16)İhanetin Nefesi.

342 45 103
                                    

Selam :)

Size gelmiş geçmiş en uzun ve en olaylı Sırılsıklam Satırlar bölümünü getirdim, Ss asıl şimdi başlıyor :)

Bu bölüme yorumlarınızı çoook merak ediyorum o yüzden lütfen yorum yapmayı ve yıldızımıza basmayı unutmayalım.
Keyifli okumalar dilerim!💙

 Keyifli okumalar dilerim!💙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sırılsıklam Satırlar, 16. Bölüm;
İhanetin Nefesi.

Derin bir nefes.

"Herkes emrime uyacak!" Diye bağırıyor Ateş. "Tek bir hata yaparsanız, Tanyeri'lerden birinin canına en ufak bir zarar gelirse bir daha Dip ile hiçbir şey yapamazsınız. Anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı!" İşte şimdi ilk defa tamamen asker gibiler. Tek düze adımlar, simsiyah üniformalar. Bir sürü silah...

Vefia bana doğru geliyor, derin bir nefes daha alıyorum. Gergin değilim ama içimi huzursuz eden bir his var, karşı koyamadığım gibi o his yokmuş gibi de davranmıyorum.

"Lavaboya gitmem gerek."

"Vuslat!" Vuslat koşturarak yanımıza geliyor. "Meva Hanım'a eşlik et. Acele edin." Vuslat hemen başını sallıyor. Odadan çıkarken peşime takılıyor, nefeslerim git gide sıklaşıyor çünkü o his git gide büyüyor.
Keşke Barlas'ın gözlerini görebilsem.

"Bu taraftan." Vuslat kibarca beni sol taraftaki koridora yönlendiriyor. Etrafımız çok kalabalık. Herkes kendi liderinin güvenliğinden emin olmak istiyor, dışarıdan tezahüratlar yükseliyor. Birinci Krallık'ın halkı her zamanki gibi çok gürültücü, Rauf'un ismini öyle yüksek sesle haykırıyorlar ki tüm bina onların sesiyle inliyor sanki.

"Kapıda bekler misin?" Diye soruyorum ona.
Kaşları çatılıyor, bu hoşuna gitmiyor ama başını sallıyor.

"Kulağım içeride, bir şeyden rahatsız olursanız seslenmeniz yeter."

"Teşekkür ederim."

Zirve bitti.

Barlas Araf Tanyeri sadece birkaç dakika sonra resmen kral ilan edilecekti. Az sonra taht töreni başlayacaktı ve tüm liderler sırayla tahtlarına oturacaktı.

Kendimi hızlıca boş kabinlerden birinin içine atıyorum. Klozetin kapağını kapattıktan sonra üzerine oturuyorum ve sessizlik saatler sonra ilk defa gerçekten derin bir nefes alabilmeme yardımcı oluyor. Sabahın beşinde uyanmış, birkaç saat sonra Kurul'un Yedinci Krallığın bölgesindeki binasına gelmiştik. Tahtlar kurulun önündeki kocaman meydandaydı. Meydan o kadar büyüktü ki, içinde bulunduğumuz odanın balkonundan baktığımda bile sonunu görememiştim.

Her krallıktan bir sürü insan vardı. Bir sürü bayrak dalgalanıyor, bir sürü marş söyleniyordu. O kadar çok gürültü, o kadar çok insan vardı ki tüm bunlara alışık olmama rağmen ben bile boğulduğumu hissediyordum. Çünkü bu kadarı, hayatım boyunca hiç görmediğin bir kalabalıktı. Yüz binlerce, belki milyonlarca insan töreni izlemek için gelmişti. Ateş'ler ve diğer tüm timler sürekli ama sürekli çalışıyordu. Barlas, Aren ve Talat Tanyeri ise sabahtan beri bir odanın içindelerdi. İçeri Ateş'ten başka Dip ekibinden kimse girmiyordu. Üst düzey görevliler, en kıdemli askerler...
Tüm bu insanların aceleyle içeri girip çıktığını görüyordum ama onu göremiyordum. Gergin miydi? Yoksa heyecan mıydı kalbini dağlayan duygu? Her şey yolunda mıydı? Gece boyu bana sıkı sıkı sarılmıştı, ona aldığım kitapsa uyandığımda bile hala baş ucundaydı. Bugün ona neler hediye edeceklerdi bilmiyordum ama bir kitabın onu ne denli mutlu ettiğini görmüştüm. Zira, burada asıl mesele kesinlikle kitap değildi. Düşünülmekti.
Onu, ruhunu, çocukluğunu düşünmekti. Tanyeri tüm bunları düşündüğümü görmüştü ve bu bir saniyeliğine tüm gardının düşmesine, kirpiklerinin bile titremesine sebep olmuştu.

Sırılsıklam SatırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin