| 18 |

4.6K 229 30
                                    

"Formanı teslim et Helin." Hocanın söylediği şeyle güldüm ve formayı uzattım.

"Bu formayı giymem için yalvardığınızda size siktiri çakacağım." Takımdakilere söylemiştim bunu.

Üslubumun bozulmasına şaşırmıştı bazıları.

Spor salonundan çıktığımda Umut karşıladı beni.

"Şu sapığı bulabileceğimiz bir yol buldum ama bundan kimseye bahsetmemen lazım eğer onun kulağına giderse planı bozar." Kafamı sallamıştım.

Bilgisayar odasına girdiğimizde laptopunu çıkardı çantasından. Telefonumu alıp bilgisayarla eşleştirdi ve birkaç kod girdi. Ne yaptığını anlamıyordum.

"Bak şimdi." Böyle diyip bilgisayar ekranını bana çevirdi.

"Telefon okulda bir yerde şu an. Haritanda konumunu işaretledim. Sen yanına gittiğinde telefonla aranda çok az bir mesafe çaldığında senin telefonuna uyarı gelecek ve onun telefonunda alarm çalacak." Kafamı sallamıştım.

"Bunu nasıl yaptın?"

"Kız abisiyiz Helin, ne çeşit lavuklarla uğraşıyoruz." Gülümseyerek kafamı salladım.

Bilgisayar odasından çıktığımda Arda'yla burun buruna geldim.

"Neden burada bekliyorsun?"

"Seni arıyorum, iyi misin?" Omuz silkmiştim bu sorusuyla birlikte.

"İyi olacağım."

Bakışları endişeliydi.

"Bana yardım etmen lazım." Söylediğim şeyle kaşları çatıldı.

"Hangi konuda?"

Umut'un anlattıklarını anlattığımda kaşları havalandı. Umut kimseye anlatma demişti ama Arda kimse değildi ki.

Arda'ya da güvenemeyeceksem kimseye güvenemezdim.

Bizim sınıfa geldiğimde telefonu çantaların yanında dolaştırdım.

Kimseden çıt çıkmıyordu.

Ofladım.

"Ne yapacağım Arda ben?" Mutsuz bir şekilde bakıyordum gözlerinin içine.

"Halledeceğiz Helin. Biz hep hallettik." Söylediği şeyle gözlerim doldu.

"Aptal bir şey yüzünden aptal takımdan da atıldım." Neden böyle olmuştu, her şey üst üste gelmişti?

"Demek ki böyle bir şey yaşanması gerekiyormuş onlardan vazgeçebilmen için. Kötü zannettiğin bazı şeylerdeki iyiliği görmen gerekmez mi? Seni bırakmaya meyillilermiş. Sana güvenmeyen bir takımla bunu bilmeden beraber kalmak daha kötü değil mi güzelim?" Gözlerimdeki yaşlar akarken sonda söylediği kelimeyle daha da çok ağlamaya başlamıştım.

Ben duygusal değildim ki, ağlayamazdım. Neden Arda'nın yanında o savunmasız beş yaşımdaki kız çocuğuna dönmüştüm?

"Ağla, rahatlayana kadar. Gel böyle." Omzunu gösterdiğinde omzunda ağlamak yerine ona sarıldım. Arda'yı çok özlemiştim; onunla yakın olmayı, sürekli birlikte olmayı.

Kavga etmeden durabilmeyi...

Yavaş yavaş sınıfa insanlar girmeye başlamıştı. Arda belimdeki elini çekip yüzümü avuçları arasına almıştı. Gözyaşlarımı sildiğinde gülümsedi.

İçerisi tam takım dolmuştu. Hocayla birlikte içeriye giren Aren'e baktım.

Aren 12-C'de değil miydi?

"Evet gençler, farklı sınıftan gelen arkadaşınızla tanışın. Aren Köksal." Aren kısaca kendini tanıtmıştı.

"Boşluğumuz yok..." Hoca düşünceli bir sesle konuşmuştu. "Ben şöyle oturabilirim." Bizim yanımızı gösterdiğinde Arda'nın kaşları çatılmıştı.

"Ben ortaya mı oturacağım?" Sorgularcasına bakıyordum yüzüne.

Kendimi Arda'ya doğru yanaştırdıktan sonra Aren de oturmuştu.

Telefonuma gelen bildirimle sessizliğim bozuldu.

Hedefe ulaşıldı.

Aren'in cebindeki telefon çaldığında bakışlarım ona kaydı. "Hocam kusura bakmayın, alarm kurmuşum unuttum herhalde." Telefonu eline aldığında kaşları çatıldı. Elimdeki telefonla onun arasında gidiyordu bakışlarım.

O da anladığımı anlamış olacak ki endişeyle bana döndü. Sessizliğimi bozmuştum.

"Siktir!"

10 Numara || Arda GülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin