33)Buldun Beni.

115 24 52
                                    

Selammm!

Umarım hepiniz iyisinizdir🥹 Barlas-Meva'mızı sonunda kavuşturduğum bölümle geldimmm!

Okuyan herkesten bir yıldız ve en az bir yorum bekliyorum, yazan birini en çok motive eden şey bunlar inanın ki...

Herkese iyi okumalar 🫶🏻

Sırılsıklam Satırlar, 2. Kitap 3. Bölüm;
Buldun Beni.

Meva Nefes.

Bazen insan, en büyük savaşlarını sakin sakin yürüdüğü yol kenarlarında veriyordu. Bir kaldırım kenarına takılıyordu gözleri, otursam böyle ağlar mıyım ki diye düşünüyordu. Ağlamaktan kastı içindeki kasveti kusar gibi hıçkırıklara boğulmak değildi, birkaç damla sessiz göz yaşıydı ama önünü alamazsam diye korkuyordu.
Yürümeye devam ediyordu.

Ben de hep öyle yapmıştım. En büyük savaşlarımı verirken o yol kenarlarında yürümeye devam etmiştim. Bir gün, öyle birden bire karşıdan karşıya geçerken adımlarımı durdurmak gelmişti aklıma.
Arabalar hızla geliyordu, ben de durmamıştım. Devam etmiştim.
Lakin bir kez düşünmüştüm.
Şimdi dursam, demiştim.

Sonra bir gün, bir gece ben en büyük savaşımı yine bir yol kenarında verirken aklımda yoktu o yola atlamak.
Ölmek istemek, evet vardı. Ama yola bakana dek o arabaların önüne atlamak yoktu aklımda.
Ben kendi amcamın katili olduğumu düşünüyordum. Ne olursa olsun beni bırakmayacağına, bırakamayacağına emin olduğum tek kişi olan Toprak tarafından terk edilişimi hazmetmeye çalışıyordum.
Öz kardeşim, amcama ona bir şey yaptı zannettiğim için zarar verdiğimi bile bile o da Toprak gibi gitmeyi tercih etmişken ve benim annem de, babam da o gece onun gidişinden beni sorumlu tutmuşken kendime bu dünyada bir yer arıyordum.

O gece benden vazgeçen ben değildim.
Sevdiğim herkesti.
Ben o yola bakarken ailemi, sevdiğim herkesi düşünememiştim çünkü o gece hepsinin benden vazgeçtiğini hissediyorduk.
Benim buraya bu kadar kolay adapte olma sebebim de buydu belki de.
Benim onların yokluğuna kendimi alıştırmam değildi hayır, onların benim yokluğuma bu kadar hazırlıklı olduğunu zamanında görmemdi. Hiç kimse bana bunu açık açık söylememişti ama insan yokluğuyla baş edemeyeceği kişiyi kendi varlığını sorgulayacak hale getirmezdi.

Ben o gece, annemin gözünde bir Dicle etmediğimi hissetmiştim. O kadar suçluydum ki onun için... Biricik kızının gitmesinin suçlusuydum. Halbuki ben miydim suçlusu? Amcamdı.
Ben bu hikayenin kurbanı değildim ama ben, amcamın kurbanıydım. Herkesin birinin esiri olduğu şu dünyada ben kimi esir etmiştim de amcamın esiri olmuştum bilmiyordum ama hala hatırladıkça saf acıyı hissettiğim tek anlar onlardı.

Çünkü insan kendine değer biçtiği kadar vardı.
Ben zaten değersiz hissetmeye bu kadar meyilliyken amcamın söylediği her şey, beni ittirip kalktığı her saniye beni öyle değersiz hissettirmişti ki gitgide yok olmuştum. Herkes kendine biçtiği değer kadar var olurken ben, o kadar değersizdim ki o gece yok olmak istemiştim belki de.

Hayır, istememiştim.
Gitmeyi istemiştim ben.

Sevilmek istemiştim.
Çok ihtiyacım vardı. O gece benim birine sarılıp hüngür hüngür ağlamaya çok ihtiyacım vardı. Yapayalnız kaldığım için gitmiştim o yola. Ki herkes gittikten sonra bile ben sadece gerçek bir sevginin varolduğuna kendimi inandırmak için Deniz'in sırılsıklam satırlar'a yazdığı mesajlara cevap vermiş, defteri getirmesini istemiştim. Çünkü her ne kadar cevap vermesem de defterden attığı sayfaları okuyordum. O hiçbir koşula bağlı olmayan fütursuzca sevgi her satırından taşıyordu.
Benim böyle bir sevginin de olduğunu kendi gözlerimle görmem lazımdı.

Sırılsıklam SatırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin