Hoş geldin sevgili okurum:)
Sizlere uzun bir bölümle geldim keyifle okumanızı dilerim...
Eski sararmaya yüz tutmuş kitap kağıtları gibiydi gökyüzü. Ne maviydi ne siyah. Tıpkı kağıt sarısı gibiydi günbatımı. Gökyüzünü çok seviyordu. Toz pembe halinde, gri halinde ve lacivert halinde. Hepsinde çok seviyordu. Ne zaman içi daralsa ya da huzurlu olsa başını kaldırır göğe bakardı. Bulundukları yer de çok büyük binalar yoktu ve gökyüzünü açıkça görüyordu. Çimlerde oturup başını yukarı kaldırmıştı.
" Biraz daha iyi misin? Çok ağrıyor mu? Taksi çağıralım eve öyle gidelim. Bu halinle daha fazla basma üstüne." dedi Ayşin arkadaşının sarılı ayak bileğine bakarak. Esila da onun gözlerini takip ederek ayağına baktı. Lunaparkdan çıktıktan sonra, geri geri gelen arabayı park edememişti ve ona çarpmıştı. O an ne olduğunu anlamamış kendini yerde bulmuştu. Çok büyük bir olay olarak görmüyordu sadece bileği ve dizi ağrıyordu o da düşerken burkmuştu. Dizi resmen ters dönmüş ve çıt diye bir ses duyulmuştu. Ayşin ondan daha fazla panik yapmıştı. Onun ısrarı üzere özel bir hastaneye gitmiş ve film çektirmişti. Cebinden ekstra bin lirası gittiği için daha çok morali bozuktu Esila'nın. Önemli bir şeyi yoktu bunu doktor da söylemişti.
" İyiyim merak etme, küçük bir kazaydı sadece. İki gün dinlensem bir şeyim kalmaz."
" O zaman ben de sen de kalayım. Yemeğini falan nasıl yapacaksın? Yardım ederim sana." dedi itiraz istemeyen bir sesle. Evet kendini hasta bakıcılığına hazır hissediyordu.
" Nasıl istersen güzelim." dedi Esila itiraz etmeyerek. İşine bile gelirdi. Yalnızlığı ne kadar çok sevse de sevdikleri ile vakit geçirmeyi de seviyordu.
Yaklaşık bir beş dakika sonrasında çağırdıkları taksi gelmişti. Ayşin onun koluna girerek araca kadar eşlik etmişti. Onları izleyen gözlerden habersiz, hızlıca uzaklaştılar.
Eve geldiklerinde Esila direkt oturmadan odaya geçerek üzerini değiştirip geceliğini giymişti. Şimdi o yatağında uzanıyordu Ayşin de yere yatak hazırlıyordu.
" İçeride koltukta yatabilirdin güzelim. Burada rahat edemezsin." dedikten sonra açtığı yatağa baktı Ayşin'in. İki battaniyeyi iki kat yapıp halının üzerine sermişti. İki yastık ve üzerine örtmek için bir çarşaf alıp kendini yatağa atmıştı. O da üstüne Esila'nın beyaz temiz bir tişörtünü ve kısa sporcu taytını giymişti. Saat gece bir olmuştu. Ve evde derin bir sessizlik oluşmuştu.
" Yok be burada İyiyim. Köyde hatırlıyor musun küçükken size gelip aynı böyle yer yatağında yatardık. Rahmetli anneciğin kalın kalın yorganları serer, bizde o döşeklerinin üstünden atlar oyun oynardık. Bazen o anıları özlüyorum." dediğinde Genç kızın anında gözleri daldı geçmişe.
İki oda bir salon evleri vardı. Tek bir odasında soba vardı. Tabii eskiden her evde , özellikle kasaba bölgesinde petek çok az evde bulunurdu. Esila da o evlerden birinde kalıyordu. O sobanın sıcaklığı bile farklıydı. On dört yaşına kadar o evde kalmışlardı. Sonra yeni biraz daha yeni bir eve geçmişlerdi. Artık o evde bir odası vardı. Tabii genç kız odası gibi değil de böyle iki koltuk, bir de sol tarafında bulunan üst üste dizilmiş yataklar bulunurdu. Bu duruma isyan etmezdi ama sonuçta ona aitti. Bu yeterdi ona. Şimdi bu eve, bu odaya bakınca hâlâ hayal gibi geliyordu. Kasabadakiler hep evlenince güzel bir eve geçersin dediklerinde hemen itiraz ederdi. Kendi evi olsun istiyordu. Olmuştu da.
Evlilik ona şu an çok uzaktı. Bir çocuk doğurmak, bütün bir evi çekip çevirmek ona zor geliyordu. Yapardı aslında, altından kalkardı ama ne gerek var ki diye düşünüyordu. Böyle mutluydu. İleride,belki çok ileride aşık olursa belki düşünebilirdi. Ama şu an ne aşka ne de başka bir şeye ayıracak vakti vardı. Bütün vakti saati yalnızca kendineydi. Bu saatten sonra eksik kaldığı her ne varsa hepsini yapacak yaşayacaktı. Yüzme öğrenecek, tatile gidecek, bisiklet alacaktı kendine. Bisiklet sürmeyi biliyordu. Küçükken mahalledeki çocuklardan yalvar yakar bir iki tur binmelik için isterdi. Böyle bir iki defa bindikten sonra öğrenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHTAN DAMLAYAN KAN
Dla nastolatkówİkisinin de yolu ansızın çıkmaz bir sokağa çıktı. Bu bir sondu. Ya da her şeyin bir başlangıcı olabilir miydi? Belki de. Onlar için yazılan Kader en güzeliydi. İki beden, iki kalp tek ruh. O gece gözler birbirine değdi. Zehirli yeşiller, toprakla b...