7. Mektup SİYAHIN BEYAZLA ÖLÜMÜ

3 1 0
                                    

Kırgınlık bir buluttu,sonu hep ıslak.

Sonu olsun istiyorum,sonunu getirmek istiyorum.
Onun sonunu ben hazırlamak istiyorum.
Kendime çizdiklerimin en güzelini ona hediye etmek.

Mavi ve yeşile hiç uğratmadan yavaş yavaş,belkide biraz sarıya parlak bir kızıllık katarak.

Beni anlıyorsun değil mi?
Bana kulak veriyorsun öyle değil mi?
Beni yargılamıyorsun,hayallerime bir sınır da sen koyma lütfen.

Bunlar benim hayallerim,bir delinin hayalleri.

Hayallerimi bir sana anlatıyorum ya beni öyle bırak lütfen,belki sadece bir iki fırça darbesi,ama lütfen yumuşak olsun.

"Mavi ve yeşilden uzak belkide senin tonlarına yakın en güzel olanlardan bir kaç tane sadece..."

Bu duygu garib bir tat bırakıyor damağımda,bilinmeyen,alışılmadık,ama sarmalayan bir tarafı var.

Güzel bir tarafı olduğunu itiraf etmeliyim; ah tamamiyle hoş bir tat.

Senin varlığın...

Onların aşağılamasıyla dibe çekilmedim ben,kendimi alçak gördüğümde ilk o zaman düştüm.
Kendimi alçak görmek istedim,bu bir oyundu sanki,en iyi ben oynamak istedim.

İçimden atamadıklarım bir köşeye birikmiş,şimdi çok ağırlar,düşüyorum.

Kırgınlığım bir seni es geçti,ben herkese kırgınım.

Kendime bir yer bulsam,düşüncelerimin de yaşayabileceği bir yer.
Bir kapı gıcırtısında yaşasam,bir ömür.

Ama artık birilerine ihtiyacım yok sen varsın.

Biliyor musun bugünde bana ilaç verdiler,yarında verecekler  daha sonrada.
Onlar beni iyi edecekmiş,aklımın tekar rayına oturacağını sanıyorlar ya halbuki onlara bir ray bırakmadım,ilaçların canı cehenneme.

Onu düşünmediğimde hep kin ve nefretim ben,bana beni yazmama izin verir misin?

"Sen hep seni yaz"

O olmadığında,dünyamın rengi değişiyor,yıldızlar ışıklarını benden hep esirgiyor,hani tüm ışık o ya.
Öylesine karanlıkta kalıyorum bir başıma.
Sonra birden düşüncelerime nefret süzülüyor,başta incecik öyle inceki adeta saydam,sonra kalınlaşıyor,kalın biraz daha kalın biraz daha.
Sonra karanlığa nefret ekleniyor,kinim çok geçmeden ön önde sırayı alıyor.
Nefretten sonra gelen kin,olduğu gibi giriyor dünyama...

Korku bizi terkedeli uzun zaman oldu,şimdi üçümüzde cesuruz,kinim nefretim ve ben.

Yıldızlara küsmüyorum yinede,çünkü onlar doğrusunu yapıyorlar,beni aydınlatmak kendilerini karartmak demek.

"Işıksız olanlar onlar değil miydi?"

Evet onlar ışıksızdı,onlar hep ışıksızdı,ama benimde ışığımı çaldılar.

Ama üzülme sen ben karanlığa da alıştım,hem yalnız değilim.

Bir kare verilseydi bana,onu sığdırırdım,o bir kareye sığmayacak olsa,ondan bir küçücük şey.

Susmamı isteselerdi,bir tek onu susardım.

Yinede ona bir son hazırlamak istiyorum,sessiz bir son,beni sevdiğini söylesin yada söylemesin,sadece bana sussun isterdim.
Suskunluk onun dudaklarına,benim de gözlerime yakışıyor...
Ve bir de  sonumuza.

Kendime ondan ayrı bir son hazırladığımı düşünme lütfen.
O ve ben nasıl ayrılabiliriz ki,sonumuz bir olmalı,sonsuz bir sonsuzluğa sığmalı.

Kendimi kalbimde bitireceğim,onu da kendimde.
Belki de daha güzelinde.

Gördün işte onu kendimden çıkarırsam,benden ne kaldığını,beni bana bırakmak için onunla birlikte.

Ama onun bende yaşamasını istiyorum hadsizce,onun bende hep var olmasını.

Şimdi her yerde farklı bir renk,hiçbirini toplayamıyorum,daha da karışıyorum.

Silikleşmesine izin vermiyorum ,onu keskin renklere de teslim edemiyorum,onu kalbime boyuyorum bir kerede.
Kalbimde  o var orası hep beyaz...

Şimdi tüm renkleri yavaş yavaş yeniden ayırıyorum,hepsini kullanmak için bir yere kaldırıyorum.

Ben seni boyamadım,bunu nasıl unuturum,en güzel renklerim senin olmalı.
Hangi rengi istersin?

"Sarı olmak isterim sende,belki güneşi yeniden getiririz."

Güneş artık bana çok uzak ama sen sarı olmalısın.
Sen güzel olmalısın.
Güneşin olduğu günler hep güzeldi biliyor musun?

Artık güneş onu bana getirmeyecekse hiç gelmesin,ondan bir parça getirmeyecekse hiç yanmasın dünyamıza,onu bana anlatmaktan geri duracaksa hiç oturmasın kucağıma.

Oysa eskiden ne çok sevinçle kucaklardım güneşi.

Neden herşey o?
Neden bende birşey kalmadı?
Neden avuçlarıma yalnızlığı bırakıp öylece gitti ki?

Yanlış anlama ona hesap soramam ben,onu biraz da olsa incitemem,o kırılmasın,o hep iyi olsun,ben zaten kötüyüm.

Karanlığıma sığındığımda sen ol istiyorum yanımda,biliyor musun bazen karanlığa  sığınmak yetmiyor,karanlık da beni sarmalıyor ama bir sen gibi değil.
Beni yalnız bırakma olur mu?
Bir de sen gitme?

"Hep burdayım demiştim sana"

Yinede korkuyorum işte,herkesi aydınlatmaya yeten güneş bile beni terk etmişken sende gidersin diye,kalmak için bir sebebin yokken beni sessizce...

"Benim sen gibi bir sebebim var,bunu unutma olur mu?Bana sen var,başka hiç bir nedene ihtiyacım yok ki"

************

Ruhumda hissettiğim şey,
bu bunu sana tarif edemem,
bu bir çöl gibi kavurucu,
bir okyanus gibi savurgan...

Ruhumda  deprem var ama tek bir yaprak kıpırdamıyor.
En şiddetli yağmurlar yağarken,tek bir yer ıslanmıyor.

Ruhumda bir çığ var ama kimse altında kalmıyor.
Bir kıyım var ama kimse ölmüyor.

Bir diriliş var ama kimse topraklarından sıyrılmamış.
Bir hesap var ama kimse sormamış.

Son sözüm varsa,ona söylerim kelimelerin en güzelini.
Dudaklarımdaki prangları bir tek ona açarım.
Konuşmamı istemezse bir tek ona susarım.

Yinede ona en güzel sonu hazırladım.
Acı içinde değil,huzurla dudaklarından tebessümü ayırmadan.
Ona öyle bir son hazırladım ki,severek kaybolacak.
Ona öyle bir son hazırladım ki,benimle son bulacak.

Ondan sonrası olmayacak bu ikimizin sonu olacak.
Siyahın beyazla ölümü olacak.


*********
Bu bölümü nasıl buldunuz?
O bir deli ama düşüncelerine tutsak ettiklerini kolay kolay bırakamıyor.
Bu da onun sevmesi,bu da onun istediği hikaye.

Siz nasılsınız?

Aklınızda neler var?

Ruhunuza birileri dokundu mu?

Kalbinizde ılık bir rüzgar esiyor mu?

Biraz da sizi merak ettim açıkcası.

Yorum ve oy yapmak isterseniz yapabilirsiniz.

Herkes gibi sizde sevginin en güzelini yasamak için hep ikinci,üçüncü,bininci şansı kendinize verin.

Ruhunuzla kalın...

Benim MektubumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin