50-Aussie time

715 62 139
                                    

-Ekstra Uzun Bölüm-
250823

-1 Yıl Sonra-
25 Aralık
Chan arabayı ağacın gölge yaptığı yere park etti. Jae heyecanla siyah cipin içinden çıktı. Havayı soludu, deniz kokusu kadar güzel bir şey yok, diye geçirdi aklından. Ama Avustralya havası bir ayrıydı. Minho da arabadan indi, o da heyecanlıydı. Chan arabadan inip bagajı açtı, şemsiyeyi çıkarıp Minho'ya uzattı. Sandalyelerden iki tanesini sırtına taktı, diğer ikisini Minho'ya verdi. Jae de piknik çantasını eline aldı, hâlâ arabanın içinde telefonda annesiyle konuşan Hannah'a seslenip gelmesini işaret etti.

Piknik çantasını ona verip havluların ve benzeri eşyaların olduğu çantayı koluna taktı, Chan ona arabanın anahtarını uzatttı. Jae anahtarı alıp bagajı kapattı, Minho'nun yanındaki yerini alarak plaja girdiler.

"Buranın bu kadar boş olması normal mi?" diye sordu merakla. Chan etrafa bir göz attı, "Evet, daha çok dizi ve filmler için çekimlere geliyorlar buraya. Bu da bilindiğinden gelmiyor insanlar."

Chan ona açıkladığında kafasıyla onayladı. Hannah, Chan'a omuz attı. "Sanki tüm yılını burada geçiriyormuş gibi konuşma!" diye sitem etti. Abisini görememek onu kırıyor olmalıydı, fakat belli etmeyi sevmiyordu. "Benim de bir okulum var, Hannah. Avustralya'da aynı nitelikte bir okul bulamam." dedi Chan, Hannah'ı saçlarını karıştırarak. Hannah göz devirip saçlarını düzeltti.

"Düşünsenize biz birazdan bu sıcakta denize gireceğiz, Kore'de kar yağıyor." dedi Minho, ilginç bir bilgi verirmiş gibi. Jae kıkırdadı ama cevap vermedi.

İlerledikçe kumlar terliklerinin arasından geçip gidiyordu. Çok hafif bir esinti vardı, bu gençlerin saçlarının dalgalanmasına sebep oluyordu. Denize kalan dört-beş metreyle durdular. Katlanan sandalyelerden birini Jae'ye uzattı Minho. Jae sandalyeyi alıp açarak yerleştirdi, elindeki çantayı üzerine bıraktı. Bu sırada Chan ve Hannah iki sandalyeyi de açmıştı.

Hannah, Jae'ye yaklaştı. "Jae biz girelim hadi. Onlar halletsin burayı." dedi. Chan bir iç çekti şemsiyeyi kurmaya çalışırken, "Unnie, Hannah." diye düzeltti onu. Saygıya dikkat veren biriydi. "Ah, sorun değil." dedi Jae. Hannah sırıttı, "Bak sorun değil diyor, bay çok bilmiş." dedi alayla ve üzerindeki tişörtü çıkardı. Jae de onun gibi yaparak tişörtünü çıkardı, Hannah gibi bikini üstüyle kalmıştı. Altındaki şort deniz şortuydu, böyle girecekti denize. Tişörtünü sandalyelerden birine bıraktı. Hannah kot şortunu da çıkardığında beraber denize ilerlediler. Terliklerini bırakıp birer adım attılar.

"Ov, soğukmuş!" diye mırıldandı Jae. Hannah ona karşılık kıkırdadı, hızla birkaç adım attı. Su onun belinin biraz altına geliyordu. Jae'nin kolundan tutup çekti bir anda. Küçük bir çığlık bıraktı dudakları arasından, soğuk suyu boylamıştı. Hemen çıkıp saçlarını düzeltti, "Hannah!" diye bağırıp ona su sıçrattı.

Minho onu uzaktan izleyip tebessüm etti. Kızın sandalyeye özensizce bıraktığı tişörtü alıp katladı, sandalyenin kenarına bıraktı. Ardından sandalyeye oturdu.

Chan da tişörtünü çıkarıp sandalyelerden birinin üzerine bıraktı. Minho kafasını ona çevirip süzdü onu, "Çok pis düştüm, kimse kaldıramaz beni." dedi alayla. Chan gülerek kol kaslarını sıktı, birkaç poz verdi ona. "Lütfen beni boğ." dedi Minho yine aynı tonla. Chan en sonunda büyük bir kahkaha patlattı. Jae koşarak denizden çıktı yanlarına geldi. "Benden bu kadar." dedi. Chan sinsice sırıttı, Jae sandalyelere ilerlerken bir anda onu belinden tutup kaldırdı. Hızla denize koştu, "Hey! Bırak beni! Pislik herif!" diye bağırdı Jae. Chan onu denizin üzerinden biraz daha ilerletti ve bir anda fırlattı.

Voices |Lee Minho|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin