12-Dance of hope

1K 93 51
                                    

İthaf: Babylinomin 💖
180623
derniére danse -İndila

Amaçsızca dolaşılan her yerden yalnız ayrılmamalıydı. Belki de son bir defa dans etse tüm yorgunluğunu atardı. Eziyetlerinden kurtulmak için dans etti. Sadece genç kız ve genç oğlan birbirlerine tutunmuş dans ediyorlardı. Dans, dans, dans...

***
17 Aralık Perşembe

Ders saatlerinden kırk  dakika önce okul grubundan mesaj gelmişti. Salondaki sehpanın iki kenarına oturmuşlardı. Yeni kahvaltı yapıyorlardı. Jae, Chan için de yüksek sesle okudu mesajı, "Dün gece yaşanan sağanak yağışta okulumuz su içerisinde kalmıştır bu yüzden okul bir günlüğüne tatildir."

"Sabahın köründe boşuna kalktık o zaman."  diye sızlandı Chan. Jae telefonu bırakıp sessizce yemeğine odaklandı. Ciddi anlamda sabahın körüydü ve daha yeni güneş doğuyordu. Açtı, şu an sadece yemeğini yemek istiyordu. "Yemeğini ye uyursun."  dedi Jae onu rahatlatmak için ama unutmuştu.

Chan umutsuzlukla konuştu, "İstesem de uyuyamam ki, zaten şurada bir buçuk saat uyumuşum. Onda da kalkmak zorunda kaldım." Çubuklarını yemeğin içerisinde gezdirdi.

"İnsomnia hastalarının aşık olduğu kişiler yanında olunca daha kolay uyuduklarını duydum, neden Eun'u çağırmıyorsun? Sarılıp uyuyun işte." Jae ona her türlü konuda yardımcı olmak istiyordu. Chan onun her kötü anında yanındaydı, bu kadarını da yapması gerekiyordu. Chan gülümsedi ona, "Arayayım bi'. Gelebilir mi emin değilim." dedi.

Jae gözlerini devirdi ve "Lan kız arka sokakta oturuyor!" dedi. O sırada Chan, Eun'u arıyordu. Tabağındaki yemek bitince ayağa kalkıp mutfağa gitti. Tabağı makine koyduktan sonra odasına gitti. Bavuldaki eşyaları yerleştirmeye başlayacaktı. Sonra Eun gelince de giderdi dışarı. Hoş olmazdı çünkü, sevgilinin evine geliyorsun ama en yakın arkadaşı da orada kalmaya başlamış. Her ne kadar biliyor olsa da Jae iyi hissetmezdi böyle karşısına çıkarsa.

İlk önce kıyafet bavulundan başladı. Kulaklığını alıp kulaklarına taktı, bir tane 'speed up' listesi başlattı. Bavulu açıp içindeki kıyafetleri dolaba yerleştirmeye başladı. Tişört, sweatshirt, cropları gruplayarak bir tarafa yerleştirildi. Sonra da şort, eşofman, pantolon şeklinde gruplayarak onları yerleştirdi. Askılık kısmına da etek ve ceketlerini yerleştirdi. Çalışma masasının sandalyesine oturdu.

Nereye gidebilirdi ki? Yuqi ile buluşmak istese o okuldaydı. İş için tekrar avukatlık bürosuna gidebilirdi. Masadaki su bardağından bir yudum aldı ve kalkıp giyindi. Ceketini giydiği sırada zil çalmıştı. Hemen çantasına kulaklık ve birkaç şey daha atıp odadan çıktı. Chan kapıyı açıyordu o sırada.

"Chan ben çıkıyorum. İş için avukatlık bürosuna gideceğim. Ondan önce de biraz dolaşırım." diye açıklayarak ayakkabılarını giydi. O sırada merdivenlerden Eun gelmişti. Eun'a selam verdi ve "İyi uykular size. Ben çıktım." dedi.

Merdivenlerden inerken telefonu çaldı. Cebinden çıkardı telefonu, Minho arıyordu. "Efendim Minho? Hmhm...Bende oraya gidecektim zaten gerek yok." Son basamağı da inip apartmanın kapısını açtı. Minho konuşuyordu hâlâ. "Minho gerek yok dedim. Kendim gidiyorum işte." dedi son kez ve başını kaldırdı. Minho'yu karşısında görmeyi beklemiyordu.

Şaşkınlıkla telefonu kapattı, "Niye sormadan geldin? Gerek yoktu." dedi. Minho güldü ona, "Büroya gidecektin sonra hiçbir şey yapmadan geri dönecektin. Bu gün öğleye kadar kapalı." dedi ve kolundan tutarak yanına çekti onu. "Gidelim hadi."

Voices |Lee Minho|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin