*Azerden*
Şeref yoksunu Kemal beni kandırıp oyuna getirmişti.
Farklı bir yere çekerken mahallenin gençlerini tehdit ve rüşvetle organize etmiş Ali'ye pusu kurmuştu.Kardeşim haklarından gelmişti ama hain bir bıçağın gelişini beklememiş olacaktı ki boş bulunmuş ağır yaralanmıştı.
Haberi alan hastaneye koşarken ben yakama yapışan Ömerle çakal sürüsünün belasını veriyordum . Ben sana kardeşimi emanet ettim de sen ne yaptın peki diyen adama henüz cevap vermemiştim. onun yerine baktıkça onu ürküten bir sessizlikle icraate geçmiştim.
ikimizinde Aliye bunu yapanların cezasını vermeden hastaneye gitmeye ne yüzü nede niyeti yoktu.
Ömer hırsla dozer gibi ezip geçtiği gençlerin analarını ağlatırken boş gözlerle onları izliyordum.
Ömer en sona bıraktığı hadım ağasının kendisi Ali'yi bıçaklayan eceline susamış oluyordu Ali tarafından kırılan bileği ile tatmin olmamış eline geçen tüm kemiklerini itina ile kırmıştı.
Ben sadece adamları tek tek toplamış önüne sunmuştum.
Asla öldürmüyorduk ama hayatları boyunca unutamayacakları bir ders almalarını sağlamıştık.
Ömer nefes nefese yanımda ki koltuğa oturdu. Ellerinde ve üzerine sıçrayan kanlar onu bir seri katil gibi gösteriyordu.
Hırsla soludu.
"Lan elimle boğsam yine hırsımı alamayacağım ! Ben böyle işin..yok vallahi delireceğim ben nasıl lan nasıl benim el üstünde tuttuğum kardeşimi bu hale getirirler lan bunlar ?! Bu nasıl bir cesaret lan bu kadar mı insan eceline susar ! Ama siz durun bunlar daha başlangıç hele bir kardeşim kalkmasın o ameliyat masasından asıl o zaman yapacağımı biliyorum ben size ."
Ömer'e sakince baktım.
"onlarla işimiz bitti piyonları bırakta arkana yaslan ve şahı nasıl devirdiğimi izle ."
Ömer çatılan kaşları ile bana anlam vermek isteyerek bakarken elimi kaldırmamla korumalar kapıları açtılar.
Herbiri ben tarafından özenle eğitilmiş küçük ordum 20 pitbull en vahşi halleriyle içeri giriş yaparken üç hareket yaptım.
Birincisinde beş büyük pitbull yanıma gelip arkama dizildi ikincisinde geri kalan 15 pitbull gözlerine kestirdiği eceline susamışları işaretimle kovalamaya başladı.
yerde acı ve kan içinde yatan adamlar ölüm korkusu ile kırık ve yara içinde bedenlerini umursamadan can havliyle koşarak depodan çıktılar. Tabi peşlerinde benim tatlı ve vahşi pitbullarımla.
Artık hızlı olan kazanırdı ne diyelim..
üçüncü işaretimle korumalar büyük sürpriz hediye kutularını ortaya koydu ve yerlerine geri döndü.
Ömer bana dehşetle bakarken sakince telefonumu çıkarıp KeMAL'i görüntülü aradım.
Saniyeler içinde açılan telefon ile KeMAL'in alaycı yüzü ve kahkahası duyuldu depoda.
"Azerciğim nasılsın canım beter haldesindir inşallah ? Gerçi benimki de soru babanın biricik emaneti yıllardır hastalıklı kendinden bile sakındığın kardeşin ameliyatlık olmuş kim bilir ne kadar üzüldün? kıyamam sana.. ama üzülme canım, bizimki sağlam bıçaklanmış fazla can çekişmez gider bir iki saate"