'26.Bölüm:Birkaç Kerelik'

645 47 17
                                    

Proje seçimi için kimse hocalara bir şikâyette bulunmadı. Eski tüm projeleri düşündük. Bir şeyleri kendi içimizde konuştuk. Ama bireysel çalıştık. En sonunda pazartesi günü acil bir toplantı ile seçilen projeyi isim vermeden açıkladılar. Herhangi bir birleştirilme olmadan tamamen metnini benim yazdığım projenin kağıdını dağıttılar. Semih bana ait olduğunu söylediğinde itiraz etmedim ve kimse benim projemin yapılmasından rahatsız olmadı.

Aramızda bir nano teknolojicinin olması çok iyiydi çünkü herkesin kocaman kocaman yaptığı şeylerin yanında bizim minik şeylerimiz Tokyo'da çok dikkat çekecekti.

Kısaca söylersek projem bir dönem herkesin korktuğu tarzda bir çipti. Ve biz bu sefer kötücül çalışıyorduk.

İnsanlara vitamin etkili verilen bir hapın içindeki küçük bir robotcuk tüm midenizde dolaşıyordu. Asitten etkilenmiyordu. Dış gövdesi güçlendirilmişti. Mideye tutunuyordu ve oradan bir daha ameliyat harici bir şekilde asla çıkmıyordu. Ama birini ameliyata almak için bir sorun görülmeliydi bu durumda. Oysa benim projemin ürünü röntgen gibi iç gösteren herhangi bir şeyde asla gözükmüyordu. Aktif bir halde çalıştığı anlarda bile radyasyonu gizliyordu iskeleti.

Minik bir kene gibiydi. Midenizin içine yapışıp bedene içeriden virüs veriyordu. Mideden hemen sonra ince bağırsağa giden ve sindirilip kana geçen çoğu besin gibi verdiği virüs de onlarla gidiyordu. Herhangi bir virüsü verebilirdiniz bu şekilde. Hiç sorun olmazdı. Gayet rahattı. Etkilerini, etkileme sürecini, virüs miktarını veya midede tutunduğu kısmı dışarıdan yönetebileceğiniz özel bir yazılımı vardı ayrıca.

Tamam yazılım ustası değildim ama aramızda bir yazılım ustası da vardı ve ben sadece kendimi düşünerek yazmamıştım. Herkesin yeteneklerini düşününce de böyle garip derecede korkunç bir fikir çıkmıştı ortaya.

Proje için gerekli malzemeler yarışma kuruluna ve okula verilmişti. Final döneminde kimse rahatsız edilmemişti. Tüm sınavlar bittiğinde aktif olarak mailleştiğim dört yurt dışı firmasından biri olan Tokyo'daki firmaya yarışmadan bahsetmiştim. Takip ettiklerini ve adımı gördüklerini söylemiş, Tokyo'ya geldiğimizde benimle görüşmek istediklerini söylemişlerdi. İletişim numaraları vermişlerdi. Ayrıca benim için bir otel ayarlayabileceklerini söylemişlerdi. Ki buna çok sevinebilirdim ama grupla kalmam gerekiyordu.

Bir de şey vardı.

Ben okul birincisi olmuştum.

Bütünleme sınavları bitmişti. Sonuçlar gün içinde açıklanıyordu. Ben bütünlemelere kalmamıştım bile ama kaderim tamamen Çağlar'ın doksan beş yerine doksan dört almasına falan bağlıydı.

Aral benim gibi değildi. Kenan Hoca'nın dersinin finalinde fena çuvallamış ve dört yıllık ortalamasını birdenbire 3.4'e düşürmüştü bu. Diğer rakibim ise bir sınavda heyecanlanmıştı ve o sınavdan sınırda geçince o da benim için rakip olmaktan çıkmıştı.

Sonra ortalaması benim gibi 3.5 olan Çağlar'ın bütünleme sınavından doksan iki alması ortalamasını düşürmüştü. Bu onun pek umurunda değildi. Aral ile bunu konuşmamıştık. Proje düşünme aşaması ve sonra finaller, bütünlemeler derken pek iletişim kurmuyorduk. Sanki birlikte uyumamış gibi dümdüz öylece yok gibi davranıyorduk birbirimize.

Canımı sıkmıyordu bu.

Okul birinciliğini ise danışman hocam arayıp bilgilendirince öğrenmiştim. Bizimkiler biliyordu sadece. Başka kimseye söylememiştim. Annemlere söylememiştim. Japonya'dan döndükten sonraydı mezuniyet. O zamana gelirlerdi ve belki o zaman öğrenirlerdi. Belki de gelmezlerdi. Hiç konuşmuyorduk ikisiyle de. Hatta yarın büyük halamın doğum günü vardı ama annem bir şey dememişti. Beni kimse de çağırmamıştı zaten. Ben de kalkıp gitmeyecektim.

ATELOFOBİK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin