Ziraat kupası bizdeydi. Kutlama yapmıştık ve dolayısıyla eve çok geç bi' saatte gelmiştik.
"Tebrikler sevgilim." Söylediğim şeyle gülümsemişti. "Teşekkür ederim güzelim benim." Yanağıma kondurduğu öpücükle gülümsedim. Kupa kaldırdığımızda tüm taraftarların gözü önündeydik, beraberdik. En az Sera'yla Ferdi ilişkisi kadar bizim ilişkimiz de gözler önüne serilmişti.
Alacağım kötü yorumlara hazır olmalıyım.
"İyi geceler, rüyanda beni gör." Bu söylediği şeyle kahkaha atmıştım. "Tamam sen de beni!"
Eve çıktım gülerek. Üzerimi değiştirip çalışma masama kuruldum. Üniversite sınavına çok az bir süre kalmıştı. Gerginlik tavandı elbette.
Sabaha kadar ders çalışmıştım o gece.
-
"Yorgun gözüküyorsun, saat kaçta geldin?" Annemin sorusuyla ofladım. "Saat 5 buçuk civarıydı." Babam yine evinde değildi, pardon evde değildi :)
Onun evi hiçbir zaman burası olmamıştı ki.
Kahvaltı yapıp annemin yanağına öpücük kondurdum. Düğün hazırlıklarıydı falan derken ders çalışmaya vakit bulamıyordum. Benim eşit ağırlıkçılardan bir farkım vardı. Ben fen ve matematikte çığır açmıştım.
Aşağı indiğimde Arda da beni bekliyordu. "Günaydın 10 numara!" O da fazlasıyla yorgundu. "Günaydın sevgilim." Bu söylediğiyle daha da gülümsemiştim. Ağzına ne kadar yakışıyordu balım benim.
Okula geldiğimizde Alevler tebrik etmişlerdi Arda'yı. Emir bir Galatasaraylı olarak kutladığında fark ettim bir şeyleri.
Ezeli rekabetin ebedi kardeşliğini.
Ben hiçbir zaman Fenerbahçesiz bir Galatasaray ve Galatasaraysız bir Fenerbahçe'nin olmasını istemezdim. Bence bu ikimi birbirine düşman yapan taraftarlardı. Rekabet her zaman iyidir ancak saygı çerçevesi içerisinde oldukça.
"Ay aşkım tebrik ederim!" İrem aniden Arda'nın yanına geldiğinde kaşlarım çatıldı. Geri bas İrem.
İrem sarılmaya çalıştığında Arda hafifçe kaçtı ondan. İrem, Arda'dan böyle bir hareket beklemiyor olacaktı ki şaşırmıştı.
"Gidelim mi sevgilim?" Bana bakarak konuştuğunda kocaman gülümsedim.
Kolunu omzuma attığında arkamızda şaşkın bir İrem bırakıvermiştik.
-
Ziraat kupasını almamızın üzerinden günler geçmişti. Sık sık Twitter'a girip hakkımızda yazılanları okuyordum. İyi yorumlar olduğu kadar kötü yorumlarda mevcuttu.
O an bildirim gelmişti.
Her seçim bir vazgeçiştir.
Bunun anlamını sorguluyordum kafamda. Altındaki yorumlara baktım.
- Umarım enişteden ayrılıyorsundur abla.
- Arda gitmesin şaka mı bu?
- Hangi diziyi izlerken yazdın abla? Poyraz Karayel mi? Biz de izleyelim.
Bu yorumlar neydi noluyordu?
O zaman dank etmişti her şey.
Arda, Fenerbahçe'den ayrılacaktı.
Her zaman Avrupa takımlarına gitmek istemişti ancak yüreğinde her zaman taşıdığı Fenerbahçe'yi bırakabilecek miydi ki?
Onların evinin zilini çaldım. Arda merakla bakıyordu bana. Telefonu ona uzattığımda bir açıklama bekliyordum ondan.
Sessiz kalmıştı, gerçekten gidiyordu.
"Bu kariyerim için çok önemli Helin, n'olur beni anla." Anlardım.
Arda hep mantıksal davranmıştı hayatında. Bense duygularımı kullanarak hareket ederdim.
Sessizliğim onu memnun etmemişti.
"Sen de gel benimle. Birlikte yaşarız! Hem seninle Avrupa daha da güzelleşir." Kafamı iki yana salladım.
"Yapamam Arda." Gözlerinin dolduğunu gördüm.
"Ben Fenerbahçe'deyken mutluyum."
Helin'in yaptığının bencillik olduğunu düşünenler olacaktır aramızda. Bana kalırsa öyle değil, sonuçta Fenerbahçe'de mutluysa orada kalmalı olarak düşünüyor. Biraz da duygusal kararlar aldığını göz önünde bulundurursak bence gayet güzel bir karar, tabii bu uzaklaşmalarına sebep olacak mı?
Sizce?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
10 Numara || Arda Güler
FanfictionNeden böyle olmuştu? Yıllarımın beraber geçtiği bu çocuğa neden deli gibi aşık olmuştum ben? Acıyla inledim. "Lütfen dayan." Arda'nın sorusuyla bakışlarımız kesişti. İşte ilk defa farklı bir gözle bakıyordu sanki bana. Gözlerinde beni kaybetme ihti...