40-Illness

652 70 90
                                    

010823

16 Eylül
Ay ışığının aydınlattığı odada içine çöken sıkıntıyla gözlerini açtı Minho. Jae'ye baktı uyuyordu. Komidine dönüp suyunu aldı. Bir yudum içip tekrar yerine koydu bardağı. Yorganı üzerinden çekip kalktı ayağa, terliklerini giydi. Salona girip balkona çıktı. Hafif esiyordu. Sehpadan paketi alıp bir tane çıkardı içinden. Yakıp dudaklarına götürdü.

Sigarasını söndürdükten sonra banyoya gidip ellerini yıkadı. Ardından odaya geri döndü. Yatağa yatıp elini kızın beline koydu. Jae bir şeyler mırıldanarak ona döndü, "Üşüyorum." dediğini seçebilmişti Minho. Kaşlarını çattı, yorganı iyice kızın üzerine çekti. "Neden ki?" dedi kendi kendine. Kızın belindeki elini alnına çıkardı, sıcacıktı. Ateşi vardı.

Üzerindeki yorganı hemen çekti, doğruldu. Yataktan kalkıp ona beklemesini söyledi. Banyoya gidip dolapları karıştırdı endişeyle, küçük bir tane havlu aldı. Onu ıslatıp suyunu sıktı iyice. Tekrar odaya döndü, Jae yorganı üzerine çekmiş; uyukluyordu. Yatağa yaklaşıp dikkatlice çekti yorganı, Jae ona yalvarırcasına baktı. "Lütfen, çok üşüyorum." dedi. Minho yatağın kenarına oturdu. Buruk bir gülümsemeyle baktı ona, elini yanağına koyup okşadı. "Güzelim, üzgünüm. Daha çok üşürsün yoksa. Tamam mı?" dedi.

Jae onu mırıltılarla onayladı. Minho kızın saçlarını alnından çekti, elindeki bezi alnına yerleştirdi. "Bir de bana dedin o kadar, hasta olacaksın diye." diye söylendi Minho. Saçlarını okşamaya başladı.

Elini kızın boynuna değdirdi, yanıyordu ciddi anlamda. "Bu iş böyle olmayacak." diye mırıldandı. Alnındaki bezi bir kenara koydu. Ayağa kalkıp kızı belinden ve bacaklarından tutup kaldırdı. Banyoya doğru ilerledi. Duşakabine dikkatlice bıraktı onu. Jae dengesini koruyunca kızın tişörtünün eteklerini tuttu. Jae bileklerinden tuttu onu, "Yapma." dedi kapanmak üzere olan gözleriyle. Minho bir elini çekti, kızın yanağında gezdirdi parmaklarını. "Birtanem, vücuduna su değmesi lazım ki daha iyi ol. Sadece tişörtünü çıkartacağım." dedi. Ona bir şey olmasından korkuyordu.

Jae titrek bir nefes verdi, "Tamam." diye mırıldandı. Minho kızın tişörtünü çıkartıp tişörtü bir kenara bıraktı. Kız yarım atletiyle kalmıştı. Musluğa dönüp suyu ayarladı, çok soğuk değildi ama sıcak da değildi. Suyu eliyle kontrol edip kızın üzerine tuttu. Jae bedenine değen soğuk suyla hafifçe geriye kaçtı, "Minho, çok soğuk. Üşüyorum." dedi ve kollarını bedenine sardı.

"Bebeğim üzgünüm, yapmak zorundayım." dedi Minho, Jae'nin yüzüne yapışan saçlarını kenara iterken. Elini alnına yerleştirdi, hâlâ çok sıcaktı. Duş başlığını diğer eline tuttu, o elini kızın yüzüne kapattı. Suyu kafasına tuttu. "Çok soğuk." diye mırıldandı. "Jae dayan, geçecek." dedi Minho suyu omuzlarına tutarak. Kızın gözleri doldu, "Çok soğuk, Minho." dedi Minho'nun bileğinden tutup suyu uzaklaştırmaya çalışırken.

Minho onu gözlerinin dolduğunu görünce hemen suyu kapattı. "Özür dilerim." dedi. Kapının arkasındaki havlusunu alıp ona sardı. Duş işe yaramıştı, daha iyiydi. Hemen odaya ilerletti onu. "Şortun da ıslandı, sen giyinip beni çağır. " duraksadı, "Yapabilirsin değil mi?" diye sordu çekinerek. Jae kafasıyla onayladı onu. Minho kapıyı çekip mutfağa ilerledi.

Derin bir nefes verdi. "Sadece üşüttü, bir şeyi yok." diye mırıldandı kendi kendine. Kötü düşüncelerini kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Aburcubur çekmecesine bakındı, bir kraker paketi görüp eline aldı. "Minho!"

Jae'nin seslenmesiyle krakeri alıp odaya ilerledi Bir şeyler yemesi lazımdı illaki ama saat dört olduğu için bir şey yapamazdı. Jae de tam odadan çıkıyordu. Işık düğmesine bastı. "Daha iyi misin?" diye sordu Minho, onu belinden tutup tekrar odaya girmesini sağlarken. "Evet." dedi Jae. Minho onu yatağa oturttu, elindeki krakeri açıp yanına oturdu. Bir tane çıkarıp kıza uzattı, "Biraz ye bundan, sabah hastaneye gideceğiz." dedi.

Jae uzattığı krakeri alıp bir ısırık aldı. Minho'nun başını hasta olacaksın diye ağrıtıp kendisi hasta olmuştu, trajikomikti. Minho ayağa kalkıp bir saç havlusu aldı, Jae'nin önünde durup saçlarını dikkatle kurutmaya başladı. Jae onun yüzünü inceliyordu, sanki tanrı onu özenerek yaratmış gibiydi. Sanki tanrının özenle çizdiği bir tablo, özenle yaptığı bir heykel... Tamamen olağanüstüydü. Onun yanına yakışıyor muydu?

Minho kızın gözlerine çevirdi gözlerini, tebessüm etti. Gözlerini tekrar saçlarına çıkardı, kurutmaya devam etti. "Niye öyle bakıyorsun?" diye sordu, az konuşan Minho; Jae'nin yanına gelince konuşkan durumuna düşüyordu. "Nasıl bakıyorum?" dedi Jae, burnu tıkalı olduğu için değişik çıkan sesiyle. Minho küçük bir kırıktı bıraktı dudakları arasından. "Hayranmış gibi." dedi.

Jae güldü, "Öyleyim çünkü." dedi ve kollarını oğlanın beline doladı, kafasını karnına yasladı. Minho'nun kolları havada kalmıştı, beklemiyordu bunu. Gülümsemesini büyütüp havluyu kızın omuzlarına bırakıp kollarını ona sardı. "Harika bir insansın. Teşekkür ederim, her şey için." dedi. Minho kaşlarını çattı, onu kendinden ayırdı. "Niye veda konuşması yapıyormuş gibi söylüyorsun?" diye sordu. Korkmuştu; onu bırakmasından, ayrılmasından, gitmesinden. Kalbi korkunun etkisiyle hızlanmıştı.

Jae kafasını kaldırmış, onun yüzüne bakıyordu. Yüzünde mimiğe dair bir şey yoktu. Yutkundu, "Veda konuşması yapmıyorum." dedi. Titrek bir nefes verdi, gözleri dolmuştu. Gözlerini kaçırıyordu, "Sen her zaman, her koşulda yanımdasın ama ben bunu neden yaptığını anlayamıyorum. O kadar mükemmelsin ki, istediğin her kızı elde edebilirsin. Niye beni seçesin ki? Bazen peşindeki kızların ne düşünebilecekleri aklıma doluşuyor. Ben yeteri kadar güzel değilim, sana layık değilim-"

Ağlamaya başladığında Minho kollarını ona sardı, "Şhh, sen benim tanıştığım ve tanışabileceğim en mükemmel kişisin. Bir daha böyle bir şey duymayacağım." dedi. Bir eliyle saçını okşuyordu, saçlarına bir öpücük bıraktı. Onun da gözleri dolmuştu, böyle hissettiğini bilmiyordu. Anksiyetesinin geçtiğini sanıyordu.

"Özür dilerim." dedi Jae hıçkırıklarının arasında. Minho yutkundu, gözyaşları birer birer terk ediyordu gözlerini. "Hayır, sakın. Özür dileme. Aşığım sana, mükemmel birisin Jae. Seni sevmemem için bir neden yok. Mükemmelsin, seni çok seviyorum. Sakın bırakma beni, diğerlerinin ne düşündüğü önemli değil."

Jae'yi biraz ayırdı kendinden, gözyaşlarını sildi. Yanına oturup onu kendine çevirdi. "Sen de ağlıyorsun." dedi Jae ve titreyen elleriyle Minho'nun gözyaşlarını silmeye çalıştı. Minho kollarını kızın beline sardı, yüzünü boynuna gömdü. "Hastasın Jae, uyuman lazım. Böyle şeyleri düşünme tamam mı?" dedi boğuk çıkan sesiyle. Jae de ellerini oğlanın sırtında gezdiriyordu. "Tamam." diye mırıldandı. Minho onun boynuna bir öpücük bırakıp geri çekildi.

Kraker paketini komidine bırakıp yatağa uzandı Jae. Minho da ışığı söndürüp yanına uzandı. Kollarını beline sarıp gözlerini kapattı.
__________
Selam
Çok hoj bir bölüm oldi
Neyseeee
Oy vermeyi unutmayın bebekler
Yeni yayınladığım Bang Chan kitabına bir bakın derim zaten bir bölüm var
Çok öptüm siziii

-940 kelime

Voices |Lee Minho|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin