BÖLÜM 19 KİTAP

42 7 4
                                    

Bir müddet sonra üçümüz de masa başında uyuyakalmışız. Uyandığımızda her yerimiz tutulmuştu. Jacob, Karla'yı aramıştı. Karla da olayları anlatıp onu her zamanki yere çağırdı. Emily de Miley ve Michael'e haber verdi. Yaklaşık bir saat sonra önümüzde kitapla hepimiz masanın başında oturuyorduk. Karla olayı tekrar anlattı. Miley memnuniyetsiz şekilde:

- Neden kendi başınıza gidiyorsunuz ki oraya sizin yüzünüzden belki de abimi bulamayacağız.

Eric, Miley'e dönerek:

- Başlarına böyle bir şey gelmiş olması bir yandan iyi bir şey. Elimizde hiçbir bilgi yokken şuan umduğumuzdan çok daha fazlası var.

- Nedense bunlar Şeyma olayın içine girer girmez oldu. Daha önce biz oraya gittik ama bunlar olmamıştı. Neden bir yabancıya güvenip onu içimize alıyoruz ki. Ne malum suçluyla iş birliği halinde olmadığı.

Sevgilisi Michael de Miley'e hak verdi.
Ama Alan ikisini de susturdu:

- Siz istemiyorsanız oturur bir köşede beklersiniz. Şeyma'yı ben tanıyorum onun şuan gelip size yardım etmesine bile şükretmeniz gerekirken yaptığınıza bakın. Bu kızın bu olaylardan daha büyük dertleri vardı. Saygısızlık etmeyin ve Adam için faydalı olabilecek bir şeyler yapın ya da sadece bekleyin!

Bu sözlerle ikisi de memnuniyetsiz memnuniyetsiz sadece dinlemeye başladılar. Ben kitapta kızlarla kaldığımız yeri açtım. Sonrasında yeniden sayfaları çevirmeye başladık. Yaklaşık 4 saat sonra kitabın sonuna geldik. Hiçbir bilgi yoktu.

Bu olay efsanevi değildi. Duskwood'dakinden çok daha farklı bir olayı vardı. Ama şu açıktı ki suçlu Adam'ı boş yere kaçırmadı. Belki takıntı, belki intikam belki macera arama, belki de sadece öldürme isteği...

Sessizliği Emily bozdu:

- Burda hiçbir bilgi yok. Aradığımız şey gerçekçi bir şey olmalı. Suçlu ne istemiş olabilir ki Adam'dan o kimseye zarar vermezdi.

Ben de söze girdim:

- Bu işte başka bir şey olmalı. Suçlu bir yerden açık vermeli. Suçlu hakkında ne biliyoruz. Bana iskambil kağıdıyla zarar verdi ve bir anda ortadan kayboldu. Gözleri yoktu. Eyeless buradan geliyor. Magician ise kartı ve ortadan kaybolmasını açıklıyor. Yani bu adam usta bir sihirbaz. Tandığınız bir sihirbaz var mı? İllaki sihir öğrenmek için ustası olmuştur?

Eric:

- Ben buranın yerlisiyim Şeyma ve sizin en yaşlınız benim. Burda olduğum 40 yıl boyunca hiç bu tarz şeyler duymadım. Belki de ilgim olmadığı içindir ama burası küçük bir kasaba. Bu kadar ustalık gerektiren bir sihirbaz nerde yetişti bilmiyorum.

Elimiz yine boş kalmıştı. Ama sonrasında Adam'ın ailesinin belki bir şey bilebileceğini düşünüp Miley'e döndüm:

- Miley, sence ailen bunun hakkında bir şey biliyor olabilir mi? Konuşabilir miyim onlarla?

- Ailemi bu işe karıştırmak istemiyorum Şeyma. Zaten sana güvenmiyorum. Onların daha fazla üzülmesini istemiyorum. Zaten bunlarla nereye varacaksınız onu da bilmiyorum.

Miley bunları dedikten sonra kalktı. Michael da peşinden gitti. Sonrasında Jacob bana dönüp:

- Merak etme Şeyma. Ben Adam'ın en yakın arkadaşıydım. Ailesiyle de çok yakındım. Ben seni onlarla görüştürebilirim. Miley'in söylediklerine takılma. Bir işe yarayamadoğı için sinirleri bozuk. Gerçi bu olay olmadan önce de öyleydi ama.

Jacob bunu söyledikten sonra moralim yerine gelmişti. Hava yine kararmaya başlıyordu. Artık evlere dönmeye başlamıştık.
Alan bana bir şey söyleyecek gibiydi o yüzden Karla ve Emily'e gitmelerini söyledim. Herkes ayrıldıktan sonra Alan ile başbaşa kaldık. Alan biraz gergin duruyordu.

FIND THE TRUTH (DUSKWOOD) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin