44-After talk

519 65 30
                                    

050823

29 Eylül
"Dün gece sarhoş bir şekilde bir yere gidiyorsun ama aradığımızda kimsenin evinde değilsin. Sonra öğle vakti bir anda ortaya çıkıyorsun. Ne bu, Jae? Meraktan öldük."

Jae kafasını eğdi, haklıydı. Gözleri doldu. Minho emindi, her şeyi Kang'ın ayarladığına. Ama Jae emin değildi. Bu daha çok üzülmesine neden oluyordu. "Bir cevap bekliyorum." diye ekledi Yoongi. Minho yutkundu, elini Jae'nin omzuna koydu. "Hyung, üzerine gitme. Pek iyi değil." dedi. Jae koltukta biraz kayıp Minho'nun elinin boşta kalmasına neden oldu, "Hayır, haklı. İğrenç biriyim ben." dedi. Aklına gelmişti yine o anlar.

Yoongi'nin çatılı kaşları düzeldi, hemen Jae'nin önüne çöktü. "Ben öyle demedim ki balım. Sen harika birisin. Bir daha böyle dediği duymayacağım." dedi ellerini, elleri arasına alırken. Jae burnunu çekti, hızla kalktı. "Biraz gidiyorum." diye mırıldanıp odaya gitti. Kendini kirlenmiş gibi hissediyordu. Duş alacaktı.

Yoongi yutkunup koltuğa oturdu. "Ne oldu, hiç iyi değil." dedi endişeyle. Minho dizlerine yerleştirdi kollarını kafasını da ellerine yasladı. İç çekip anlattı. "Sabah uyandığında, onu emanet ettiğim arkadaşım yanında yatıyormuş. Onunla yattığını sanmış. Ama bizim bölümde bir kız var Kang Mihi, bana biraz takık. Eve üçü beraber girmişler. Seonghwa mesaj attı az önce, açılmadık bir uyku ilacı varmış evinde onun açık olduğunu görmüş. Büyük ihtimalle o kız onlara uyku ilacı içirip o hâle soktu."

Yoongi ne diyeceğini bilememişti. Jae'nin o sözlerini açıklardı bu. Ona kızdığı için üzülmüştü. "Bir de kızdım o kadar." diye mırıldandı.

"Anksiyetesi vardı, ben geçti sanıyordum. O yüzden bu kadar şey oldu galiba." dedi Minho aklına gelen şeyle. Ya da gerçekten çok korkmuştu, Minho'nun onu bırakacağını düşünerek. "Anksiyete psikolojik destek almadan düzelecek bir şey değil. Bir psikologdan ayarlarım." dedi Yoongi. Minho onu onayladı. Çalan kapıyla ayağa kalkıp ilerledi.

Kapıyı açtığında endişeyle içeri girip ayakkabısını çıkardı Chan. "Nerede o?!" demişti içeri girerken. Ardındaki Eun onaylamaz bakışlar atıyordu, "Bulmuşlar işte ne bu telaş." dedi ve içeri girip ayakkabılarını çıkardı.

Chan, içeri girmişti. Yoongi'yi görünce eğilip selam verdi, "İyi mi?" diye sordu. Yoongi onayladı onu. Eun ve Minho da salona girdiğinde Eun gördüğü kişiyle şaşırmıştı. Saygıyla eğildi hemen, "Min sunbae?" dedi. "Bir dakika Jae'nin abisi, siz miydiniz?!" diye ekledi. Yoongi güldü, "Evet de senin ne işin var burada?" dedi. Eun eliyle Chan'ı gösterdi, "Kız arkadaşıyım." dedi.

"Ben bir Jae'ye bakıyorum." diyip salondan çıktı Minho. Yatak odasının kapısı kapalıydı, kapıyı tıklattı. "Jae, güzelim. Gelebilir miyim?" dedi. Jae ayağa kalkıp kapıyı açtı. Tekrar yatağa oturup sırtını duvara yasladı, kollarını da bacaklarına sardı. Minho bir iç çekti, kapıyı kapatarak yanına oturdu. "Bebeğim, bak senin hiçbir suçun yok. Hepsini o kız yapmış, Seonghwa mesaj attı. Uyku ilacının kapağı açıkmış. Size verdi o ilacı." dedi ve nemli saçlarına götürdü elini.

"Özür dilerim, buna izin vermemeliydim." dedi Jae. Minho onu kendine çekip kolları arasına aldı, "Tamam, sıkıntı yok. Her şey bitti. Ben sana kızmadım ki hiç. Daha fazla yıpratma kendi, hm?" dedi.

Jae çekinerek kollarını ona sardı, başını omzuna gömdü. Kokusunu içine çekti, hafif sigara kokusu geliyordu ama onun kokusu rahatlamasına sebep oluyordu. "Tamam mı, Jae?" diye yineledi sorusunu. "Tamam." dedi Jae. Kapının tıklatılmasıyla biraz ayırdı kendini Jae, "Gir." dedi Minho. Chan kapıyı açtı, "Jae, iyi misin?" dedi. Jae yutkundu, kafasıyla onayladı onu. "Anlattı bana olayı, senin suçun yokmuş bak." dedi Chan. Jae yine kafasını salladı.

Chan buruk bir gülümseme sundu, "Ben rahatsız etmeyeyim, siz konuşun." dedi ve çıktı odadan. Minho onun çıkmasıyla Jae'nin ellerini tuttu, "Güzelim, abin senin anksiyeten için bir psikologla konuşmanın gerekli olduğunu söyledi. Bence bir düşün." dedi. Elini dudaklarına götürüp bir öpücük bıraktı. Jae mırıldanarak onayladı. Minho gülümseyerek kalktı, "Saçını kurutalım." dedi.

Minho onu kaldırıp banyoya ilerletti, kurutma makinesini fişe taktı. "Minho ben kendim hallederim, sen git." dedi Jae makineyi elinden almaya yeltenirken. Minho kurutma makinesini yukarı kaldırdı, "Ben yaparım." dedi. Jae elini çekti, Minho makineyi çalıştırdı. Jae'nin saçlarına tuttu, hafifçe karıştırdı saçlarını.

Jae daha iyiydi ama hep aklına sabah Park'ın yanında yattığı hâli geliyordu aklına, ağlamak istemesine sebep oluyordu. Kang sınırı gerçekten aşmıştı. İğrenç bir insandı.

Jae, Minho'nun bileğinden tuttu durması adına. "Uykum geliyor, daha fazla kurutmayalım." dedi. Minho tebessüm edip kapattı makineyi. Lavabonun kenarına bıraktı, kollarını Jae'ye sardı arkadan. "Çok güzel kokuyorsun." diye mırıldandı kafasını kızın boynuna gömerken. Olduğu yere bir öpücük bırakıp geri çekildi.

Kapıdan Eun'un sesi geldi, "Ooo, çifte kumrular. Hadi gelin. Jae, sen seviyorsun diye pasta aldım." Jae gözlerini sevinçle açıp Minho'nun kollarından kurtuldu. "Gidelim!" dedi ve hızla salona ilerledi. Minho onun gülümsemiş olmasının verdiği mutlulukla bir nefes verdi. "Sabahtan beri uğraşıyorum üzüntüsü geçsin diye. Bir pastayla çözüldü mü şimdi?" dedi gülerek. Eun güldü, "Eee, Jae'nin yaşam felsefesi bu: Pasta için her şey." dedi. Gülümsemesi küçük bir tebessüme dönüştü, "Sen de çok üzülmüşsündür." diye ekledi.

Minho birkaç adım attı ona doğru. Yutkundu, "Yapmayacağını biliyordum ama bir anlığına, sadece bir an, inandım. Yapmadı ama, Jae'm yapmaz." dedi kısık sesle. Eun burukça gülümsedi, "Yapmaz." diye destekledi onu. Minho kafasıyla onaylayıp salona ilerledi.
_____________
Çok çok çok bol bir bölümdü aq
Ne yazıyorum beeeen
Kendime gelmeliyim
Bir sonraki bölüm güzel olsun duaaassıı
Bir de çok kısa oldu
Neyse oy vermeyi unutmayınnn

-815 kelime

Voices |Lee Minho|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin