BÖLÜM 17 HOLLOW HILLS

39 7 10
                                    

Yaklaşık on dakika sonra Eric'in bahsettiği yerdeydik. İçimde tuhaf bir his vardı . Yavaştan da hava kararmaya başlıyordu. Karla sağ tarafı göstererek:

- İşte bu taraf. Eric bu taraftan ses geldiğini söylemişti. Biz buraya geldik daha önce ama hiçbir şey bulamadık ama bir kez daha bakmaktan zarar gelmez. Çok kalmayız zaten ama senin de canlı gözlerle burayı görmen belki işine yarayabilir Şeyma.

Karla'ya katılıyordum. Bir on dakika burayı incelemek ne kaybettirirdi ki.

- Tamam Karla. Beraber biraz araştıralım ama birbirimizden uzaklaşmayalım. Hava kararmaya başladı. Biraz araştırırız dikkate değer bir şey görürsek yarın diğerleriyle geliriz.

Karla mutlu olmuştu. Emily de bakınmaya başlamıştı. İlk önce araba yolunda bir iz aradık sonrasında yavaş yavaş ormanın içine girdik. Görünürde bir tuhaflık yoktu. Birbirimize yakındık. Yaklaşık beş dakika sonra bir şey bulamadığımızı ve havanın da iyice karardığını düşündüm ve gidelim demek için kızlara döndüm. Ama ortada kızlar yoktu. Yoldan uzaklaşmamıştım. Arabaya mı gitmişlerdi acaba? Çağırdılar da ben mi duymadım? Çok mu dalmıştım ipucu bulmaya? Arabaya doğru gitmeye karar verip adım attığım anda telefonum çaldı. Bilinmeyen numaraydı. Açmalı mıydım?

Telefonu açtım ve fısıltılı bir ses "tuzağıma düştün. Buraya gelmemeliydin. Hele de tüm ilgim senin üzerine yoğunlaşmışken."

Telefonu bunları söylediği an kapattı. Yolun yakınından ses geldi. "eyes, eyes" sonrasında bir gölge gördüm. Hatta birden fazla. Adam hızlıca üzerime koşmaya başladı. Hemen arkamı dönüp hızlıca koşmaya başladım. Beni ormanın içine doğru kovalıyordu. Diğerleri neredeydi??
Onları çoktan ele mi geçirmişti? Ben duymamış mıydım ama?

Hala ormanın içine doğru peşimden son hızla kovalıyordu beni. Bir anlığına başka bir tarafa döndüm onun istediği tarafa doğru gidemezdim. Sinirlendiği belliydi. Bana arkadan kart attı. Attığı kart kolumu çizip ilerideki bir ağaca saplandı. İskambil kağıdı gibiydi.

İleride bir yol vardı. Son gücümle oraya koştum. Arkamdan hala geliyordu. O an ayağıma ip attı. Ayağıma dolanan iple birlikte hızla yere düştüm. Ama sonrasında arkadan Karla'nın sesini duydum. Beni kurtarmak için adamın dikkatini kendine çekmeye çalışıyordu. Diğer yandan da Emily'nin sesini duydum. Emily:

- Hey seni sürtük erkek arkadaşımı elinden geri alıcam ve başkalarının da eline düşmesine izin vermeyeceğim.

Bu onun bir anlığına dikkatini dağıtmıştı ama yine de bana doğru geliyordu. Kızlar da ne yapacaklarını bilememişlerdi. Adam artık bana çok yaklaşmıştı. Onu net görebiliyordum. Gözleri... Gözleri yoktu. Onun yerine boş yuvaları vardı. Yüzünde de sinsice bir gülüş. "beni araştırıyormuşsunuz ama bilgi bulamamışsınız belli. Neden uğraşamayacağın işe girişiyorsun. Eyeless Magician. Bu adı sakın unutma." Bunları kulağıma fısıldadıktan sonra şeytanice bir kahkaha attı. Ama tam bu sıra bir silah patladı. Karla onun elinde silah vardı ve ateş etmişti. Adam bunun üzerine üzerimden çekildi ve" bunu yaptığınıza pişman edeceğim arkadaşınızı da göremeyeceksiniz." bunları söyleyerek ortadan kayboldu. Kızlar benim yanıma koşup beni ipten kurtardılar. Ve arabaya doğru koşup direkt Grove Springs'e doğru gittik. Kolum kanıyordu hala ama hepimiz olayın şokundaydık.

FIND THE TRUTH (DUSKWOOD) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin