yaa.. öylemi" dedim. Gözleri arsızca bedenimde gezerken. Elleride cabasıydı o da pikeyi çekiştiriyordu.
"Yani" dedi devam ederek. Ardından "özlerim seni" dedi yumuşak bir sesle "alıştım senin yüzünden". Saçlarımın tepesine bir öpücük kondurdu. Öpücüğün etkisi ile gözlerim kapanırken karnımın kasıldığını hissetim.
Sevilmek böyle bir şeydi galiba bazen midenizde kelebeklerin uçmasına bazende volkanların patlamasına vesille oluyor.
Günün sonunda yada başlangıncında sizin varlığınızı kanıtlardı sevgi.
Benim varlığımın kanıtı mithatın o kanlı kamplarında yok olurken ali onu bana bırakmadan bulmuştu. Bana varlığımı hatırlamıştı.
"Şımarırım yanlız" dedim.
"Cık. Bir şeycik olmaz... şımar" dedi. Pikeyi çoktan unutmuştum ve ali zafere doğru yol alırken telefon sesi evde yankılamaya başlamıştı.
Alinin telefonuydu bu. Büyük ihtimlle karagah arayıyordu.
"Al işte. " kolları önce gevşedi ardından arkamdaki bedeni kalktı.
"Sende duş al sevgilim kahvaltıya çıkalım."
O telefona bakmak için yanımda ayrılırken kendimi sırt üstü attım.
Bana sevgilim demişti. Ani bir liseli ergen gibi ellerimi yüzümle kapatım.
Bana sevgilim demişti.Öncesinden bana 'muhbir' diyen adam bugün koynumdan kalkıp ' sevgilim' diyordu. Hayat işte ne yapacağı belli olmuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Örümce Ağı
FanfictionBir örümcek gibi her yere sızan bir kadın. Sibiryadan rusyaya ordan bulgaristana kadar silah satan bir kadın. İçinde bulunduğu yapıyı çökermek isteyeme kalksa Öte yandan Vatanı için herşeyini feda etmiş olan bir adam. Gözü pek. Kararlı ve hırslı Bu...