'14.Bölüm:Arkadaş'

536 54 15
                                    

Bu sefer otele sağ salim ve ayık bir şekilde dönmüştük. Karnım tıka basa dolu bile olsa bir saat içinde içimdeki inanılmaz yeme isteği yüzünden kendimi gizlice hiçbirine gözükmeden restauranta atmıştım ve menüyü incelerken birden adı neredeyse benim için altın harflerle yazılmış lahmacunu görünce karnım guruldamıştı.

Yeme bozukluğu teşhisi bana ilk konulduğunda on üç yaşında, henüz yedinci sınıftaydım.

O zamanlarda ortaokul zorbaları yüzünden kendimi kusturmaya alışmıştım ve bunu fark eden annem olmuştu.

Ailedeki kimseye haber vermeden, aşırı gizli bir şekilde birkaç doktorla görüştürülmüştüm. En sonunda teşhis konulduğunda peşinden bir de psikoloğa gitmiştim. Bir şekilde hafiflemişti ama bir şeyler kötü gittiğinde bozulan ilk şey yeme düzenimdi hala.

Günlerce yemek yemesem açlık hissetmiyordum bazen. Ama bazen de orta boy bir pizza yememe rağmen karnım inanılmaz bir şekilde acıkıyordu ve üç tane lahmacun yiyebiliyordum.

Bu ruh halime bağlıydı ama orantısı yoktu. Yani üzgünken çok yerim gibi bir durum yoktu ortada.

Bugün pek üzgün de değildim zaten. Sadece Çağlar'la konuştuktan sonra aileme de haber veremediğim durumu arkadaşlarımın da izleyemeyeceğini fark etmiştim. Biraz garip hissetmiştim evet ama sonuçta Aytuğ da bizim arkadaşımızdı. Her an ilgi bende olamazdı elbette. Beş yaşında değildim sonuçta.

Üç lahmacun ve bir ayran sonrası kendimi odama attığımda saat akşam dokuzdu. Yarın sabah sekiz buçukta bir minibüsle fuar alanına geçecektik. Fuar on ikide başlayacaktı ve seçim akşam altıda olacaktı. Biraz daha detaylı bir inceleme olmak zorundaydı. Koskoca Avrupa'ya üç proje götürülecekti. Baştan savamazlardı.

Önemli bir kademedeydik.

İçinde yapay zekâ mühendisliği barındıran dört okul vardı ülkede. Hacettepe hariç kalanımız özeldik. Yani aramızdan biri kesin seçilen üç okuldan biri olmak zorundaydı. Diğer okullara göre önde olmak zorundaydık.

Umuyordum bunu. Gerçekten yapay zekâ zirvesi denen bir şeye ülkeden hiç yapay zekâ bölümü gitmezse çok komik olurdu. Ve zaten Avrupa'da da çok komik kalırdı bu.

Yarın sabah erken kalkıp banyoyu öyle yapacağım için şu an en mantıklısı biraz derslere bakmamdı. İki gündür bir tek not okumamıştım ve finallere daha var olsa da salacak biri değildim asla.

Yerimden kalkıp büyük el çantasından bilgisayarımı çıkardım. Yatağa otururken bilgisayarın açılmasını bekledim. Sonra hızlıca dosyaların arasından notlarımla dolu belgeyi açtım. İyice yerleşip rahat bir pozisyonda belgeyi okumaya başladım.

Yaklaşık bir saat sonra ekranın sağ alt köşesinde bir mesaj belirdi. Bildirime gitti gözüm şaşkınca. Kaşlarımı kaldırdım.

Ar(apt)al: Uyuyor musun?

Merak ettiğimden direkt mesajı açtım.

Vera: Hayır. Neden?

Ar(apt)al: Yarın Ostim yeni bir proje ile gelecekmiş.

Ostim Ankara'da bulunan biz özel okuldu. Bizim gibi yapay zekâ mühendisliği barındıran dört okuldan da biriydi

Vera: Ne?

Ar(apt)al: Havuza gelsene direkt istihbaratım var.

Vera: Geliyorum.

Bilgisayarın ekranını hızlıca kapatırken üstüme eşofmanımı geçirdim ve telefonumu alıp çıktım odadan. Havuz sanırım en alt kattaydı.

ATELOFOBİK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin