BÖLÜM 12 GERÇEK

65 7 7
                                    

- Ya Hannah ve Lilly? Nathan Donfort? Onlar bir şey yapamaz mı Alan?

- Ortada resmi bir bilgi yok. Onların da alabileceğini zannetmiyorum. Ki Bay Donfort'un bu gerçeği bildiğini de düşünmüyorum. Ben de Lilly'den tesadüfen öğrendim bu bilgiyi. O gün madene diğer arkadaşların geldi. Lilly, Hannah'la buluştuktan sonra bana geldi ve Jake nerde dedi. Ben de Jake kim deyince mecbur kaldı anlatmaya. Zaten Jake de mesajı ondan sonra gönderdi.

- Ah Lilly.

- Merak etme Jake hakkında bilgileri bu zamana kadar sakladım. Şuandan sonra eğer ortaya çıkarırsam benim de başım belaya girer. Sırrınız benimle güvende. Ama üzgünüm Şeyma, Jake için daha fazlasını yapmaya çalışırsam çok fazla dikkat çekecek.

- Tek isteğim onu özlediğimde yanına gidebilecek olmamdı. Yaşadığında yapamadığımı öldüğünde bari yapmak istemiştim. Neden sürekli engel çıkıyor ki?

- Üzgünüm Şeyma.

Alan telefonu kapattı ama öğrendiğim gerçekler beni yüz yerimden bıçaklamıştı. Öyle ki tüm yer bir anda ayaklarımın altından kayıp gidiyor gibiydi. En azından bir mezarı olsaydı. Başında saatlerce kalabileceğim. Ağlayıp tüm derdimi anlatabileceğim. Onu bile çok mu gördüler bana. O zaman ne anlamı var ki tüm bunların. Jake nasıl benimle umut bulduysa ben de onunla umut bulmuştum. En dip noktamdaydım tüm bu olayların arasına girdiğimde. Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Ama o geldi hayatıma. Birinin benim için değerli olduğunu fark ettim. Onu korumak istedim. Ama yapamadım. Sadece onun hayatının da içine ettim. Belki de ona hiç aşık olmamalıydım. Onun benim için bir şey yapmasına göz yummamalıydım. Neden ben değil de oydu ki. Ben... Ben bu düşünceleri kaldıramıyorum. Onun yokluğuna dayanamıyorum. Ben onun yanına gitmek istiyorum. Ama ondan önce yapmam gereken bir şey var. Onun bilgisayarı ve telefonu, onları burda bırakamam. Onları başka birinin almasına izin veremem.

Onları hemen birkaç çöp poşetine koydum. Ve dışarı çıktım. Motelin yan tarafına doğru ormanlık alana gittim. Kimsenin beni görmediğine emin olduktan sonra toprağı eşelemeye başladım. Tırnaklarım kopuyor, ellerim kesiliyordu ama bunu yapmak zorundaydım. Bayağı eşeledikten sonra çöp poşetindeki telefon ve bilgisayarı çukura bırakıp tekrar gömdüm. Kimsenin beni görmediğine emindim. Etrafta kamera falan da yoktu. Üstüne bulduğum birkaç kütük ve çalı çırpıyı dikkat çekmeyecek şekilde koyduktan sonra motele geri döndüm.

Motelde, odada ilaç kutusu vardı. Elime aldım. İçleri doluydu. Birkaç ilacı karışık elime döktüm. Sırasıyla yutabildiğim kadar yutmaya başladım. Ta ki ilaçları bitirene kadar. Başım dönmeye ve midem bulanmaya başladı. Kusma isteği geldi ama ağzımdan çıkan şey köpüklerdi.

Geliyordum sevgilim sana. Hiç ulaşamadığım, sarılamadığım, öpemediğim sana... Bunların hepsini yapmak için geliyorum...

FIND THE TRUTH (DUSKWOOD) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin