Bölüm 27

34 6 0
                                    


Nişan günü geldiğinde tüm davetliler salonu doldurmuştu.Cüneyt ve Pelin alkışlarla ilk danslarını yapmak için alkışlarla salona girdiler.Pelin herzaman ki gibi harukulade görünüyordu.Nişan yüzükleri takıldıktan sonra herkes yemeklerini yemeye ve içkinin etkisiyle eğlenmeye başlamıştı bile.Simla düğün sahibi olarak kendilerine en büyük masayı ayırmıştı.Damadın annesi,babası,kız kardeşi,kendi babası,babaanesi,halaları,arkadaşları Cüneyt,Pelin ,Melih tüm sevdikleri bir aradaydı.Güzel bir sohbetle yemekler yenilirken, Her iki taraftan da Cüneyt ve Pelin'i tebrik etmek için gelenler olduğunda Cüneyt ve Pelin yerlerinden kalkıp onlarla selamlaşıyordu.Arada genç çift hakkında güzel birşeyller söylemek isteyenler masanın başına geçip,esprili dileklerini iletiyorlardı.Gecenin ilerleyen saatlerinde herkes dans etmeye başlamıştı.Melih bu gece siyah smokiniyle herzamankinden daha yakışıklı görünüyordu.Simla'ya ne kadar güzel olduğu ile ilgili iltifatlar ediyor,dans etmek istiyordu.Ama Simla dans etmek istemediğini söylüyor masadan bir türlü kalkmak istemiyordu.Bu akşam farkettiği tuhaf olan birşeyler vardı Simla da.Endişeli görünüyordu.Gecenin ortalarına doğru çalan müziğin durmasıyla davetliler tekrar masalarına yönelmişlerdi.Melih'in şen esprilerine katıla katıla gülen Pelin bir an masaya gelen kişilere baktığında donup kaldı.Karşısında duran iki genç adam John ve Martinden başkası değildi.John samimi bir şekilde Pelin'i öpüp tebrik ederken Cüneyt gelen genç adamların kim olduğunu anlamaya çalışıyordu.John masadan başkasına ait içkilerden bir kaç kadeh içtikten sonra dikdörtgen şeklindeki masanın başına geçti.Eline aldığı şampanya kadehini bir çatalla zil olarak kullanıp davetlilerin kendisine bakmasını istedi.Herkes nişana sonradan gelen bu yabancı iki adama meraklı gözlerle bakıyorlardı ki..Pelin ayağa kalkıp yeter lütfen dedi.Kolundan oturması için uyaran Cüneyt yüzünden tekrar yerine oturmak zorunda kaldı.John yeteri kadar sessizliği sağladığına inandığında konuşmasına başladı.

"Sevgili davetliler..Buraya 4 yıldır birlikte olduğum ve beni en yakın arkadaşım Martin -Kendisi şuanda size gülümsüyor-ile aldatan Pelin'i tebrik etmeye geldim.Tabi damat adayına söyleyeceklerim var.Dikkatli ol adamım!"

Melih'i göstererek,"Şu sağında oturan yakışıklıymış,yakışıklılara hiç dayanamaz!"Melih işlerin dahada kötü gitmesinden korkup John'un söylediklerini durdurmak için yanına koştuğunda,

"Gösteri bitti adamım"dedi ingilizce ve John'un suratına attığı yumrukla onu susturmayı başardı,Martin ve John'un birlik olup Melih'e saldırması üzerine yardımına koşan bir kaç davetliyle birlikte düğünü bozan bu iki yabancı adamı yaka paça dışarı atmayı başardılar.Tüm bu olanları çığlık çığlığa izleyen Pelin,yanından uçarcasına kalkmak üzere olan Cüneyt'in koluna yapışıp "Gitme"dedi.Cüneyt parmağından çıkardığı yüzüğü masaya bıraktığında John'un dediklerini anlamayan misafirler de herşeyi anlamışlardı.Tüm olanları sessiz ve sinsice izleyen Simla,bu sürede epey bir içki içmiş,sıranın kendisine gelmesini beklemişti.Tüm misafirler yavaş yavaş salonu terkederken geriye Simla'nın arkadaşları ve Melih kalmıştı.Pelin ağlamayı biraz olsun ara verdiğinde bir anda ayağa kalkıp Simla'ya döndü ve,

"Sendin o!Onlara bugün burada nişanım olacağını senden başkası söyleyemez"dedi.Simla sessiz kalmaya devam ediyordu.

"İşte şimdi düğün iptal oldu Simla,umarım mutlusundur!"

Dışarıdan yanlarına doğru gelen Melih,Pelin'in söyledikleriyle başını Simla'ya çevirmişti.Simla kendisine bakan kalabalık arkadaş grubu karşısında sessizliğini koruyordu.Yanına yaklaşan Melih,Simla'nın gözlerinin içine bakarak,

"Ne olur bana yapmadığını söyle!"dedi.Simla hala kendisine kınayan gözlerle bakan topluluğun karşısında cevap veremiyordu.Yanından geçen babasının düşen omuzlarını görmesiyle gözyaşlarına boğulan Simla, herşeyi açıklamıştı.Annesinin gelinliğini kesen Pelin'den hırsını almak için arayan John'a tekrar telefon edip adresi veren kendisinden başkası değildi.Bunca zamandır içinde biriktirdiği öfke patlamıştı işte.

Melih,karşısında duran sevgilisinin yaptıklarının gerçek olduğunu anladığında nefretle bakan gözlerini Simla'dan alıp salonu terketti.Simla peşinden koştu ama Melih,

"Seni görmek istemiyorum"dedi.

Herkes Pelin'in omzuna dokunup onu teselli ederken,Simla'nın yanına ise bir tek Nesli gelmişti.

"Peki şimdi ne olacak?"

"Cüneyt'in gerçekleri bilmeye hakkı vardı,Pelin ona yalan söylemişti."

"Tamam haklı olabilirsin,ama gerçekleri kimsenin olmadığı bir yerdede anlatabilirdin,böylesi!"

"Ne,ne var Nes!"

"Bu işte bir yanlışlık var Simla.."

"Bana hakkını savun,kendini düşün,o bir sürtük diyen sen değilmiydin?"

"Evet dedim ama 30 yıldır içinde biriktirdiğin ne varsa bu gece kus hepsini demedim!"

Simla peşpeşe içtiği içkilerle Nes'e haklı olduğunu anlatmaya çalışıyor ama boğazına düğümlenen acıdan bir türlü kendini iyi hissedemiyordu.

"Kendini iyi hissetmediğine göre ben haklıyım Simla!Bunu düşün!"

dedikten sonra mekanı terkeden Nes de, gitmişti.


SİMLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin