48-Can we?

648 56 138
                                    

170823
meddle about -Chase Atlantic

15 Aralık
Yemekleri bitince hemencecik toparladılar mutfağı, güzel bir yemekti. Salona geçip koltuğa oturdular yan yana. Minho televizyonu açtı ve kanallarda gezindi. "Ne izleyelim?" diye sordu kafasını Jae'nin omzuna bırakırken. Jae biraz düşündü, "Geçen gün bir dizi görmüştüm, dur telefonumu getireyim." dedi ve ayağa kalktı.

Yatak odasına gidip komidindeki telefonunu aldı. Bardaktaki sudan bir yudum alacakken yataktaki Doongie sırtına atlamıştı. Bardak elinden düşecekken yakaladı, yüzüne sıçramıştı. Bir of çekip sırtından düşmemek için tırnaklarını omzuna geçiren Doongie'yi aldı. Yatağa bırakıp biraz sevdi. Ardından banyoya girdi, biraz peçete alıp yüzünü kuruladı. Gözüne takılan şeyle durdu. Sinirle gözlerini kapadı, derin bir nefes aldı. "Minho!" diye seslendi.

"Bi' gelsene!" Jae'nin kızgın sesini ikinci kez duyunca gözleri açıldı hızla, ne yaptığını düşündü. Bir şey yapmamıştı ki? Hızla kalkıp sesin geldiği yere gitti. Banyonun kapısında durup "Efendim, bebeğim?" diye sordu.

Jae kollarını önünde birleştirdi, "Kirli sepeti nerede bi' göstersene." dedi düz bir ses tonuyla. Minho yutkundu, eliyle kirli sepetini işaret etti. "Aferin," dedi Jae kafasını onaylayarak sallarken. "O zaman bu pantolon niye bunun dışında yere atılmış bir şekilde duruyor?!" diye ekledi sinirle. Daha önce birkaç kez uyarmıştı onu.

Minho cevap vermedi, veremezdi. Jae canını okurdu yoksa. "Yedi oldu, Minho. Yedinci kez uyarıyorum." dedi Jae, bir mimik bile değiştirmeden. "Bak şimdi, bunu alıyorum ve kirli sepetine atıyorum. Zor değil, değil mi?" dedi pantolonu yerden alıp kirli sepetine yavaş hareketlerle atarken. Minho kafasıyla onayladı. Jae ona yaklaşıp omzunu patpatlayarak geçti yanından.

Koltuğa bağdaş kurmuş oturuyordu Jae, Minho salona döndüğünde. "Bu dansı deneyelim mi?" diye sordu Jae telefonu ona çevirerek. HyunA&Dawn'dan Ping Pong dansını gösteriyordu. "Deneyelim, balım." dedi Minho ve elini Jae'ye uzattı. Jae gülümseyerek tuttu elini. Onu yerinden kaldırıp sehpa ve koltuğun arasından çıkardı, televizyondan dansı açıp biraz baktı. Dans kafasında oturtunca Jae'ye anlatmaya başladı.

"Öyle değil," dedi ve tekrardan gösterdi. "Bak böyle." diye ekledi. Jae gösterdiği gibi yapmaya çalıştı, "Oldu mu?" dedi. Minho onayladı, "Müziği başlatıyorum." dedi ve kumandadan nakarata ayarlı videoyu başlattı.

"Of yapamıyorum, bırak, boşver." dedi Jae kendini koltuğa atarken. Minho güldü, "Oluyordu aslında ama sen bilirsin." dedi ve koltuğa uzanıp kafasını kızın bacağına koydu. Kumandayı eline aldı, Meddle About açıp döngüye aldı şarkıyı. Jae gülümsedi, "Bu şarkı çok güzel." dedi. Minho sırıttı, "Anlamını destekliyorsundur umarım." dedi. Jae'nin gözleri büyüdü hızla, "Sözlerine hakim ol!" dedi utancını saklamaya çalışarak. Minho onun utanmasını izlemeye bayılıyordu. Alayla konuştu, "İstersen sana da- Yok bunu söylemeyeyim." sonunu kısık sesle söylemişti.

Jae derin bir nefes aldı, kalbi durmak bilmiyordu. Minho doğruldu aklına gelen şeyle, "Şarap almıştım, içelim mi?" diye sordu. Jae dediği şeyi algılamaya çalıştı, kafasıyla onayladı.

Minho ayağa kalkıp mutfağa gitti, iki kadeh ve şarabı aldı. Şarap şişesini açtı. Salona geri dönüp sehpaya koydu kadehleri, şişeyi de yanlarına koydu. Jae kadehlerden birini aldı, "Ne ara aldın bunları?" diyip geri bıraktı. Minho onun yanına oturup kadehleri doldurmaya başladı, "Bir ara aldım." diye mırıldandı. Jae kıkırdadı, "Onu bende biliyordum da neyse." dedi.

Voices |Lee Minho|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin