'7.Bölüm:Seçilmek'

487 45 3
                                    

"Aşkım o siyah elbise ile krem topukluları giy. Kesinlikle en ben iş kadınıyım kombinin o." dedi Meyra bir kez daha.

"Bence de." dedi Çağlar diğer kareden onaylayan bir şekilde. Tülay da yanındaydı. Aytuğ ise canlı izleyeceğine söz vermişti ama şu an antrenmandaydı.

"Tamam. Kesin değil mi?" dedim.

"Evet. Saçlarını da fön çek bırak. Düğün değil sonuçta." dedi Tülay.

"Tamam. Gecikeceğim hemen hazırlanmam lazım." dedim.

"Tamam. Bak biz zaten izleyeceğiz ama her şeyi haber ver." dedi Meyra.

"Tamam tamam. Kapatıyorum şimdi."

"Odadan çıkmadan fotoğraf at." dedi Tülay. Güldüm.

"Tamamdır görüşürüz." dedim ve sonunda kapadım görüntülü konuşmayı. Sonra da yatağın üstündeki elbiseyi giymeden hızlıca gidip saçlarımı fönle düzleştirdim. Hızlı bir makyaj yaptım. En sonunda elbiseyi giyip fermuarı zar zor çektikten sonra ayağıma topukluları da giydim.

Bir buçuk saat sonra fuar başlayacaktı. Dört saat sürecek sonra da seçim aşamasına geçilecekti. Akşam altıda yarışmacılar belli olacaktı.

Sonra da bitecekti işte.

Otuz iki katılımcı vardı. On altı kişi İstanbul'a gidebilecekti.

Telefonuma bir mesaj geldiğinde hızlıca ekranı açtım. Mesaj Sude Hoca'dandı

Sude Hoca: Vera, tatlım minibüs geldi. Arkadaşlarına ilet sizi bekliyoruz.

Bir kez daha ortak gruba yazabileceği mesajı bana yazmasına gözlerimi devirdikten sonra hızlıca kol çantama tableti şarj aletimi ve gerekli birkaç şeyi alıp odamdan çıkmadan önce beşimizin olduğu gruba Sude Hoca'nın mesajını ilettim.

Dün banyodaki ağlama seansını kısa tutmuştum. Sonra da sadece ders çalışmış yemek yemeden günü bitirmiştim. Bugün sabah oda servisi sayesinde birkaç şey girmişti mideme.

Tülay'ı istediği kıyafet fotoğrafını atmadığımı asansörün önüne geldiğimde fark ettim. Ama bunu düşünemeyecek kadar gergindim.

Bir ara bir yerde çeker atardım. Sorun olmazdı.

Asansörün gelmesini beklediğim sırada koridorda açılan kapıları duydum. Kafamı çevirip bakmadım. Asla trip değildi bu. Ya da bir tepki değildi. Sadece onlarsa da onlardı yani. Yollarına güller dökmeyeceğime göre umurumda değildi

"Vaay başkan...yakıyorsun." diyen ses Semih'indi. Kafamı çevirdiğimde dördünü de gördüm. Dördü de beyaz gömlekler giymiş siyah kumaş pantolonları çekmişlerdi altlarına.

"Teşekkür ederim." dedim. Sonra da "Siz de iyi gözüküyorsunuz." dedim karşılıksız bırakmamak adına. Normalde iltifata iltifatla karşılık verilmesinden hoşlanmazdım ama bu durumda istemsiz beni yanlış anlamasınlar diye yapıyordum bunu.

"Çok sürer mi buradan fuar?" dedi Olcay.

"Bir saat." dedi Aral. Buralı olan oydu. Biliyordu işte.

O an asansör geldi. Önden geçmem için elini uzattı Semih. İlk ben bindim asansöre. Aşırı sessiz bir şekilde yedi katı indik. En alt katta durduğumuzda çantamın kolunda duran deri ceketi geçirdim üstüme. Sonra çantamı tekrar düzelttim. Otelden çıktık. Minibüs cidden gelmişti. Hocalar henüz binmemişti.

"Ah! Ne kadar hoş olmuşsunuz hepiniz." dedi Sude Hoca tek tek bize bakıp.

"Siz de çok hoşsunuz hocam." dedi Semih. Sude hoca gülümsedi.

ATELOFOBİK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin