Gözlerimi parlak beyaz ışığın rahatsız etmesiyle ve başımdaki tarifi zor acıyla açtım. Büyük ihtimal asansörde bayıldığım an başımı sertçe vurdum. Şu an nerede olduğumu anlayabilmek için gözlerimi etrafta gezdirdim, muayenehanede değildim ama oraya da benziyordu. Doğrulup etrafı dikkatlice incelemeye devam ettim çok geçmeden duvardaki fotoğrafı gördüğümde anladım, burası Bay Park'ın odasıydı. Demek ki beni buraya getirdi ama neden odasına getirme gereği duydu ki? Acile de götürebilirdi ya da asistan odasına da bırakabilirdi. Bu düşüncelerimle boğuşurken kapının açılma sesini duyduğumda arkama hızlıca döndüm. Bay Park'ı görünce tebessüm ettim.
"Demek uyandın. Günaydın o hâlde." Bana bakmadan masasına doğru yürüyordu.
"Teşekkür ederim.." Saygıyla eğildikten sonra ona baktım ama o elinde iki tane karton bardağıyla masasına geçmişti.
"Teşekkür etmen için yapmadım, ben bir doktorum ve yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım ederim. Ve Baekhyun, mâdem asansör korkun vardı neden daha önceden başka bir yolunu bulmadın? Yangın merdivenleri ya da normal merdivenler keyfiye yapılmıyor hm?" Tanrım bu adam nefes almadan nasıl bu kadar uzun konuşabildi? Sanarsın taramalı tüfek...
"Kusura bakmayın fakat söylersem aptallık olduğunu söylersiniz diye söylemedim. Açıkcası sert çıktınız ve çekindim ayrıca efendim kendimi oldukça sıktım ve bayılmamaya özen gösterdim... Ve.. Neyse." Bence susmalıydım yoksa ilk günden kovulacaktım. Şu çenemi tutmayı becerebilsem harika olacak. "Neyse.. Teşekkürler yine de.."
"Aptallık? Doktorların da korkuları vardır veya çekinceleri vardır. Biz de insanız. Fobin komiklik ya da aptal durumuna düşeceğin bir konu değil. Sert çıkmama alışman lâzım yoksa anlaşamayız. Ayrıca yerinde olsam Byun, çok sesimi çıkartmazdım. Benim sayemde şu an hastanedesin, başhekime kalsaydın şu an kovulmuştun." Haklıydı, şu an onun sayesinde kovulmanın eşiğinden dönmüştüm. Başımı olumlu sallayıp tebessüm ettim.
"Ben gideyim siz arkadaşınızı bekliyor olmalısınız."
"Arkadaşım? Hayır ben sadece bunu sana getirmiştim. Hm, bunu dostça bir yaklaşım olarak görebilirsin ya da her ne diyorsan. Ne tür seversin bilmiyorum ama Latte aldım. Neyse afiyet olsun." Beni düşünmüş, kahve almış... Byun, sen kaptın bu işi oğlum. Kahveyi memnuniyetle alıp karşısındaki koltuklardan birine oturdum ve bir yudum aldım. Latte severdim evet, kalbimi kazandın kepçe. Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra arkasına yaslanıp bana baktı ve konuşmasına devam etti. "Evet kendinden bahset bakalım."
"Ben, anneannemle yaşıyorum, pek kimsem yok öyle arkadaşlarım da yok.. Çok zeki olduğumdan çevremde kimse yok bence ahaha... Küçüklüğümden beri tek hayalim doktor olmaktı.."
"En azından senin öyleymiş." Kaşlarımı kaldırarak ona baktım, bu adam nasıl doktor olma hayaliyle yanıp tutuşmamış?
"Siz istemediniz mi?" Omuz silkip kahvesinden bir yudum aldı ve kocaman kahve gözlerini gözlerime dikti.
"Hayır, boşver beni."
"Kısacası ben böyleyim.." Ortamda buruk bir sessizlik oluştu ama o sessizliği güzel kalın sesi bozdu.
"Ne hoş. En azından birimiz gerçekten doktor olmayı istemiş. Anlatsana insanın ebeveynleriyle iyi anlaşması nasıl bir his?" Demek ki ailesiyle arası kötüydü..
"Ebeveynden kastınız anneannem ise pek güzel sayılmaz zaten bana ailemden kalan sadece o başka kimsem yok dediğim gibi... Biraz da siz kendinizi anlatın kıdemlimi tanımak isterim." Yüzü bir anda değişmişti arkasına yaslanıp omuz silkti.
"Beni zamanla tanıyacaksın, zaten çok önemli biri değilim." Telefonu çalınca kaşlarını kaldırıp bana durmam için işaret verdi. Telefonu açıp burukça gülümsedi. "Efendim anne? Evet anlıyorum, tamam bu akşam gelirim." Annesiyle arası iyiydi demek ki ama yüzündeki buruk gülümsemenin sebebini öğrenmek isterdim. Telefonu kapattığında heyecanla sorumu yönelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SURGEON {CHANBAEK}//TAMAMLANDI
FanfictionBirbirini ardını kesmeyen maceralar ve aksiyon dolu olaylar, bir yandan hastanenin yoğun çalışmasının ardında Cerrah Chanyeol ve asistan Baekhyun'un başından geçenler..