22-Minho's moving

739 83 74
                                    

120723

4 Ocak
Bardak paketlerini açıp makineye dizdi, iki tane tezgaha bıraktı. Tabakların paketini açtı bu sefer. Onları da makineye yerleştirdi teker teker. Fazla yoktu zaten 8 taneydi. Her şeyden sekiz tane almıştı oğlan, fazlasına gerek yoktu. Diğer şeyleri de makineye yerleştirdikten sonra tezgaha bıraktığı iki bardağı alıp elinde yıkadı.

Musluğu kapattığı sırada belinden karnına doğru dolanan kollar ve omzunda hissettiği yüzle gülümsedi. "Söyleseydin birlikte yapardık." dedi Minho. "Sen kıyafetlerini yerleştiriyordun, gerek yoktu zaten." dedi kız. Minho kıkırdadı, kızın boynuna bir öpücük kondurdu. Geri çekilip kendisine döndürdü onu, ellerinden tutup salona ilerletti onu.

"Film izleyelim." diyip koltuğa oturttu onu. Yanına oturdu. Jae kaşlarını çatarak ona döndü, "Daha evin yapılacak işi çok." dedi. Minho dudaklarını büzdü, "Akşam izleyeceğiz o zaman?" dedi. Jae ayağa kalktı gülerek, "Tamam, tamam. Şimdi sen burayı süpüreceksin, bende banyoyu temizleyeceğim." dedi. Ellerini çırpıp banyoya doğru ilerledi.

Sabah duvara monte ettiği şarjlı süpürgeyi eline aldı. Salonu süpürmeye başladı. Koltuk, sehpa, yatak, dolap vb. şeyleri annesi tatilde geldiğinde almıştı zaten. Ek bir masrafa girmemişti yani. Sadece uzun süredir eve girilmediği için çok pisti.

Salon bitince koridoru süpürmeye başladı. Kapısı açık banyonun önünden geçerken duşakabinin önünde dikilen üzeri ıpıslak olan Jae'yi görünce kahkaha attı. Süpürgeyi kapatıp onun yanına gitti. "Gülme!" dedi Jae sinirle. Minho kahkahasını bastırmaya çalışarak "Nasıl oldu bu?" dedi.

"Duşakabinin içini temizliyordum duş başlığı elimden kaydı. Suyu kapatacağım derken bu oldu."

Minho güldü, "Niye geri almak varken suyu kapatmaya çalıştın?" dedi alayla. Jae ölümcül bakışlarını yolladı ona, "Sus!" dedi işaret parmağını ona doğru uzatırken. Minho adımlayıp dudaklarının kızın parmağına değmesine sebep oldu. "Sustursana." dedi. Jae elini çekip tiksinmiş bir yüz ifadesi takındı, "Iyy, romantik komedi klişesi."

Minho güldü, "Şaka yapmıştım." dedi. "Neyse sana kıyafet vereyim, üşütme. Burayı ben yapayım sen süpürgeyi alırsın. Bekle." diye devam edip banyodan çıktı.

Elinde bir şort ve tişörtle geri geldi. Yine bağlamalıydı şort. Banyodaki kıza kıyafetleri verip kapıyı kapattı. Yatak odasına gidip yatağa oturdu telefonunda gezindi. Kapının açılma sesi gelince telefonu komidine bıraktı. Odadan çıkıp koridordaki kıza baktı. Altındaki siyah şort dizlerinin kapatıyor ve komik duruyordu. Üzerindeki  beyaz tişörtse sırıtmamıştı.

"Ben banyoyu temizliyorum." dedi Minho banyoya girerken. Jae, Minho'nun duvara yasladığı süpürgeyi eline alıp çalıştırdı. Yatak odasını ve diğer odayı süpürüp mutfağa geçti. Orayı da süpürünce süpürgeyi şarja taktı.

Minho da banyoyu temizlemiş olacaktı ki çıkıp salondaki kızın yanına gitti. Jae onu görünce kafasını telefondan kaldırdı, "Heh, işin bitmiş. Şimdi nevresimleri geçireceğiz." diyip ayağa kalktı. Minho ofladı. "Şimdi yapmak zorunda mıyız?" diye sordu kızın omzuna kafasını yaslayarak. "Beyefendi, buzdolabınızda sadece yarım litre su var! Nevresimleri halledip markete gideceğiz." dedi Jae.

Jae'ye hak verdi. Zaten daha yerleştirmesi gereken iki koli ıvır zıvır vardı. Kafasını kaldırıp "Tamam." diyip koridora yöneldi.

Çarşafı çift kişilik yatağa geçirdikten sonra iki tane yastık çıkardı dolaptan, Jae kaşlarını çattı. "Niye iki tane çıkarttın?" diye sordu. Minho güldü, "Yastık kullanmıyor musun sen?" dedi. Jae gözlerini devirdi, "Seninle kalacağımı nereden çıkardın?" dedi.

Minho 'hah'ladı, "Erkek cinsiyetli bir arkadaşının evinde kalıyorsun ama sevgilinin evinde kalamıyorsun, öyle mi?" dedi hırsla. Jae güldü, "Sakin, şaka yapıyordum. Ayrıca, Chan benim kardeşim sayılır." dedi yastıklardan birine kılıf geçirirken. Minho da diğer yastık kılıfını eline aldı, Jae'ye cevap vermemişti.

El ele girdiler markete. Jae'nin elini bıraktı Minho, bir araba aldı. İlk önce ramenler bölümüne ilerlediler. Jae'ye bir şey sormak için dönünce "Bana mutfak konuları sorma, hiç bir fikrim yok!" dedi hızla. Minho güldü.

Ellerindeki market poşetleriyle çıktılar. Fazla ağır değildi üç poşet de. İkisini Minho, birini Jae almıştı. Minho bir anda ekindeki poşetleri yere bırakıp bir bahçe duvarın kenarına koştu.

Jae korkmuştu, ne yaptığına baktı onun. Jae'ye döndüğünde kucağında, sarı ve beyaz renkleri olan bir yavru kedi vardı. Jae'nin yanına yaklaşıp "Onu eve alabilir miyim?" dedi küçük bir çocuk edasıyla. Jae güldü, "Niye bana soruyorsun?" dedi. Minho yavru kedinin burnunu nazikçe severken "Seviyor musun kedileri?" dedi. Jae onayladı onu.

Minho kediyi montunun içine koyup fermuarı çekti. Bir eliyle onu tutuyordu düşmemesi için. Diğer eliyle de poşetlerden birini tutuyordu. Kedi kafasını oğlanın omzuna koyup uyumaya başlayınca gülümsedi Minho.

Kapıya geldiklerinde Jae, Minho'nun kapıyı açmasını beklerken Minho bir anda şifreyi söyledi, "16 25." Jae şaşkınlık içerisinde şifreyi girdi.

Minho hızla içeri adımladı, elindeki poşeti yer bırakıp kediyi montunun arasından çıkardı. Jae elindeki poşetlerle gülümseyerek onlara bakıyordu. Elindekileri yere bırakıp Minho'ya yaklaşıp kucağındaki yavru kediyi kendi kucağına aldı. "İsmi ne olsun?" dedi Minho. "Doongie olsun." dedi Jae.

"Biz kediyi aldık ama ne kumu var ne maması?" dedi Jae. Minho gülümsedi, evin kapısını kapatıp 'diğer' odaya ilerledi. Kafasını odanın kapısından çıkardı, koridorda dikilen Jae'ye baktı, "Gelsene?" dedi. Jae kucağındaki kediyle beraber yürüdü odaya.

Dolabın birini açtı, içerisinde bir kedinin ihtiyaç duyabileceği her şey vardı. "Annem, buraya getirecekti kedimizi. O yüzden hazırlamıştık bunu." dedi. Kum kabını çıkartıp odanın bir köşesine koydu. İçerisine de kum koydu. Sonra da mama koydu. Bu sırada Jae kapının önüne bağdaş kurmuş; bacağına da Doongie'yi yatırmıştı, Minho'yu izliyordu. Minho odadan elinde bir kapla çıkıp tekrar elinde bir kapla geri döndü. Bu sefer kabın içi su doluydu.

Mama kabından bir tane mama alıp yerde oturan Jae'nin karşısına oturdu. Elindeki mamayı Doongie'ye uzattı. Kedi tedirgince kokladı ona uzatılan parçayı, yaladıktan sonra ağzına atıp çiğnemeye başladı mamayı. 

Minho kediyi nazikçe eline alıp mama ve su kabının yanına götürdü onu. Kedi mamaları kokladıktan sonra yemeye başladı. İkili sessizce odadan çıktılar, kapıyı açık bırakıp tüm pencerelerin kapalı olduğundan emin oldular.

Salona gidip televizyondan bir film açtılar. Jae koltukta bağdaş kurmuş oturuyorken Minho kafasını kızın bacağına koymuştu. Jae elini onun saçlarında gezdiriyordu. Kısa süre sonra kızın uykusu gelmişti, pek hoşlanmazdı film izlemekten. Gözleri kendiliğinden kapanınca oğlanın saçlarında gezinen eli de durmuştu.

Minho, niye saçıyla oynamayı bıraktığını sormak için kafasını kıza çevirdiğinde tebessüm etti. Kafasını yavaşça kızın bacağından çekti. Onu uyandırmamaya çalışarak kucağına aldı onu.

Yatak odasına gidip nazikçe yatağa bıraktı onu. Yanına yatıp yorganı üzerlerine çekti. Kıza her baktığında ona nasıl bu kadar aşık olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kalbi hızla çarpıyorken yavaşça uykuya daldı.
__________
Evet gece 1 de bölüm atıyorum
Yorumlarını bekliyorumm
Oy vermeyi unutmayınnn

-971 kelime

Voices |Lee Minho|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin