8. Bölüm Karanlığa düşen adımlar

295 34 3
                                    

Biz geldik.... Ay ben kendi kendime totem yapmıştım 2 bin olduğunda yeni bölüm atacaktım. Bu sabah gördüm hemen yazmaya başladım. Ev taşıma telaşında da olsam az da olsa buraya yazmak istiyorum. Uzun bir bölüm oldu şimdiden.

Oy vermeyi,yorum yapmayı ve beni bu hesaptan takip etmeyi unutmayın lütfen...

Bölüm şarkısı: Selin - Son Arzum

       Keyifli okumalar güzellerim.

Genç kızın kalbi gümbür gümbür atarken,eli ayağı zangır zangır titremeye başladı. Ne yapacaktı? Yapacak bir şeyi yoktu ki. Elektrik yoktu, telefonunun şarjı bitmişti. Sessizce cama doğru yaklaştı. Kahretsin evi çok yüksekti! Karşı binasına baktı aralarında epey bir mesafe vardı. Ve bütün ışıklar sönmüştü herkes uyuyordu. Yardım alacağı kimse yok muydu bu lanet yerde? Kapı ile oynamaya hâlâ devam ediyorlardı. Balkona çıkıp yan daire ile mesafesine baktı. Onun tarafına geçebilir miydi? Ah hayır uzanamazdı, eğer bir aksilik olursa beşinci kattan düşerek hayatını kaybederdi. Beyni durdu o an. Her saniye onun için çok değerliydi. Düşünmesi lazımdı. Yerinden hareketlenerek kapıya doğru koştu ve üst üstte hem alttan hem üstten kilitledi ve korkarak delikten baktı. Adamların ikisi de geri çekilip birbirlerine baktılar ve başlarını salladılar. Esila ne döndüğünü bilmiyordu. O an aklına yan dairesinde bir polis memuru oturduğunu hatırladı. Duvarlara mı vursaydı ne yapsaydı. Tek gözü hâlâ kapı deliğindeyken bir adam başını iyice ona doğru yaklaştırdığında çığlık atarak geriye doğru kaçtı.

Burada böyle kuzu kuzu adamların elini kolunu sallayarak girmesini bekleyemezdi. Yan tarafındaki komşusunun bir şekilde dikkatini çekmesi gerekiyordu. Banyoya koştu ve orada uzun bir şeyler aradı. Gözüne çarpan ilk şey banyoda ki fırçaydı sopası da işine yarayacak şekilde uzundu. Ucundaki fırçayı çıkarıp banyodan çıktı ve balkona geri girdi. Demirliklere tutunurak yan dairesinin camına ardı ardına vurmaya başladı. Hızlı hızlı vurmuyordu yani şiddeti camı kıracak derecede değildi. Kaçıncı vuruşundan sonra kapı açıldı ve elinde silahıyla, uyku sersemi komşusu çıktı. Savaş bey geçen karşılaştığı adam.

Savaş genç kızın korku dolu hâlini görünce silahı arkasına saklandı ve kaşlarını çatarak ona baktı. Başı mı beladaydı? Neden bu saatte bu şekilde onu uyandırmıştı? Soru sormasına fırsat vermeden genç kız konuşmaya başladı.

" Kapımda iki adam var. Kapıyı zorluyorlar , dairemin elektriğini kesmişler , şarjım yok. Lütfen yardım edin." dedi panik ve korkuyla. Ellerinin titremesine engel olamıyordu ve bir gözü kapıdaydı. Öyle bir korkuydu ki, adamlar es kaza kapıyı açsalar Esila hiç düşünmeden buradan aşağı atlardı sonunu hesaba katmadan.

" Tamam sakin olun lütfen." dedi Savaş sert sesini biraz daha yumuşatmaya çalışarak. Genç kızı daha da korkutmak istemiyordu.  "Geriye çekile bilir misin? Oraya geleceğim."

" Ama burası çok yüksek! Ya bir şey olursa?" dedi gözleri dolarak iyice kapana sıkışmış hissediyordu.

" Şimdi arkadaşımlarımı arayacağım vardiyede olan bir ekibi buraya göndermelerini izleyeceğim. Şimdi hiç korkma kollarını bana da doğru uzat. Seni buraya çekeceğim ve ben de oraya geçeceğim. Bir şey olmayacak tamam mı güven bana. Aşağı bakma, sadece bana bak bedenini hafifçe kaldırarak kollarını bana uzat." dedi Savaş ellerini ona doğru uzatırken.

Esila ona güvendi. Kalbinin sesini dinledi ve düşme riskini de göze alarak korkuyla birlikte bedenini çok az kaldırıp ona el uzatan adama uzattı. Savaş tuttuğu elleri sıkıca tutarak kendine çekti. Çok düşünmeye gerek yoktu. Bu iş birden olmalıydı. Hem kolları da uzundu hiçbir sorun çıkmadan onu buraya çekebilirdi.

GÜNAHTAN DAMLAYAN KAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin