Merhaba güzellerim... Bölüme geçmeden önce oy vermeyi, yorum yapmayı unutmayalım olur mu? En büyük motivasyon kaynağım sizlersiniz çünkü:)
Bölüme geçebiliriz keyifli okumalar:)
Şeytanların sessiz fısıldamaları dönüyordu zihninde. Kapalı kapıların ardında özgürlüğü bekleyen şeytanlar vardı. Ayaklarında pranga, dudaklarında eski bir bant. Durmuyorlar, susmuyorlar. Özgürlükleri için.
Özğürlükleri için.
Şimdi özgür kalacaklar mıydı? Kader yeniden yazılacak, Adem ve Havva cennete kabul edilecek miydi? Tanrının insafına kalmış ruhlar ve şeytan.
Esila elindeki kutuya bir anlam vermeden bakıyordu. Kim göndermişti bilmiyordu. Getiren kişinin hemen uzaklaşmayacağını düşünerek pencereye doğru ilerledi ve başını aşağı sarkıtarak baktı. Binanın önünden sadece lüks bir araç hareket etti. Camlar flimli olduğu için içindeki görmemişti ama belki de o değildi. Alan kişi çoktan uzaklaşmıştı belki de. Pencereden uzaklaşıp önündeki kutuya baktı. Annesi hariç hayatında ilk defa çiçek alıyordu. Kutusu, güller, duruşu resmen ben pahalıyım diye bağırıyordu.
Kapı çaldığında kutuyu yerinden kaldırıp odaya götürerek dolabının içine sakladı. Şimdi kimseyi çekemezdi. Ayşin onunla çok uğraşırdı şimdi, bir sürü imalar yapardı. Ve bu akşam o kadar yorgundu ki hiç çekemeyecekti. Daha sonra açıklardı Ayşine. Kapıyı açıp Ayşini kapıda karşıladı.
" Yavrum niye bu kadar geç açtın ya, ağaç oldum kapıda." dedi içeri girerek. Elinde birkaç poşet vardı, onları eğilerek yere bırakıp ayakkabılarını çıkardı. Esila kapıyı kapatıp Ayşine ev terliği verdi.
" Odaydım kıyafetlerimi asıyordum." deyip küçük bir yalan uydurdu. İkili oturma odası tarafına geçerken Ayşin elindeki market poşetini arkadaşıma uzattı.
" Normalde diyetteydim abur cuburdan uzak duracaktım ama dayanamadım. Cips, çekirdek kola falan aldım. Film gecesi yaparız değil mi?" diye hevesle sordu. Esila'ya anlatacak birkaç şeyi vardı ve içi kıpır kıpırdı. Konuşmak için güzel bir ortam yaratmak istiyordu.
Esila çok yorgundu ama arkadaşını kıramadı. Büyük ihtimalle filmin yarısında, ya da yemekten sonra ağırlaşıp uyuya kalacaktı. Başını sallayarak onayladı Ayşini. Ve onu orada bırakarak mutfak kısmına geçti. Dün yaptığı yemekleri çıkarıp ocağın üzerine bıraktı. Ve orta boy bir kaseye güzel bir salata hazırladı. Ayşin onun yaptığı yemekleri seviyordu ve hep elinin lezzetli olduğunu söylerdi. Bu yetenekli ve lezzetli el ona snnesinden geçmişti. Biricik annesi de o kadar güzel yemekler yapardı ki, bütün kasaba önemli günlerde onu çağırırdı.
" Yardım lazım mı aşkım?" diye sordu Ayşin elindeki telefonu koltuğa bırakıp ayaklanırken. Esila yok dercesine başını salladı. Ayşin onun yanı başına gelip sırtını buzdolabına yasladı.
" Bugün ilk iş günün nasıl geçti anlat bakalım." dediğinde Esila patronunu hatırladığı gibi hızlıca arkadaşına döndü.
" Patronum kim bil bakalım."
" Nereden bileyim kızım ben kim senin patronun."
" Ya beni buraya getiren adam vardı ya, ilk gün senin yanına bıraktı. O işte. Ayşin şok oldum adamı karşımda görünce. Şu kadere bak." Ayşin duyduklarıyla ağzı iki karış açıldı ve sırtını yasladığı yerden çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHTAN DAMLAYAN KAN
Novela Juvenilİkisinin de yolu ansızın çıkmaz bir sokağa çıktı. Bu bir sondu. Ya da her şeyin bir başlangıcı olabilir miydi? Belki de. Onlar için yazılan Kader en güzeliydi. İki beden, iki kalp tek ruh. O gece gözler birbirine değdi. Zehirli yeşiller, toprakla b...