"Gidenler; arkasında bıraktıkları için, kalanlar; arkada bırakılan oldukları için acı çeker."
wildest dream-taylor swift
Uzun zaman sonra uykumdan gördüğüm kabuslar yüzünden değil, şiddetli bir kapı gürültüsünden dolayı uyandım.Bu da pek iyi bir uyanma şekli değildi ama kabuslardan daha az korkutucu olduğu bir gerçekti.
Kapı gürültüyle çalınmaya devam ederken buna yüksek sesli konuşmalar da eklendi. Kaşlarıma çatarak huysuzca homurdandım ve yerimde kıpırdandım. "Şu siktiğimin kapısına baksanıza!"
Bu dediğimden sonra kapıdan gelen gürültü kesildi. Etrafta kısa süreli bir sessizlik olsa da bu sessizliği önümden gelen yüksek sesli horlama sesi bozdu.
Gözlerimi açtığım sırada kapı tekrar sertçe çalındı. "Açsanıza kapıyı hıyar herifler!" dedi birisi neredeyse kükreyerek. Ardından kapı kırılacak derecede tekrar çalındı.
Yerde yatan Anıl abim seslere karşılık sıçrayarak gözlerini açtı. Gözlerini kırpıştırarak kafasını hızlıca iki yana salladı. Sanırım kendine gelmeye çalışıyordu. Kapı tekrar çaldığında Anıl abim küfrederek yerinden kalktı. Yüzünü sertçe ovuşturarak kapıya ilerledi.
Bende o sırada başımı yasladığım yastıktan kaldırarak koltuğun diğer ucuna baktım. Bir dizini kendine çekmiş diğer dizini ise koltuktan sarkıtmış, bana dönük olan Han'ı gördüm. Bir kolunu dirseğinden kırarak yumruk yaptığı elini çenesinin altına dayamıştı. Ve kesinlikle şaşırmadığım şey, kısık kehribarlarının yüzümde olmasıydı. Beni izliyordu. Yeni uyanmış olmalıydı, ya da hiç uyumamış. Göz altları hafif şişti.
Ben gözlerine dalmışken o bir anda gülümseyerek tüm dikkatimin dudaklarına çevrilmesine neden olmuştu. "Günaydın Anka." dedi, boğuk çıkan sesiyle.
Gözlerim tekrar gözleriyle buluştuğunda salak gibi ona bakmamak için hafifçe tebessüm etmeye çalıştım. "Günaydın Han." dedim, bende kısık bir sesle.
O sırada bu garip atmosferi bozan bir ses aramıza girdi. "Senin burada ne işin var lan?"
Akın abim.
Kaşlarımı çatıp yerimden doğrulduğumda sadece Akın abimi değil, babamı da burada görmek beni şaşırtmıştı. Burada ne işleri vardı? Hem de sabah sabah?
Babam, kapının önünde Anıl abimle konuşuyordu. Anıl abim bakışlarını etrafta gezdirerek ensesini kaşıyordu. Mahçup bir hali vardı fakat babam pek sinirli gözükmüyordu. Onları kısa süreliğine boş verip tekrar Akın abime baktım. O biraz öfkeli gözüküyordu işte. Ateş saçan gözlerinin hedefi yanımdaki bedendi.
"Sana bir soru sordum!" dedi, Akın abim dişlerini sıkarak. Han'ın cevap vermemesi onu daha çok sinirlendirmişti.
Başımı yavaşça Han'a çevirdiğimde zaten bana baktığını görmüştüm. Bir anda sertçe çarpan kalbimle kaşlarımı çatıp bakışlarımı ondan çektim. Bu da neyin nesiydi amına koyayım?
"Seni ilgilendirmez, göt herif."
Akın abim sinirle güldü. O sırada Anıl abim ve babam da içeriye geliyorlardı. "Beni ilgilendirmez? Kardeşimin evine gelmişsin, bir de kalmışsın amına koyayım! Tabii ki ilgilendirir!"
Dudaklarımdan alaylı bir nefes döküldü, başımı çevirerek dudaklarımı kıvırdım. O kadar samimi gelmiyordu ki bu davranışları bu konuşmayı bile beni korumak için değil de Han'a sinir olduğu için yapıyor gibiydi. Yıllardır bir kere beni arayıp sormamıştı iki dakikada mı korumacı abi kesilmişti? Anıl abim en azından düzeltmek için çabalıyordu. O ise hiç bir şey yapmadan ortada 'ben abisiyim' diye geziyordu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mezardan Çıkan Geçmiş
FantasíaGeçmişin yaralarıyla dolu, iyileşmemiş bir kız, Anka Safir. Geçmişin üzerine toprak gömen, acılarına lal olan bir adam, Han Bozkurt. İki yaralı insan, bir araya gelip birbirlerine yara bandı olduğu zaman, savaşmak çok daha kolaydı. Peki onlar, kendi...