22. Bölüm

2.6K 122 13
                                    

Bölüm şarkısı~
• Caddelerde Rüzgar•

Satır arası yorumlarını unutmazsak muq olur hiaa


"Kızım, güzelim nasılsın? N'olur cevap ver bana, böyle yapma n'olur" dedi.

Cevap mı istiyordu benden? Ne demeliydim? Kızım demişti bana. Kızı mıydım? Ciddi miydi? Ne diyordu bu adam Allah aşkına?

Ona boş boş bakmayı kesip cevap verdim. "N-ne dememi bekliyorsun?" Vereceği cevabı beklemeden gözlerimi dışarıya çevirdim. Güneş vardı, yakıcı bir güneş vardı. Oysaki en son kasım ayının hüzünlü, sert soğuğu vardı.

4 ayım çöp olmuştu. 5 ay sonra ölecektim ve 4 ayım çöp olmuştu. Üniversite sınavım vardı ve 4 ayım çöp olmuştu. Yaşayacaklarım vardı ve 4 ayım çöp olmuştu.
Geç kalmıştım herkese,
her şeye..
Cevap vermemişti, zaten yüzü de yoktu. Yani.. öyle olması gerekirdi dimi.

Ben bunları düşünürken içeriye Toprak girdi. Elindeki dosyayı kenara koyup bana döndü. "Daha iyi misin ağrın var mı?" Diye sordu evet anlamında başımı salladım. Ameliyattan olduğunu düşündüğüm bir ağrı vardı göğsümde. "Tamamdır ağrıların için ağrı kesici verilecek yapmamız gereken bir takım testler var istersen şimdi yapabiliriz istersen de daha sonra hazır olduğunda yaparız nasıl istersin?" Diye sordu sorusuna tam cevap verecekken içeriy abi tayfası ve -ikizler- girdi.

Geçip oturduklarında hepsinin gözü bana döndü bakışlarındaki telaş yerini korurken yorgunluk, özlem ve  pişmanlık da eklenmişti.

Gözlerimi onlardan çekip tekrar toprağa çevirdim. Bana bakıyordu boğazımı temizleyip konuşmaya çalıştım.
"B-ben  istemiyorum"
Sesim berbat çıkıyordu boğazımın acısı ise cabasıydı.

Toprak geçmiş olsun diyip çıktıktan sonra ortama kasvetli bir sessizlik  çökmüştü.

Takıldığım tek bir nokta vardı. Herkes çok sakin ve hiçbir şey yaşamamış gibi davranıyordu. Bunu istemiyordum bağırmak, çağırmak "neden?" diye sormak istiyordum ancak bunu yapamayacak kadar halsizim.

Ben bunları düşünürken elinde bir tepsi yemek ile Onur girdi. Yatağın kenarındaki küçük masaya bıraktı ve o da oturdu. Atakan ayağa kalkıp yatağın ucuna oturdu ve tepsiyi önüme koydu. "Küçüğüm biraz yemen lazım lütfen" dedi. Sesi acı dolu, yalvarır gibi çıkmıştı.
Ne?  Ne anlatıyordu bu adam? Ciddi miydi Allah aşkına?

Tepsiyi hızla yere ittim. yemekler yere dağılırken ayağa kalktım. Ani hareketimle kalbime bir acı saplanırken dik durmaya çalıştım. Öfkeliydim fazlaca...

"Ne diyorsun ya sen? ne yapıyorsunuz?  Ölüyordum ya ben ölüyordum. Sizin bu saçma sapan tripleriniz yüzünden ölüyordum. Hiçbir şey olmamış gibi davranamazsınız!"
Kalbimdeki acı artıyordu ama artık susacak değildim.

Murat Bey'e döndüm. Bir kez baba demek için, bir kez gözündeki o şefkati görebilmek için yapmadığım şey kalmayan adama döndüm.
"Ya sen bana tokat attın tokat. Gözünü bile kırpmadan vurdun bana. neden peki, sana baba dediğim için mi? Gerçekten mi? Merak ediyorum da nasıl miden aldı tüm bunları?
BENİM ALMIYOR ÇÜNKÜ!!"

Nefes nefeseydim. Delirmiş gibi odada da oradan oraya dönüp duruyordum. Kalbim acıyordu fazlaca hem de. Baran beni durdurmaya çalışıyor bir yandan da  sürekli saatine bakıyordu.

Atakan daha fazla dayanamamış olacak yanıma gelip başımı ellerinin arasına aldı. "Küçüğüm lütfen sakinleş bak ameliyattan yen-"

"Ne sakinleşmesinden bahsediyorsun sen ya! Ne sakinleşmesi! Bu kadar normal davranamazsınız, yapamazsınız bunu bana! Yeter art-" Dedim ama kalbime saklanan büyük acıyla devam edemedim ve kendimi karanlığa bıraktım.

---------------------------------------

Bölüm biraz kısa oldu ama idare edin artık.

Size söz diğer bölüm en az 2000 kelime olacak.

Voteeeee!

YARININ KIRIKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin