Bölüm 9

41 7 0
                                    

9.Bölüm

Simla o haftayı Cüneytle göz göze gelmemek için sürekli çalışarak geçirdi.Kalbi kırılmıştı ve hayatını sorgulamak için zamana ihtiyacı vardı.Kız kardeşi ve Cüneyt'i bir türlü yanyana koyamıyordu.Bu ancak filmlerde olabilecek türden bir hikayeydi onun için.Kendisi bu kadar zamandır yanında olmasına rağmen bir türlü dikkatini çekememişken,kardeşinin hiç uğraşmadan ona sahip olmasına anlam veremiyordu.Pelin çok güzel bir kızdı.Ama Cüneyt ile yanyana geldiklerinde çok eksikleri vardı.Cüneyt'i hakeden kendisiydi ama nedense olaylar tam tersi şekilde sonuçlanmıştı.Bir tarafta sevdiği adam diğer tarafta kız kardeşi..Düşmanı değildi ya sonuçta..Belki de bu sevdadan vazgeçip onlara mutluluk dilemenin zamanı gelmişti.Öncelikle işten ayrılmayı sonra yeniden başlamak için güzel bir tatile çıkmayı düşündü.İstanbul da ikisini bir arada gördüğü sürece hislerini açıklamaktan Pelin'in kalbini kırmaktan korkuyordu.

"Benim ,güzel yardımcım yine nerelere dalıp gitmiş"

"Cüneyt Bey,geldiğinizi farketmedim."

"Simla nasılsın?Bu aralar çok çalışıyorsun,yüzünü göremiyoruz.."

"Evet Cüneyt bey,ben de sizinle bu konu hakkında konuşacaktım,biraz tatile ihtiyacım var"

"Olur nereye gitmek istiyorsun.."

"Şey Ankara'ya babamı ziyaret etmeye gitmeyi istiyorum,oradan da belki 1 hafta bir deniz tatili"

Cüneyt sorduğunda Simla'nın ilk aklına gelen babası oldu,bu iyi bir bahaneydi ve Cüneyt bey'in birşeylerden şüphelenmesini önlerdi.

"Pelin de babasını çok özlediğini söyledi,iyi olur iki kardeş birlikte gitmiş olursunuz."

Bir zamanlar sevdiği  bu adam,artık kardeşinin iyiliği için cümleler kuruyordu.Simla'nın buradan kesinlikle ulaşması gerekirdi.

"Öyleyse yarın ben gidebilir miyim?"

"Tabi ki Pelin'i biraz özleyeceğim ama sorun değil,o da babasını görmüş olur"

Simla Cüneyt'in boğazına sarılmamak için kendisini zor tuttu.Yok yok..kesinlikle buna daha fazla katlanamazdı.

Mesai saatinin bitmesini iple çeken Simla yanına gelen Nes'i çok sonra farketti.

"Böyle oturup,sonsuza kadar üzülmeyeceksin dimi!"

"Yarın Ankara'ya gidiyoruz..Sonrasında dönermiyim bilmiyorum"

"Ah tanrım seni öldürmek istiyorum,Neden o küçük şeytana herşeyi anlatıp aradan çekilmesini söylemiyosun,o adam senin!"

"Saçmalama Nes,O benim kardeşim..Hem Cüneyt'te ondan hoşlandı bu gayet adil bir oyun"

"Peki git biraz toparlan ve artık lütfen insanları değil,kendini düşün"

Simla Nes ile vedalaştıktan sonra işyerinden ayrıldı.Cüneyt'ten bir haftalık izin almıştı.Eve vardığında Pelin,Cüneyt ile buluşmak için hazırlanıyordu.Pelin'e yarın Ankara'ya babasının yanına gitmek ister mi diye sordu.Pelin oflayarak kabul etti..Daha yeni tanıştığı Cüneytinden ayrılmak istemiyordu.Simla sabah gitmek üzere biletlerini aldı,babalarına sürpriz yapacaklardı.

Ankara da güzel bir hava vardı.Sadece bir kaç gün kalmak için bile tüm evi taşıyan Pelin'e söyleniyordu.

"Günde 3 farklı kıyafet giymeyi mi düşünüyorsun Pelin?"

"Ne var..Belki ihtiyacım olur.."

"Bu valizin içindekilerle bir insan 1 yıl değiştire değiştire rahat yaşar biliyosun dimi!"

"İyi tamam ver ben taşırım"

Babasının ofisine geldiklerinde Sürpriz yapmak için Pelin önden içeri girdi.Avukat olan Bülent Bey'in anlaşılan dava dosyaları ile yine başı beladaydı.Kafasını kaldırmasıyla karşısında kızını gören Bülent Bey,coşkulu bir şekilde Pelin'i kucakladı.

"İnanamıyorum,ne kadar güzelsin bebeğim..Tıpki annen gibi"

Simla babasına sarılmak için Pelin ile kucaklaşmalarını bekliyordu.O sırada kendisinin de orada olduğunu babasının gördüğüne emin bile değildi.Kapının yanında hala ayakta dikilirken Bülent bey,küçük kızını karşısındaki koltuğa oturtmuş,ellerini tutarak sohbete başladığı sırada Simla kendisini göstermek orunda kaldı..

"Merhaba,merhaba,bak bir kızın daha var..."

"Simla,bitanem..Hoşgeldin.."

Pelin'in ki kadar olmasada babası Simla'yı da öpmüştü nihayetinde.Pelin babasına tüm yaptıklarını özet halinde geçerken Bülent Bey'in kızlarına bakarken gözleri parıl parıl parlıyordu.Simla ve Pelin eşyalarını eve bırakmak için giderken akşam güzel bir restaurantta buluşmak için sözleştikten sonra ofisten ayrıldılar.

Çocukluğunun geçtiği eve girdiğinde yine o tatlı hüzün doldu içine..Burayı çok seviyordu Simla.Annesinin ölümünden sonra hiç evlenmeyen Bülent Bey,annesinin hatırasına gözü gibi bakmıştı.Her yer tıp ki ozamanlardaki gibiydi.Yıllarca tek bir eşyanın bile yeri değişmeden annesinden kalan bir müzeydi adeta..

"Güzel fotoğraf dimi,Annem ne kadar da mutluymuş son günlerinde bile"

Aslında Simla annesinin son günlerinde hiç mutlu olmadığını biliyordu ama şimdi bunu Pelin'e söylemesinin bir anlamı yoktu.Annesi hastalığını öğrendikten sonra 1 yıl gibi bir zaman içerisinde ölmüştü ve hiç bir zaman hastalığını kabullenmemişti.O zamanlar 8 yaşında olan Simla'ya birgün onu kucağına alıp.."Ben en çok ne isterdim biliyor musun...İkinizi de beyaz gelinlikle görmeyi..Ama öyle herhangi bir gelinlik değil..benim gelinliğimle.."Simla o küçücük yaşında annesine söz vermişti.

"Ben evlenirken senin gelinliğini giyeceğim anne ,üzülme!"

Simla elindeki çerçeveyi bıraktıktan sonra annesinin yatak odasına doğru koştu.Gelinliğin hala yerinde olup olmadığını kontrol etmek istedi.Sandığın en dibinde ki güzel gelinliği görünce rahat bir nefes aldı.Kokusunu içine çekti..Annesinin kokusunu duymayı istedi,bulamadı.Bir gün annesinin en çok istediği şeyi gerçekleştireceğini biliyordu,Üstelik annesi o gün Simla'yı görmeye geleceğine söz vermişti.

SİMLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin